İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Akşener, Madrid’de imzalanan mutabakata ilişkin, “İktidarın İsveç ve Finlandiya nezdinde herhangi bir somut gelişme olmaksızın attığı imza ülkemizin çıkarları ile bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.
Akşener'in konuşmasından satır başları:
"İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek.
Böyle durumlara Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlara da şahit olduk. Aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlıkları olsa da bu Türk milleti için kabul edilebilir değildir.
PYD/YPG’ye yönelik mali yardımlar mutabakat dışında bırakılmış oluyor. Üst perdeden atılan nutuklar müzakere masasında verilen tavizlerle taçlandırılmış gözüküyor. İYİ Parti olarak süreci takip etmeye devam edeceğiz. Atılan geri adımın Sayın Erdoğan ile Biden arasındaki görüşmeyi de değerlendireceğiz.
EK BÜTÇE ELEŞTİRİSİ
Sayın Erdoğan inatla kafasının dikine gitmeye ülkemizdeki ekonomik krizi derinleştirmeye devam ediyor.
Bütçe kanunu enflasyonun 9,8 doların da 9 olmasını öngörüyordu. Bugün enflasyon TÜİK’le bile yüzde 73,5 dolar kuru ise 17 liraya dayandı.
Bunlara öngörü değil dilek diyebiliriz. Dünyanın hiçbir yerinde enflasyon 70 puan, kur oranı ise yüzde 100 sapan bir ülke göremezsiniz. Böyle bir rezalete imza atmak bay krize nasip oldu.
Bu teklif ek bütçe değil, ikinci bütçe teklifidir” diye konuştu. Akşener, “Fatura enflasyon vergisiyle milletimize kesilecek. Bay kriz ve ekibinin beceriksizliğini yine milletimiz çekecek.
*Böyle bir faturanın enflasyonla boğuşan, artık sadece hayatta kalabilen milletimize kesilmesi zulümdür. Kriz o kadar derinleşti ki iktidar için milletin cebine el uzatmak da yetmiyor.
BDDK’NIN ALDIĞI KREDİ KARARINA TEPKİ
Geçtiğimiz hafta her zamanki gibi yine bir gece yarısı BDDK, şirketlerin kredi kullanımına ilişkin bir karar yayımladı. Bu karara göre 15 milyon ve üzeri döviz ve altın cinsi varlık bulunduran şirketler kredi kullanamayacak.
Kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor. Merkez Bankası başkanını değiştirdi olmadı.
Hazine ve Maliye Bakanını değiştirdi olmadı. Enflasyon patladı, TÜİK’in müdürlerini değiştirdi yine olmadı. Şimdi de serbest piyasa koşullarını değiştirmeye çalışıyor. Bu karar bir sermaye kontrolüdür.
Bu karar bir sermaye kontrolüdür. Bu karar 1989’dan beri var olan sermayenin serbest dolaşımını kaldırmaktır. Bu karar ambargodur. Bazı dış güçler gelip, Türkiye’ye yatırımı engellemeye, ülkemizi döviz krizine sokmaya çalışsalardı böyle bir karar alırdı.
Bu kararı hükümet aldı. Gerçekten ibretlik. Tam sermaye kontrolüne doğru gidiyoruz. Küçük yatırımcısına, vatandaşlarına kumpas kuran, güvenirliğini yitiren bu ekonomi yönetiminin ülkemize verebilecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Belli ki saraydaki lüks gözünü kör etmiş. Sen milletin verdiği yetkiyle oradasın. Senin bu millete ‘Satın dövizleri kredi vermem’ deme gibi bir hakkın yok.
Çünkü Merkez Bankası da bu milletin. Bunların hiçbir senin babanın malı değil. Bu millete parmak sallayamazsın. Çok dövize sıkıştıysan 500 milyon dolarlık uçağı sat. Bir kere de sen tasarruf etsen ne olur?
Millete dövizini sat diyorsun, milletin sattığı dövizleri yandaşın cebine koyuyorsun. Döviz garantili ihaleleri TL’ye çevir.
Eğer dövize çok sıkıştıysan Nebati Bakan ile birlikte Edi ile Büdü gibi yönettiğiniz ekonomiyi işi ehline bırak. Merkez Bankası’nın görevini yapmasına izin ver, ekonomiye burnunu sokma.
Sen bunları yapamazsın, o yüzden bir an önce seçim kararı al biz de kur nasıl düşermiş, faiz nasıl inermiş, enflasyon nasıl tek haneye inermiş sana gösterelim. 20 yıldır alamadığın dersi sana 1 yılda öğretelim.
ŞEKERE ZAM
Geçen ay çaya gelen yüzde 47’lik zamdan sonra geçtiğimiz haftada şekere yüzde 67 zam geldi. Artık şekerli çay içmek bile zengin işi oldu. Gerçi beyaz çay içiliyor sarayda ama… Biz siyah çay içemez olduk.
Bundan birkaç ay önce bay kriz şeker için ‘Şekerde öyle pahalı bir fiyat uygulaması yok’ demişti. Maşallah dediği üç gün yaşamıyor. Demek ki neymiş şeker fabrikalarını satar ihtiyacı da ithalatla çözeriz demek olmuyormuş.
Cumhuriyetin değerlerine saldırmak için devletin fabrikalarını üç kuruşa satınca sofraların tadı da, ekonominin istikrarı da kalmıyormuş. Sayın Erdoğan biz seni bundan 4 yıl önce uyarmış, ‘Şeker vatandır, satma’ demiştik.
Cumhuriyet değerlerine düşmanlığının ve yaptım oldu zihniyetinin bugün memleketi getirdiği noktadan memnun musun? Sen smoothie içmeye devam et.