Bursa'da konuşan CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu, yolsuzluk soruşturması ile ilgili görüşlerini açıklarken, ''Sayıştay raporları meclise gelmiyor. Neden? 'Yolsuzluklar ortaya çıkmasın' diye. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz daha büyük yolsuzluk olayları çıkacak ortaya'' dedi.
Partisinin Bursa belediye başkan adaylarını tanıtmak üzere özel uçakla bugün Bursa'ya gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk Spor Salonun'nda düzenlenen toplantıda ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına, "İstanbul'da büyük bir deprem olacağını söylemiştim. Depremin birisi de Bursa'da oldu.Bu halkın depremi. Temiz siyasete duyulan özlem" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, CHP olarak hiç kimseyi ötekileştirmeden, rengi ne olursa olsu, dili, doğduğu yer ne olursa olsun, bu topraklarda yaşıyorsa, başlarının tacı olduğunu belirtti.
"HEPSİ KÖŞEYİ DÖNDÜ"
Siyaseti zenginleşme aracı olarak görmediklerini, siyasetin halka adanmışlık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Siyaseti zenginleşme aracı olarak kullananları gördünüz. Türkiye'yi bir hortumcular vadisine dönüştürdüler. Hepsi köşeyi döndü. 7 sülaleleri zengin oldu. Emin olun geçen gün söyledim. 'Ya daha doymadınız mı? Ne yapacaksınız bu kadar parayı? Öbür dünyaya giderken, bir kefenle gideceksiniz.' Hatta bir de teklifim oldu. 'Ne kadar parayla doyacaksanız, Allah aşkına söyleyin de bir yardım kampanyası açalım parayı verelim ve bu milletin yakasından düşün artık' demiştim" dedi.
"KUL HAKKI YEMEDİM' DİYEMEZ. DERSE ALNINI KARIŞLARIM"
17 Aralık'ta nelerin yaşandığını tüm Türkiye'nin gördüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir hükümet düşünün. 4 bakan yolsuzlukla suçlanıyor ve istifa etmek zorunda kalıyorlar" dediği sırada salondan 'Hükümet istifa' sloganları atılınca CHP Lideri, "Hükümet istifa eder mi? İstifa etmesi için bir adamda biraz utanma duygusu olması lazım. Ar damarı olması lazım. Yolsuzlukla geçinen adamın ar damarı olmaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz koyanın ar damarı olmaz. Kul hakkı yiyen adamın ar damarı olmaz. Defalarca söyledim. 'sen de yürek varsa, çık milletin önüne. De ki 'ben kul hakkı yemedim.' Diyemiyor. diyemez de zaten. Alnını karışlarım ben onun, dediği andan itibaren." diye konuştu.
"BARİ KULDAN UTANIN"
Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'yi çetelerin yönetitğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Kendisine teklif yaptım. Sen çeteyi görmek mi istiyorsun? Bu çete kimlerden oluşuyor. Topla Bakanlar Kurulu'nu, oralarda çeteleri göreceksin. Ayrıca 'bu çeteleri kim yönetiyor' diyebilirsin. Çete reisi kim? bu sorunun da cevabı çok basit. Aynaya bakarsın, çete reisini görürsün. Bunların adı yolsuzlukla anılan bir bakanı sabah gitmiş, bakmış masasında bir istifa dilekçesi. 'Niye imzalayalım bunu?' 'Başbakan istedi, bu nedenle imzala. Ayrıca bir de deklerasyon yayınlayın. Beni rahatlatın' demiş. O ne diyor? 'Valla, ne söylediyse, o söyledi. Ben de onun altına imza attım. İstifa edecek birisi varsa, o da Recep Tayyip Erdoğan'dır' diyor. Kim söylüyor bunu? Yıllar yılı beraber çalıştığı mesai arkadaşı söylüyor. Şimdi siz diyorsunuz ki 'Hükümet istifa' Eder mi, etmez. Çühkü ar damarı olması lazım. Utanması lazım. Ya Allah'tan korkmuyorsan, bari kuldan utan. Nasıl yapıyorsun sen bunu? Ama bunlar yapar" dedi.
"BİR METREKARELİK BİR ARAZİ İÇİN ARTIK
RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DAN İZİN ALMAK GEREKİYOR."
Konuşmasında, Türkiye'nin temiz siyasete, birliğe ve barışa ihtiyacı olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de artık ayrışmanın değil, beraber olmanın zamanı olduğunu vurguladı. Türkiye'de hiç kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğini ifade eden CHP Lideri, bu nedenle Türkiye'de kul hakkı yemeyen bir siyasete ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Babaların, çocuklarına temiz siyaseti öğrettiği bir Türkiye'ye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Çocukların babalarının tavsiyesi üzerine halkı soymadığı bir Türkiyeye ihtiyacımız var. Bakanların çocuklarının hapiste olmadığı bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Babaların çocuklarını yolsuzluk yaptı diye gurur duyduğu değil, gurur duymadığı bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. 'Bir de kayınbirader vardı 'değil mi? Aranan ve kaçan kayınbirader. Biz babalar-oğullar diyorduk. Şimdi başka çemberler ortaya çıktı. Bir de kayınbirader mi, bacanak mı bizde şaşırdık" diye konuştu.
SAYIŞTAY RAPORLARI NEDEN MECLİS'E GELMİYOR?
6 ay önce Türkiye'nin yönetiminin sağlıklı olmadığını, demokrasinin tehlikede olduğunu, güçler ayrılığı ilkesinin ihlal edildiğini, tüyü bitmemiş yetimin hakkının yendiğini ve bir diktatörün ülkeyi yönettiğini söylediğini anımsatan CHP Lideri, "Dediler ki, 'siz nasıl başbakan için diktatör deyimini kullanırsınız? Bakınız bugün Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir metrekarelik bir arazi için artık Recep Tayyip Erdoğan'dan izin almak gerekiyor. Böyle bir demokrasiyi hangi ülke düşünebilir? 1 metrekarelik yer. İster kiralayın, ister satın. Gidilecek Ankara'ya. Ankara'dan izin alınacak. Yolsuzluğun kaynağı budur işte. Sayıştay raporları meclise gelmiyor. Neden? Yolsuzluklar ortaya çıkmasın diye. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz daha büyük yolsuzluk olayları çıkacak ortaya. Gazeteler yazıyor. '85 milyar euroluk yolsuzluk var' diyorlar. Bizde çarptık, Türk Lirası değerini bulduk. 247 milyar lira yapıyor. Dün Hükümet sözcüsü diyor ki '247 milyar lirayı nereden çıkardınız? Bu afaki bir rakamdır' Ben gazetelerden okuyorum. Bu rakamın gerçek değerini kim bilir? Hırsız bilir. Eğer afakiyse, sen açıkla, kardeşim. Hem malı götüreceksin, hem diyeceksin ki bu rakam 'şöyle-böyle' Daha büyüğünü götürmüşsün, ben biliyorum. Çık o zaman açıkla. Açıklayabilir mi? Açıklayamaz. 'Bizim için kumpas kuruldu. Siz yolsuzluk soruştarması açtınız' diyorlar. 14 ay önce başlamış. Savcı ne yapacak ? İhbar mektubu gitmiş. Hem cumhurbaşkanına, hem maliye bakanına hem de savcıya. Savcı ne yapacak, soruşturma açacak." dedi.
Kılıçdaroğlu bu sırada bir partilinin, 'bunlar müslüman mı ?" diye seslenmesi üzerine ise CHP Lideri, "Bunlara müslüman denir mi denmez mi ben onu bilmem. Bunu Rabbim bilir. Ben birşey demem." yanıtını verdi.
"BENİM ÇOCKULARIMIN ADINI KİMSE BİLMEZ"
Konuşmasında, özel yetkili mahkemelerin siyasal iktidarın sopası olarak kullanılan mahkemeler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, daha önce bu mahkemelerin verdiği kararların doğru olmadığını söylediklerini anımsattı.
"BU TUZAĞA DÜŞMEYİN"
Kılıçdaroğlu "Bu tuzağa düşmeyin.yolsuzluk kapatmak için buraya balıklama atladılar. Hiç endişe etmeyin. CHP iktidarında adaleti sağlayacağız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Siyasete girdiğim gün tüm mal varlığımı açıkladım. İnternet sitesine koydum. Ben çalışma hayatım boyunca Recep Tayyip Erdoğan'dan çok daha fazla para aldım. Benim mal varlığım meydanda. Benim çocuklarımın gemileri yok. Benim çocuklarımın adını kimse bilmez. 3 tane evlat yetiştirdim. Bu ülkeye feda olsun diyorum. Benim çocuklarım vakıf kurup, devleti, milleti soymadı. Senin çocuğunun ne özelliği var? Silivri'ye gittim. Ziyaret ettim, tutukluları.
"ARTIK YETER DEYİN"
Çıkışta 'Burası Silivri Toplama Kampıdır. Hitler'in yaptığı toplama kampının 2013 versiyonudur bu' dedim. Hakımda fezleke düzenlediler. Çıktım kürsüye. Recep Tayyip Erdoğan'da fezleke düzenleyen hakim ve savcıları alkışladı. Dedim ki, 'Benim dokunulmazlığımı kaldırmazsanız, namertsiniz. Hesabını vereceğim' dedim. Peki şimdi o ne yapıyor? Oğlu aranıyor. Sen niye çıkıp demiyorsun ki, 'Oğlum git. Yiğit adamsın, sen. Alnında kirlilik yok senin. Git hesabını ver' Niye diyemiyorsun? Senin çocuğunun ayrıcalığı ne? Ne farkı senin çocuğunun, diğer çocuklardan. Çünkü senin koruman altında. Sen diyorsun ona, 'yolsuzluk yap' Vakıf kurmuş, ihale veriyor müteahhite. 'Git ihaleyi al', 'Rüşveti kime vereceğim', 'Rüşveti de oğlumun vakfına yatır' Biz bunu bilmiyor muyuz? Bunun adı 'nüfus ticaretidir' Bulunduğu makamın gücünü kullanarak, yakınlarına çıkar sağlamaktır. Buna izin verecek miyiz? Kul hakkının günah olduğuna inanan her yurttaşıma sesleniyorum. Özellikle AKP'ye oy veren temiz insanlarıma sesleniyorum. 'Artık yeter diyin'. Kul hakkı yiyenlere 'artık yeter' diyin. Diyorlar ki 'Bize kumpas kurdular' Kendisine 16 soru sordum. Sorunun birisi şu. 'Helal paranın ayakkabı kutusunda ne işi var? Üstelik bankanın genel müdürü. Helal parayı gider bankaya yatırır. Demek ki haram. 'Ayakkabı kutusunda para çıkmadı' demiyor. 'bize kumpas kurdular' diyor. Ya sana kim kumpas kurdu? 'Çeteler yaptı' diyor. O bakanların çocuklarının yatak odasına kasaları çeteler mi koydu?. Peki o bir bakanına 700 bin liralık saati çeteler mi verdi? Bakan ile oğlu telefonda konuşuyorlar. Oğlu anlatıyor, babası da İçişleri Bakanı. Babası da diyor ki 'aman ha sakın oğlum. Bunları telefonda konuşma, dinlerler'. İçişleri Bakanına ve oğluna söylediğine bakın. Senin oğlun temiz iş yapıyorsa istedikleri kadar dinlesinler. Benim telefonumu da Recep Tayyip Erdoğan dinliyor. Dinlemezsen sen namertsin zaten. İstediğin kadar dinle. Vermeyecek hesabımız yok ki. Alnımız temiz. Yere bakmıyoruz biz. Vatandaşın yüzüne bakıyoruz. Allah kimseyi yere bakar hale getirmesin"
"BUNA İZİN VERMEYİN"
Bursa'da bir dönem valilik tabelasından TC'nin kaldırılmasına da değinen Kılıçdaroğlu, "Bizim arkadaşlarımız da önerge verdiler. Devlet dairesinden Türkiye Cumhuriyeti'ni niye kaldırdınız? Bakanın verdiği cevap, 'Tabelalarda yer yoktu da onun için bunu yaptık' Buna inanıyor musunuz? Buna izin vermeyin. Hangi görüşten olursa olsun, bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden şehitlerimiz gazilerimiz için hiç kimseye izin vermeyin. O tabelaları kaldırdılar, yarın bunların ne yapacağını siz çok daha iyi biliyorsunuz" dedi.
Kılıçdaroğlu daha sonra partisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necati Şahin ve diğer 17 ilçe belediye başkan adayının tanıtımını yaptı. Kılıçdaroğlu salondan çıkarken Öztürk Aydın isimli bir partili CHP Lideri'ne bir ayakkabı kutusu vermek isteyince korumalar engelledi. Kılıçdaroğlu Atatürk Spor Salonu'nun çıkışında şarkıcı Haluk Levent ile karşılaştı. Levent ile ayaküstü sohbet eden Kılıçdaroğlu daha sonra Botanik Park'taki İskender Kebapçısı'nda yemek yedi.
"ZEKERİYA ÖZ DİYORSA BÜYÜK OLASILIKLA DOĞRUDUR"
Çıkışta gazetecilerin Deniz Baykal'ın Cumhurbaşkanı Gül ile yaptığı ile görüşmeyi sorması üzerine, "Sayın Baykal ile yarın görüşeceğiz, kendisini dinleyeceğim" dedi.
Savcı Zekeriya Öz 'ün 'Başbakan beni iki kişiyle ile tehdit etti' iddiasının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Zekeriya Öz, uzun yıllar devlete hizmet vermiş yalan söylemesine gerek yok. Eğer beni 'Başbakan tehdit etti. İki kişiyi gönderdi' diyorsa büyük bir olasılıkla doğrudur. Sayın Başbakan bizi tatmin eden bir açıklama yapmadığı sürece Öz'ün açıklamalarına itibar edeceğiz. Çünkü gönderdiğini söylediği kişilerden biri Türkiye'de ombudsman olarak kabul edilen bir isim, o makamda oturuyor ve bu konuda gazetecilerin sorularına ısrarla yanıt vermiyor. Bu gerçeği de herkesin bilmesi gerekiyor" diye yanıt verdi.