CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Bakanı Joe Biden’la görüşürken özel tercüman kullanmasının “Kendisi ve ailesiyle ilgili korku ve kaygı duymasından” kaynaklandığını söyledi.
Halk TV'den Fikret Bila'ya konuşan Kılıçdaroğlu, özel tercüman konusuna ilişkin şu değerlendirmede bulundu;
"Erdoğan, devleti bilmiyor. Kendisini devlet sanıyor. Bir kişi devlet olamaz. Devletlerin dış ilişkilerinde yerleşik kuralları vardır. Ülkeyi yönetenler bir yabancı devlet başkanıyla görüşüyorsa, o görüşmede tercüman olarak da tutanak düzenleyici olarak da dış işleri personeli olur. Dışişleri’nden diplomat olur, tercüman olur. Özel tercüman olmaz. Eğer ikili görüşmeye Dışişleri mensubu değil de özel tercümanla katılıyorsanız, devletten gizlediğiniz bir şeyler var demektir. Şimdi Erdoğan’la Biden arasında ne konuşulduğunu üçüncü kişi olarak sadece özel tercüman biliyor. Bu görüşme devlet kayıtlarına giriyor mu, giriyorsa ne kadarı giriyor, ne kadarı girmiyor bilmiyoruz. Böyle devlet yönetilmez."
"KENDİSİ VE AİLESİNİN MALVARLIĞIYLA İLGİLİ KORKUYOR"
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın özellikle 2018 yılından sonra dış politikayı tamamen şahsileştirdiği belirterek şöyle konuştu:
"Erdoğan dış politikayı şahsileştirdi. Ekonomide olduğu gibi ahbap çavuş ilişkisine dönüştürdü. Dış politika milli bir konudur. Şahsi mesele değildir. Erdoğan bunu korktuğu, kaygılandığı için yapıyor. Çünkü her devletin elinde bir Erdoğan dosyası var. Bunun örneğini Trump verdi. ‘Senin malvarlığını araştırırım’ dedi. Erdoğan yanıt veremedi. Kendisi ve ailesinin malvarlığıyla ilgili korkuyor, çekiniyor. Bu nedenle belki dış politikada, ödünler veriyor. Özel tercümanı bu nedenle kullanıyor. Ülkeyi yöneten birinin ikili görüşmelerde özel tercüman kullanması şahsi çıkarı için ülke adına ödün vermeye uygun bir zemin oluşturuyor. Ne ödünler verdiğini bilmiyoruz. Bu görüşmelerde kendisiyle, ailesiyle ilgili ne söylüyor bilmiyoruz. Yalvarmalar, yakarmalar nereden kaynaklanıyor? Böyle dış politika olmaz, böyle devlet olmaz."
Kılıçdaroğlu, Erdoğan dış politikayı şahsileştirdiği için İngiltere Dışişleri Bakanı’nın "mültecileri Ruanda’ya ve Türkiye’ye göndereceğim" diyebildiğini belirterek, "Türkiye’ye böyle bir muamele yapılamaz, iktidara geldiğimizde bunların da hesabını soracağız" dedi.
"DEVLET ARŞİVİ ÖNEMLİDİR"
Kılıçdaroğlu, bütün devletler için olduğu gibi Türkiye için de devlet arşivinin çok önemli olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Devlette devamlılık esastır. Devlet arşivi bu nedenle önemlidir. Bir dış temasa giderken devleti yönetenler bu konuda daha önce nasıl görüşmeler yapılmış, nasıl politikalar izlenmiş arşivi açıp okurlar. Bilgilenirler, görüşmeye öyle giderler. Bu nedenle bu görüşmelerde Dışişleri Bakanlığı’nın diplomatları bulunur ve görüşmeyi tutanak haline getirir arşive koyarlar."
"ELEŞTİRİLERİME YANIT VEREMEYİNCE..."
Kılıçdaroğlu, Erdoğan-Biden görüşmesine tercüman olarak giren Merve Kavakçı’nın kızı Fatma Abushanab'tan “hanım kızımız” diye söz etmesine yönelik eleştirileri de şöyle yanıtladı:
"Benim asıl eleştirdiğim nokta görüşmeye özel tercümanın girmesi. Ayrıca bildiğim kadarıyla ABD vatandaşı. Ben buna itiraz ettim. Bana yanıt olarak ‘anadili gibi İngilizce biliyor’ diyorlar. Burada sorun İngilizce değil, İngilizce seviyesi değil. Neden bir Dışişleri mensubu girmiyor da ABD vatandaşı biri giriyor? Bildiğim kadarıyla Türk vatandaşı da değil. Bu olmaz. Ben buna itiraz ediyorum, onlar ‘İngilizcesi iyi’ diye yanıt veriyorlar. Dışişleri’nde çok iyi İngilizce bilen birçok diplomatımız, personelimiz var. ‘Hanım kız” ifadesine gelince. Bu Anadolu’da yaygın şekilde kullanılan, nezaket yüklü bir hitaptır. Benim eleştirilerime yanıt veremeyince buradan saldırıyorlar. Komik bir durum. Ama onlar halktan Anadolu’dan koptukları için bu kavramları da unuttular. Kibirlerinden hanım kız hitabının bile ne anlamı geldiğini unutmuş görünüyorlar."