İsmail Hakkı Karadayı İlköğretim Okulu öğrencileri, arkadaşları Mustafa Uslu’nun trafik kazası sonucu yaşamını yitirerek toprağa verilmesi sonucu aralarından ayrılmaları üzerine, kazanın olduğu yolu trafiğe kapattılar! Ve “Valiyi buraya isteriz” şeklinde slogan attılar!
Olay yerine beraberinde tüm birim amirleri ile gelen Çankırı İl Emniyet Müdürü Osman Zoroğlu öğrencilere seslenerek “Yaptıklarınız yasa dışı” diyerek protesto eyleminden vazgeçmelerini söyledi!
Vali Şemsettin Uzun, olay yerine gelmeden, gösteriyi yapanlar dağıldı.
* * *
Oysa, şehrin valisi o güne kadar kentin çeşitli okullarında okuyan ilköğretim çocuklarını “makamında” kabul ederek, kendileriyle “sohbet” eder ve vedalaşmadan önce, çeşitli hediyeler sunarak, ziyaretine gelen minik öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirir ve uğurlardı!
Böylesi sahnelerin kaç kez tekrarlandığını herhalde ne görmeyen ne de duymayan kalmamıştır!
Acaba neden?
Elinde her zaman çocuklara hediye olarak verdiği “çantalar” mı tükenmişti!
Yoksa makam aracının arkasındaki “jolibonlar” mı bitmişti?
Ya da makamda “çok önemli” bir görüşmesi mi vardı?
Vali Şemsettin Uzun, daha ilkokul çağındaki çocukların Çankırı’da gerçekleştirdikleri “protesto” eylemine tek bir nedenden dolayı gidemedi!
Elde ettiğim bilgilere göre, Emniyet Müdürü Zoroğlu’na “Acıları var! Olabildiğince makul ve ölçülü davranın” (!) talimatı veren Vali Uzun, buna karşın çocukların eylemine ve eylemde kendisine yapılan çağrıya kulak tıkamakta hiçbir beis görmedi!
Onların çağrısını, “keklik kafesleri” arasında bulunduğu konağında sadece ve sadece “ürktüğü” ve "şaşırdığı" için cevapsız bıraktı!
Evet; Vali Şemsettin Uzun İsmail Hakkı Karadayı İlköğretim Okulu öğrencilerinin “Çankırı tarihinde özgün yerini alacak bu eyleme” sadece ve sadece ürktüğü ve bundan sonraki gelişmelerini tahmin ettiği için gelemedi!
Çünkü, 19 Aralık 2008 tarihinden bu yana görev yaptığı Çankırı’da, kendisine tavır koyan, yaptıklarını eleştiren toplam iki elin parmaklarının sayısı kadar “adam” göremeyen Şemsettin Uzun; bir trafik kazası sonucu arkadaşlarını kaybetmenin acısı ile doğaçlama gelişen protesto eylemini gerçekleştiren “ilköğretim çocuklarının” çağrısından tahmin edemeyeceğiniz bir boyutta “ürktü” (!)
Şayet Vali Uzun, böylesi bir "tedirginlik" yaşamasaydı, çocukların çağrısına “koşa koşa” giderdi! Kimse de ona engel olamazdı! Ama "gitmedi" değil, "gi-de-me-di" (!)
Çankırı gibi bir ilde, ilköğretim çocukları “Valiyi buraya isteriz” diye sokakta bağırıyorlar! Ve vali Emniyet Müdürüne talimatla, eylemi nasıl idare etmesini söylüyor! Neden böylesi bir "ikaza" ihtiyaç duyuyor! Çünkü "şa-şır-dı" (!) Evet, eylem haberi kendisine geldiği an "şaşırdı" ve en itidalli yolu seçmek zorunda kaldı!
Hoş, başka bir seçeneği de yoktu ki! Eylemi yapanlar daha "ilkokul" çocukları! Ve Vali "şaşkın" olursa, Emniyet Müdürünün benzer şaşkınlığı yaşamaması mümkün mü?
Emniyet Müdürü şaşkınlık yaşarsa, birim amirlerinin bu şaşkınlıktan nasiplenmemeleri mümkün mü?
Kısaca belirtelim ki, İsmail Hakkı Karadayı İlköğretim Okulu öğrencilerinin 16 Nisan 2010 Cuma günü gerçekleştirdikleri “protesto eylemi” başta Vali olmak üzere, Emniyet Müdürü ve Emniyet teşkilatını “şaşkınlığa” uğrattı! Hem de çok kötü fena bir şekilde!
Nasıl şaşırmasınlar ki! Başta vali de, Emniyet Müdürü de, Emniyet teşkilatı da bu çocukların "babalarının", "amcalarının", "komşularının" ne derece "yalaka" olduğunu çok iyi bilmekteler!
Böylesi bir "yağcı" ve "tamam efendimci" babalardan, amcalardan, dayılardan, abilerden oluşmuş bir Çankırı topluluğu içerisinde, şimdi nereden çıktı bu "ilkokul" çocuklarının eylemi!
Onlar şaşırmasın da, ben mi şaşırayım! (Doğrusunu isterseniz, haberi aldığımda, çalışma masamın etrafında dakikalarca döndüm! Nedenini bilmiyorum ama, galiba ben de şaşırdım!)
Protesto eylemini gerçekleştiren bu çocuklar, Çankırı yerel tarihinde çoktan yerlerini aldılar!
Her birisini gözlerinden öpmek gerekir! Hem de doya doya!
Çankırı’da sayıları bol miktarda olan “yalaka büyükler” bu çocukların yaptığından “ders” almalılar!
Ve “vali” yetkisi ile, “emniyet müdürü” yetkisi ile bu kenti yönettiklerini iddia edenlerin “güçlerini” de, “güçsüzlüklerini” de çok iyi tahlil etmek zorunda olduklarını bir kez daha şapkalarını önlerine koyarak duruş sergileme ihtiyacında olduklarını “ayna” karşısında kendilerine anlatmalılar!
Mustafa Uslu’ya Allah’tan rahmet, kederli ailesine taziyelerimi sunarken, “protesto eylemine” katılan tüm çocuklarımızı gözlerinden öpüyor, onlara “hak arama” yolunda başlatmış oldukları “ilk sınavdan” başarıyla çıktıklarını görmenin mutluluğu ile, yaşamları boyunca “haksızlıkla” mücadele yolundan sapmamaları dileğimi de buradan iletiyorum.
Anadolu, korkakları ve ürkekleri bağrında barındırmamıştır!
Barındırmayacaktır da!
* * *
Çok değil, daha bir önceki yazımda, Korgun’daki cenaze törenine gidemeyen (!) Vali Şemsettin Uzun’u köşemden eleştirmiştim.
Yazımın mürekkebi kurumadan, hafta içerisinde Kurşunlu – Eskiahır köyü kavşağında iki kamyonun çarpışması sonucu, yaralanan sürücüyü Vali Uzun, Çankırı Devlet Hastanesinde ziyaret etmiş!
Kazazede Tosyalı ama sonuçta insan. Vali Uzun’un “Valiyi buraya isteriz” çağrısına cevap vermeyerek, Çankırı Devlet Hastanesinde gerçekleştirdiği bu ziyarete “şaşkınlıktan” nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum! Neden mi; Şekerci dükkanı Devlet Hastanesine taşınmış olabilir mi!
* * *
Son olarak, Sözcü18.com'un hizmete girmesinden henüz 5 ay gibi bir süre tamamlanmamasına karşın, ziyaretçi sayımızdaki yoğun artıştan dolayı, haber portalımıza gösterilen ilgiye ve güvene teşekkür ederken, ÇANKIRI dergisini yayımlamaya başladığım ilk günlerden itibaren desteğini esirgemeyen ve kendisini yazı ailemiz arasında görmekten çok büyük mutluluk duyduğum sayın Dr. İrfan Mısırlı'ya "yeniden merhaba" diyor, hayatınızın "bahar tadında" geçmesini diliyorum.
Saygılarımla...