CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İmralı görüşmeleri konusunda ''AK Parti'ye yeni kredi açıyoruz, sorunu çözün. AKP'nin geçmişteki kötü siciline rağmen umutluyuz" dedi.
Barışa umutla baktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "AKP'nin geçmişteki kötü siciline rağmen umudumuzu koruyoruz. Bunun için çıkar hesapları yapmadan, Türkiye'nin çıkarları bağlamında, insanımızın çıkarları bağlamında ele alınıp çözülmesi gerekiyor" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi, toplantısı öncesinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, konuşmasında terör konusuna değinerek, çözüme vurgu yaptı. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye yeni hayal kırıklıklarını hak etmiyor. Bu toplum barış istiyor, bu toplum huzur istiyor. Anneler çocuklarını rahatlıkla askere göndermek istiyor" diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun için biz barışa umutla bakıyoruz. AKP'nin geçmişteki kötü siciline rağmen umudumuzu koruyoruz. Bunun için çıkar hesapları yapmadan, Türkiye'nin çıkarları bağlamında, insanımızın çıkarları bağlamında ele alınıp çözülmesi gerekiyor. Buradaki tek önemli kıstas samimiyet. Sorunu çözmede samimi olacaksınız, 'ben bu sorunu çözmek istiyorum' diyeceksiniz. Demokrasisi sağlıklı çalışan bir ülkede, demokrasinin vazgeçilmezi ana muhalefet partisine bilgi verilmesi. Demokrasinin çok önemli bir kuralıdır. Samimi olarak bu sorunu çözmek istiyorsanız çözüm araçlarını paylaşmaktan çekinmeyeceksiniz, korkmayacaksınız."
"MISIR'DAKİ SAĞIR SULTAN BİLE DUYDU"
Hükümetin terör politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu konuyla ilgili şunları kaydetti: "10 yılda bu hükümetin terör konusunda karalı ve tutarlı bir politika izlemediğini herkes biliyor. Mısır'da ki sağar sultan bile duydu. Biz çok iyi niyetlerle söylemler geliştirdik. 'Bu sorunun çözüm adresi TBMM'dir' dedik. Orada oturacağız, konuşacağız. Ortak aklı kullanacağız. En sağlıklı görüşün bu olduğunu da her yerde söylüyoruz. Sayın Başbakan'a bazı önerilerim var. Haberleri büyük bir dikkatle izliyoruz. Önerim şu;'Açık ve dürüst bir politika gütmek gerekiyor bu sorunu çözmek için. Türkiye'nin en hassa, en can yakıcı konusu günlük kaygılara, seçim kazanmaya hesaplarına alet edilmemelidir. Bu çok tehlikeli bir süreç olur. Geçmişte yaşananların faturası daha sonra çok daha ağır olur."
"4 TEMEL İLKE VAR"
Terör sonunun çözümünün, seçim araçlarının bir parçası olarak görülmememsi gerektiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle dikkat edilmesi gereken 4 temel ilke var. 1 samimi olacaksınız, 2 gizli kişisel bir ajandanız olmayacak, 3 millete izah edemeyeceğiniz, açıklamayacağınız angajmanlara girmeyeceksiniz, 4 ana muhalefet partisine veya millet bilgi vereceksiniz. Bunları yapmazsanız bu sorunu çözemezsiniz. Biz en temel sorun konusunda, en samimi yaklaşan parti biziz. Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla mantıkla, tarihsel birikimle bu sorunu çözebilir. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yeni bir kredi açıyoruz, çözün sorunu. Biz üzerimize düşen her şeyi büyük bir sorumlukla yapıyoruz. Toplumun her kesimi ile kaynaşıyoruz. Her kesimine ellimizi uzatıyoruz. Onların kafalarında ki ön yargılarını silmek istiyoruz. Çünkü bir bu ülkenin temellerinde harcı olan bir partiyiz. Bütün siyasi partiler kayboldu ama biz hala varız."
'YERSEN BUNU VERİYORUM'
Konuşmasında asgari ücret zammına da yer veren Kılıçdaroğlu, "Asgari ücrete yapılan zam yılın ilk yarısında sadece 33 TL. Sadece bir simit parası" dedi. Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Hani Türkiye çok hızlı büyüyordu? 49 milyarlık özelleştirme yapıldı. Neden ve nasıl oluyor da 10 milyon vatandaşımıza gelir artışı sadece simit parası. Bunun üzerine asgari ücretle geçinen yurttaşımın düşünmesini istiyorum, 'sana verilen paya bak, birde dön kendine bak'. Hükümet asgari ücrete zammı 2 taksitle yapıyor. Ama vergiye gelince peşin. Yeni yılda iğneden ipliğe her şeye zam geldi.Burada ki garip tablo; 733 lira biçiyorsunuz, 'bununla geçineceksin' diyorlar. Neymiş 'en az 3 çocuğun olacak' diyorlar. Asgari ücretle bile çalışmak için milyonlar kapıda bekliyor. Ekonominin özü kaynak paylaşımıdır. Politikayı da buna göre belirlersiniz. Vatandaştan topladığınız paraları nereye harcadığınızın hesabını verirsiniz. Türkiye'de demokrasi sürekli ivme kaybediyor. Bundan önce parlamentoda Sayıştay raporu gelmeden bütçe görüşülseydi kıyamet kopardı. Demokrasi tepki verme rejimidir. Bunun için mücadele edilecek tek bir kale vardır, oda CHP kalesidir. Asgari ücretliye simit parası, 'yersen bunu veriyorum'. Neden asgari ücretliye bir simit parası, öbürüne villa parası? Ekonominin gücü üretmekten geçer. Üretirseniz, saygınlığınız olur, işsizliğiniz azalır, bilimden yana tavrınız olur."
"BEN SÖYLERKEN UTANIYORUM"
Konuşmasında sanayi üretimine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Sanayide müthiş kan kaybetmişiz. Başkaları bizi geçmiş. Siz en büyük 10 ekonomi arasına girmek istiyorsanız katma değeri yüksek üretim yapmak zorundasınız. Eğitim politikanızı değiştirmelisiniz. Bir bakan çıkmış, 'üniversitelerin fizik bölümüne ne gerek var, pastacı yetiştirsinler" diyor. Elin oğlu uzaya gidiyor. Nasıl bir siyaset adamıdır bu kişi. Hiç mi bilim okumadı bu kişi? Ben söylerken utanıyorum. Elin parasıyla büyüyen bir ekonomi sağlıklı değildir. Bir masa bir sandalye atıyorsunuz. Bir masa bir sandalyeyle paradan para kazanıyorsunuz. Bu dönem bitmek zorunda. Sanayiden para kazanmak zorundayız. Yeni bir ekonomi programına, teşvik politikasına ihtiyacımız var. Dünya ilerledi biz geriledik. Eğer işsizlikle mücadele edeceksek yeni bir ekonomi politikasına ihtiyacımız var. Geliri hakça paylaşan bir ekonomiye ihtiyacımız var."
"YANLIŞLARIN FATURASI KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARILIR"
Konuşmasında Suriye konusunda da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Barışı sağlamaya çalışan bütün çabaların arkasında olacağız. Çünkü barış herkesin bir başkası ile konuşmasa da aynı ortamda saygı içinde oturması demektir" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"O yüzde barışı sadece kendi ülkemizde değil bütün dünyada istemek zorundayız. Eğer siz komşunuzun evi kundaklarsanız, orayı yakmaya kalkarsanız, o yangının bir süre sonra sizin evinizi de saracağını unutmamalısınız. Türkiye bugüne kadar dış politikasında hiçbir zaman komşularının iç işine doğrudan müdahale etmedi. Tam tersine bir yerde yangın varsa o yangını sağduyuyla hoşgörü ile durmaya çalıştı ve saygınlık kazandı. İlk kez bu topraklar komşusunu kundaklayan bir siyasal iktidara tanık oldu. Bunun faturası ağır. İç politikada kavga ederiz ama barışırız. Dış politikadaki yanlışların faturası kuşaktan kuşağa aktarılır."