Beklenen oldu. Fransa Senatosu “1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesinin suç sayılmasını öngören yasa teklifi”ni kabul etti. Sürpriz olmadı; şaşırmadık… Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığını tekrar kazanma adına, oylarını almak için Ermenilere yaptığı yalakalık, bütün Fransa’yı ve Fransız halkını tarih önünde töhmet altında bırakacak bir kararla sonuçlandı. Şimdi Sarkozy, önüne gelen bu yasayı 15 gün içinde onaylayacak ve artık Fransa’da “soykırım yoktur” demek para ve hapis cezasını gerektirecek…
Tesadüf müdür bilinmez ama, bir hafta önce Hırant Dink davası da sonuçlandı ve mahkemenin verdiği karar bazı kesimlerde infiale sebep oldu. Hoş, mahkeme nasıl karar verirse versin bu tür bir “infial” ve tepki bir şekilde yine ortaya konacaktı ve “Hepsi Ermeni” olan güruh yine sokaklara dökülecek ve salyalarını akıtacaklardı. Çünkü mesele, mahkemeden çıkacak sonucun ne olduğu değildi; bir şekilde ellere pankartlar dillere iğrenç sloganlar alıp meydanlara çıkmaktı. Mahkemenin verdiği karar sadece bu güruhun isteklerini daha rahat ve şiddetli şekilde dile getirmelerine zemin hazırladı o kadar.
Davanın bu şekilde sonuçlanması, yani “ortada bir örgüt yoktur” saptamasıyla bitmesi kafaları karıştırmış olabilir. Karar tartışılabilir, garip ve haksız bulunabilir. Gelişmelere bakıp verilen kararın mantıksız olduğu ileri sürülebilir. Amenna… Bu ayrı bir konu.
Lakin öte yandan iki dikkat çekici husus var ki, evlere şenlik. İlki şu: “Ergenekon diye bir örgüt yoktur; bu, hükümetin uydurduğu bir kavramdır, açılan davalar da uydurmadır” diye vaveylayı koparan bir kısım taifenin Dink davası sonrası “nasıl örgüt yokmuş efendim, böyle şey olur mu?” diye bir yerlerini yırtmaları garip değil mi?. Yani dün takındıkları tavrı bugün tamamen inkar eden bir yaklaşım sergiliyorlar. Hangisi doğru diye bunlara sormak lazım… Ergenekon’la ilgili olduğu ileri sürülen ve bu konuda kuvvetli deliller bulunan Dink suikastında Ergenekon örgütünün parmağı var mı yok mu? Eğer varsa, hani Ergenekon yoktu? Eğer yoksa, niye Dink suikastının arkasında örgüt var diye yırtınıyorsunuz? Bu, birinci garabettir.
İkinci garabet ise şu: Aralarında Kürt milletvekili ve PKK uşağı bazı soysuzların da yer aldığı protesto gösterilerinde, hadi diyelim ki, bu adamların zihniyetini, tıyniyetini, hainliklerini biliyoruz, peki Ermeni ve Kürt olmayıp da o gösterilere iştirak eden “Türk”lere ne demeli? Daha doğrusu onlara “Türk” demeli mi? Nüfus kağıdında, vatandaşlık kısmında Türk yazıyor olsa bile, o şahıslar gerçek anamda Türk müdür? Ve bu insanlar neyin ve kimin goygoyculuğunu yapıyorlar? Kime ve neye hizmet ediyorlar? Bu kişiler, Dağlık Karabağ’da, Hocalı’da Ermenilerce katledilen soydaşlarımız için bir kez olsun ellerine pankart alıp “Hepimiz Türküz” dediler mi? Yine aynı kişiler, Fransa’ya gidip Paris caddelerinde “soykırım yoktur, bu karar insan haklarına aykırıdır” diye gösteriler yaparlar mı?
Görüldüğü gibi, bu memlekette kanı ve soyu şüpheli kişi ve kesimler, ortak paydaları “Türk düşmanlığı” olunca hiç utanmadan, sıkılmadan, pervasızca ortaya çıkıp dillerindeki, yüreklerindeki kini kusmaktan çekinmiyorlar. Meğer, Ermeni olmaya teşne ne kadar soysuz varmış bu memlekette!
Bana göre, orada toplanıp “Hepimiz Ermeniyiz” diyenler arasında hakiki Ermeniler vardır şüphesiz, onların böyle bağırması normaldir ama Ermeni olmayıp da “hepimiz Ermeniyiz” diyen diğerleri Ermeni olmadıkları gibi Türk de değildirler. Ne olduklarını iki kelimeyle burada söylemek isterdim ama terbiye sınırlarını aşmak istemiyorum. Siz anlamışsınızdır…