İYİ Parti lideri Meral Akşener düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Devlet aklıyla, Bilim Kurulu'nun önerileri çerçevesinde hazırlanacak ve devlet ciddiyetiyle uygulanacak bir programla, ülke genelinde 15 günlük zorunlu karantina ilan edin” çağrısında bulundu.
Akşener şöyle konuştu:
"Aziz milletim; Dünyayla birlikte, ülkemizde de, giderek ağırlaşan bir salgın tablosuyla karşı karşıyayız. Sözlerime başlamadan önce hatırlatmak isterim ki; Bu süreci en az hasarla atlatabilmenin, kendimizi ve sevdiklerimizin sağlığını koruyabilmenin yolu, kurallara riayet etmektir.
Bunun elbette kolay olmadığını biliyorum. Hem ekonomik kriz, hem de salgın şartlarında, Evini geçindirmeye çalışan esnafımız var, asgari ücretle evine ekmek götürmeye çalışan emekçilerimiz var, yevmiyeli işçilerimiz var, ve daha nice çalışanlarımız var.
Ama tarihimizde defalarca kez yaptığımız gibi, bu zorluğun da üstesinden hep beraber geleceğiz. Yine dişimizi sıkacağız, bu salgından Allah'ın izniyle çıkacağız. Bu vesileyle, salgınla en ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarımıza, güvenlik güçlerimize ve her birimiz günlük ihtiyaçlarımızı giderebilelim diye, salgına rağmen çalışan tüm emekçilerimize bir kez daha gösterdikleri özveri için teşekkür ediyorum.
Salgında yitirdiğimiz insanlarımıza Allah'tan rahmet, tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Değerli vatandaşlarım; Yaşadığımız bu zor günler, her tür siyasi hesabın üstünde, ortak bir mücadeleyle atlatabileceğimiz günler. Devlet ve millet olarak dayanışma ve birlik ruhuyla aşabileceğimiz günler. Milletimiz bu konuda kendini ispatlamış bir millettir.
KADİM DEVLET GELENEĞİMİZ ADINA UTANIYORUM
Yapılan yardımların Erdoğan’ın imajı için yapıldığını kaydeden Akşener şu ifadeleri kullandı:
"Vakit, devletin de kendisini ispatlama vaktidir. Çünkü devlet, tam da bu zamanlar için lazımdır. Devlet, böyle zamanlarda milletinin yanında durur. Geçmişte böyle olmuştur, şimdi de böyle olmalıdır. Ama maalesef, Devleti yönetenlerin gösterdikleri performansa bakınca, Bilim ışığında değil, siyasi çıkarlar ekseninde atılan adımları görünce, Milletin sağlığı için değil, Sayın Erdoğan'ın uluslararası imajı için yapılan yardımları izleyince, Defalarca uyarmamıza rağmen hala aynı ciddiyetsizliğin sürdüğüne şahit olunca, Hepimiz adına endişe duyuyorum, Kadim devlet geleneğimiz adına utanıyorum…"
YANLIŞLARA İŞARET ETTİK, DOĞRU YOLU GÖSTERDİK
Akşener şöyle devam etti:
"Aziz milletim; Dünya salgını konuşurken, bizler İYİ Parti olarak dedik ki; Ülkemiz ve milletimiz için, iktidarın atacağı her olumlu adıma destek olacağız. Bunun gereğini de yerine getirdik. Sürecin başından itibaren Sayın Erdoğan'a ve hükümetine, atılması gereken doğru adımları açıklıkla söyledik. Yapılan yanlışlara işaret ettik. İktidara doğru yolu gösterdik. Bundan 60 gün önce, daha salgın ülkemize gelmemişken: “Sahra hastaneleriyle ilgili çalışmalara başlayın.” dedik. “Karantina için bölgeleri belirleyin, tesisleri hazırlayın.” dedik.
“Aşı ile ilgili çalışmalara şimdiden başlayın.” dedik. İlerleyen süreçte; “Vatandaşın sırtına ekonomik yük binecek. Bu yükü hafifletmek devletin görevidir, ve Türkiye Cumhuriyeti bunu yapabilecek güçtedir.” dedik. “Açıklanan ekonomik paket yetmez, genişletin dedik.”; madde madde neler yapılması gerektiğini anlattık.
PANDEMİ SENARYOSU BİLE YOKMUŞ
İktidarın bir salgın senaryosunun olmadığını belirten Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet böyle zamanda milletten para istemez, aksine destek olur.” dedik. “Vatandaşımız zor durumda, nakit yardımı yapın.” dedik, nasıl olacağını kaynakları ile gösterdik. “Millet ittifakı belediyeleri bu mücadelede rakibiniz değil, aksine çözüm ortağınızdır, değerlendirin.” dedik. “Yardım ve dayanışma işlerini belediyeler ile işbirliği içinde yürütün.” dedik. “Liderleri toplayın, ortak aklı masaya yatıralım, katkı vermeye hazırız.” dedik.
“Derhal zorunlu karantina ilan edin, kendi OHAL’ini ilan etmekle olmaz.” dedik. Dedik de dedik… Kimisini duymak istemediler, kimisini yapmak istemediler, kimisini de yaptılar ama maalesef geç, eksik ve acemice yaptılar… Maalesef gördük ki, iktidarın bir pandemi senaryosu bile yokmuş. Gördük ki iktidar, akıldan da, devlet ciddiyetinden de çoktan kopmuş. Ülkeyi de, krizi de yönetemez olmuş. Siyasi hesaplar, vatandaşın sağlığının önüne geçmiş…"
BİRDEN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLDİ
Akşener şöyle devam etti:
"Değerli vatandaşlarım; Bu durumun son örneğine 10 Nisan Cuma akşamı hep beraber şahit olduk. İçişleri Bakanlığı, bir genelge ile 10 Nisan gecesi saat 00:00'da 30 büyükşehrimizde ve Zonguldak'ta sokağa çıkma yasağı ilan edeceğini duyurdu. Duyuruyu gece saat 22.00’de yaptı. Yani yasağın başlangıcından 2 saat önce… Belediyelerin durumdan haberi olmadı. Sağlık Bakanlığının durumdan haberi olmadı.
Bilim Kurulu'nun bir üyesi aynı akşam televizyonda, “Biz sokağa çıkma yasağı ilan edilsin dedik, ama böyle yapın demedik.” dedi, yani onların bile haberleri olmadı. Vatandaşa, “evinde ekmek, su, bebek maması, 2 günlük erzak var mı?” diye soran zaten olmadı. Özetle, Sayın Erdoğan'ın o akşam canı “sokağa çıkma yasağı çekti”, ve birden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bilim yok, akıl yok, plan yok, program yok. Ciddiyet zaten hiç yok…
Bakın, o akşam bu ülkenin İçişleri Bakanı çıktı dedi ki: “Bir buçuk, iki saatlik bir süreçte bazı kısıtlı bölgelerde bir yığılma oldu. Çok sınırlı sayıda bir birikme oldu. Doğrudur, ben bunu öngörmedim. Tecrübem var, ama yine de o saatteki bu çok sınırlı birikmenin büyük bir problem oluşturacağını düşünmüyorum.” Aynen böyle dedi. E, hal böyle olunca, Böyle beceriksizce, plansız, programsız sokağa çıkma yasağı ilan edilince ne oldu? Vatandaşlarımız panikle sokağa döküldü. Marketlerde, bakkallarda, benzinliklerde sıralar oldu.
MİLLETE FATURA EDEMEZSİNİZ
Haftalardır büyük bir özveriyle evde kalan milletimiz, panikle salgını unuttu yollara düştü. Haftalardır salgına karşı milim milim aldığımız mesafe iki saatte heba oldu… Buradan iktidara sesleniyorum; Televizyonlara çıkardığınız adamlarınız üzerinden dönüp milleti azarlamaya hakkınız yok. Sen gidip vatandaşa, “her şey kontrol altında paniğe gerek yok.” deyip, Sen gidip vatandaşa, “stok yapmayın” deyip, Sonra bir gece ansızın, vatandaşa hazırlık yapacak zaman bırakmadan sokağa çıkma yasağı ilan edersen, O millet sokağa çıkar.
Bu kadar basit. Siz, önceden haberdar olduğunuz için hazırlık yapmış olabilirsiniz… Ama hafta içi çalışan, hafta sonu evinin haftalık ihtiyacını, pazarını yapan vatandaşımıza bu tür eziyetler çektirip, panik yaşatamazsınız. Size güvenip erzak stoku yapmayan bir babadan böyle bir durumda evde kalmasını bekleyemezsiniz. Devleti babasının çiftliği, ülkeyi de şahsının tapulu mülkü zanneden bir anlayışla, beceriksizliklerinizi milletimize fatura edemezsiniz.
ERDOĞAN'A ÇAĞRIDA BULUNUYORUM
Erdoğan’a 15 günlük zorunlu karantina çağrısında bulunan Akşener şöyle konuştu:
"Aziz milletim, Buradan sizlerin huzurunda bir kez daha Sayın Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum: Uyarılarımızı dikkate alıp, zamanında uygulayarak, süreci daha az kayıpla atlatabilmek hala mümkün. Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanı'sın, siyasetinin merkezine kendini ve yakın çevreni değil milletini koymak zo-run-da-sın. Siyasal iletişim kampanyalarını artık bırak, bu zor günde vatandaşın yanında ol. Devlet aklıyla, Bilim Kurulu'nun önerileri çerçevesinde hazırlanacak ve devlet ciddiyetiyle uygulanacak bir programla, ülke genelinde 15 günlük zorunlu karantina ilan edin.
Buna paralel olarak, ekonomik destek paketini, salgından birincil derecede etkilenip zora düşen vatandaşlarımıza direkt nakit yardımı da içerecek şekilde, milli gelirimizin en az yüzde 7'si seviyesine genişletin. Karantina süresi içinde, yoğun bir tarama kampanyası başlatıp, Covid-19 vakalarını daha geniş ölçekte belirleyip haritalandırın. Tanı konulan hastaların yakınlarını da takibe alın."
BİLİM KURULUNA: SİYASETE KURBAN ETMEYİN
Sözlerini Bilim Kuruluna çağrı yaparak bitiren Akşener şunları söyledi:
"Sizler bilim insanlarısınız. Meslek etiğiniz size her zaman doğrunun peşinden gitmeyi, her şartta doğruyu söylemeyi şart koşar. Sakın ola mesleki itibarınızı, siyasilerin bireysel hesaplarına kurban etmeyin. Siz Türkiye'nin saygın bilim insanları olarak, ülkemizin içinde bulunduğu bu zor zamanda çok önemli bir görev üstleniyorsunuz. Ya sonuna kadar doğruları söyleyip, iktidarı doğru yola sokun, ya da onurunuzla o kuruldan ayrılın. Bu, sizi bulunduğunuz yere getiren bu topraklara, bu millete olan borcunuzdur. Bu duygu ve düşüncelerle; Bir kez daha “Evde Kal” Türkiye diyorum. Kimse endişelenmesin, bu günler de elbet geçecek. İktidar bu yüce millete yakışan biçimde çalışmasa da, Herkes bilsin ki, Türk Milleti asla yalnız ve çaresiz değildir! Allah'a emanet olun, saygılar sunuyorum."