Son bir haftadır resmen “kilitlenmiş” durumdayım! Yazı yazmak için ne kadar da kendimi zorlasam, sebebini bilmediğim bir neden(ler)den dolayı bu arzu ve isteğimi bir türlü yerine getiremiyorum!
Yaşadığım bu durumun altında yatan gerekçeleri de “bildiğimin” farkında olmama karşın, galiba “gerçekleri” değiştirme noktasında “kendimi” güçlü hissetmediğimden olacak ki, “yazı yazma” isteksizliğimi yenme konusunda başarılı olamadığımı itiraf edeyim!
Benim bu kısa özeleştirimden sonra, sizler de okuyucu olarak şunu sorabilirsiniz: Yazacak konu bulamıyorsun da, göstermelik bir mazerete mi sığınıyorsun Bay Beki?
Hayır! Aksine yazacak öylesine fazla konu başlığı var ki, galiba “Hangisini yazayım” sendromu yazı yazmamamı tetikleyen “öncelikli unsur” olabilir…
Ama, yazı yazmama konusundaki nedenlerim ne kadar fazla olursa olsun, bir şekilde “sizlerin” (okuyucunun) benden yazı beklediğini bilmek de, yaşadığım sıkıntıyı bir kat daha da artıran olgunun başında geliyor…
İsterseniz gelin, bugün benim içinde bulunduğum “sıkıntıyı” aşma konusunda karşılıklı bir anlaşma yapalım ve ben yazımı sadece ve sadece “sorulardan” oluşan bir içerikle tamamlayayım!
Ancak, sorulara geçmeden önce sizlere bir “çağrıda” bulunayım ve sorduğum soruların içerisinden cevaplamak istediğiniz soruların yanıtlarını “diliniz döndüğünce, aklınız erdiğince” ister “yorum” olarak yazıya isterseniz e-mail:vedatbeki@mynet.com adresine gönderiniz. Ama mutlaka bu iki isteğimden birini yerine getirme yönünde gayret göstermenizi bekliyorum.
İşte benim bugüne kadar yaşadığım Çankırı ve dolayısıyla “okuyucumuz” üzerinden yanıtlarını bulma ihtiyacı hissettiğim sorular:
- Dile getirdiğim olayları konuşmak ve tartışmak yerine, neden beni konuşursunuz?
- Taraftar olmak, “körü körüne adam desteklemek” anlamı mı taşır?
- Bilgi, birikim, deneyim, sadece ve sadece “kişisel” durumlarda mı harekete geçer? Geçmelidir!
- Sırası gelince “Çankırı küçük yerdir! Böylesi olayları kaldırmaz” tezi, yaşanan “kötü olayların kapalı kapılar ardında kalmasını” mı gerektirir? Bu olaylar açığa çıkartılınca neden Çankırı kaybeder?
- Habere “yorum” yapmak demek, haberi kaleme alana “belden aşağı saldırmak” anlamında mıdır?
- Habere konu olan “zat-ı muhteremlerin”, sanki dile getirilen olay ya da olaylar hiç yaşanmamışcasına sergiledikleri “vurdumduymazlığın” ve de “aymazlığın” gerekçeleri sizce nelerdir?
- Gazetecinin ortaya koyduğu “somut olaylarla” ilgili, etkili ve yetkililerin herhangi bir açıklama yapmamasını okuyucu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ve son olarak;
- Sözcü18.com ve Vedat Beki, sizin için ne ifade etmektedir?
Şimdilik kaydıyla sıralamaya çalıştığım bu soruların yanıtlarını aldığımda, Sözcü18.com olarak kısa sayılabilecek sürede aldığımız mesafenin “barometresini” ortaya koyacak ve geride bıraktığımız süre içerisinde “aldığımız mesafeyi” belirlemede önemli rol oynayacağını bilmenizi isterim.
Sorulara göndereceğiniz “yanıtlar” ve “yazı yazmama isteğimin” kırılmasına sağlayacağınız katkılardan dolayı açık teşekkürlerimi şimdiden lütfen kabul ediniz.
Saygılarımla…