CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma:
"Müjdeli bir haberle başlayalım Galatasaray şampiyon oldu. Bütün Galatasaraylılar'a teşekkür ediyoruz. Galatasaray bir Türkiye ve dünya markasıdır. Uluslararası başarılara imza atmış bir takımdır.
Sinan Sertel bir arkeolog bir cinayete kurban gitti. Bir bilim insanını katletmek acı bir olay. Allah’tan rahmet diliyoruz.
155 yıl önce Kafkasya’dan Anadolu’ya büyük bir göç başladı. Çarlık Rusyası’ndan Çerkez sürgünü başladı. Bu sürgünün anılarıyla binlerce çocuk yetişti. Karadeniz’in azgın dalgalarıyla boğuştular. Öldükten sonra kuşaktan kuşağa acıları devretti. Böyle bir sürgünle Anadolu’ya gelip Anadolu’nun değişik coğrafyasına yerleştiler. Anadolu'yu yurt edindiler.
Onlar artık Kuvayi Milliye'nin, hepimizin ortak vatanına geldiler yerleştiler. Onlar bizim tarihimizin en köklü aileleridir. Onların acılarını paylaşıyoruz. Diliyoruz hiç kimse ama hiç kimse dünya coğrafyasında böyle acılar yaşamasın, sürgünler yaşanmasın.
Karadeniz'de çok insan kaybedildi. Yüzlerce teknenin battığı söyleniyor. Karadeniz'de uzun süre çıkan balıkları yemediler. Ebette ki acıları unutmayacağız, bir daha aynıları yaşanmasın diye.
19 MAYIS NEDİR?
19 Mayıs sadece Gazi Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak basması değil, bağımsızlığımızın tarihidir. Emperyalizme boyun eğmememizin tarihidir. Bağımsızlığımızın önündeki engelleri yok eden bir tarihtir. 19 Mayıs nedir? Sömürüye direnmenin tarihidir. 19 Mayıs en karanlık anlarda bile yurt sevgisiyle omuz omuz mücadele edenlerin tarihidir.
19 Mayıs’ın 100. yılındayız. Elbette acıları unutmayacağız. Ama sevinçleri de unutmayacağız. 24 nisan 1920’de Gazi Mustafa Kemal, Meclis’te bir konuşma yapar. Ateşkesten meclisin kurulmasına kadar siyasi durum. Geldikleri gibi gidecekler demişti.
“KİMSE BİZİ YOLUMUZDAN DÖNDÜREMEZ”
Ve geliyoruz bugüne. Yüz yıl önce büyük bir mücadele ve azimle yola açıldı. çok partili hayata geçildi. Hangi demokrasiye? Bu uğurda bedeller ödendi. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma görevimiz var. Bugün ülkemiz demokrasimiz ve anayasal kurumlarımız çağın gerisine düşmüş ülkemiz tek adam rejimiyle yönetiliyor olabilir. ama gençlerimiz fikri hür vicdanı hür gençlerimiz olmak üzere tüm zorlukları yenip çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracağız. Kimse bu yolumuzdan döndüremeyecektir. Bütün baskıya rağmen düşünce özgürlüğünü güçler ayrılığını kaldırmalarına rağmen bu sorumluluk yüklenmiştir. Hepimizin ortak amacı güçlü bir ortak demokrasi inşa etmektir.
“TRT HALKINDIR HALKIN KALMALIDIR”
Aramızda TRT çalışanları var. TRT’nin görevi var: Doğru haber almak ve doğru haber vermek. TRT maalesef bu görevini büyük ölçüde yitirmiş durumda. 15 Temmuz’dan sonra yaşadığımız o olaydan sonra Türkiye’nin geleceği ve demokrasimizin geleceği için sarayda bir toplantıya katılmıştım. Yargı bağımsızlığını sağlamak zorundadır. Ve şu soruyu sormuştum ‘TRT ne durumda biliyor musunuz?’ dedim. ‘Herkese eşit mesafede olması lazım’ dedim. ‘Hiç olmadı’ dedim. 15 Temmuz’dan sonra bizi TRT’ye davet ettiler. 20 Temmuz’da sivil darbe oldu. TRT eskiye döndü. TRT halkındır halkın kalmalı.
Siyasal iktidarın kendi militanı haline getirdiği bir TRT ile karşı karşıyayız. İhtiyaç fazlası personel var diyorlar. 169 kişinin bu şekilde TRT’den uzaklaştırılması hedefleniyor. Bir taraftan Anadolu Ajansı aracılığıyla TRT’ye personel alınıyor. Gönderdiğinden daha fazlasını alıyorlar. Kimleri gönderiyorlar? Ödüllü ses ve saz sanatçıları var. Muhabirler, müfettişler, kameramanlar, spikerler var. Neden gönderiyorlar?
TRT havuz medyasının sponsorluğunu yapıyor. İstediğin kadar havuza çalış kardeşim. Havuz medyasının haberleri ne okunuyor ne izleniyor. Yayıncıları sanatçıları sürmek aklın alacağı şey değil. Bir de ramazan ayındayız. İnsanların işiyle neden uğraşıyorsunuz?
“FAKİR FUKARANIN ELEKTRİĞİNİ DIŞ GÜÇLER Mİ KESTİ?”
Binlerce ailenin doğalgazı kesilmiştir. Sarayda oturanların haberi var mıdır acaba. O insanlar nasıl geçiniyorlar diye düşünüyorlar mı acaba. Hz. Mevlana şöyle söyler: 'Şems bana şunu öğretti. Yeryüzünde bir kişi üşüyorsa ısınma hakkına sahip değiliz. Yeryüzünde üşüyen birçok insan var bu yüzden ısınamıyorum.' Acaba ramazan ayında oturup da siyasi konuşmalar yapanlar bunları biliyorlar mı acaba? Hangi kültür hangi inançtan geliyorlar? Mevlanayı da mi bilmiyorlar? Bu toprakların mayasında Köroğlu var Dadaloğlu var. Fakir fukaranın elektriğini kesenler dış güçler mi?
SOSYETE DAMAT ‘EKONOMİYİ DÜZELTECEĞİM’ DİYOR
Kim işsizliği yaratıyor? Sosyete damadı getirmişler ekonominin başına. Adam ekonomisinin E’sinden anlamıyor. Ekonomi nedir bilmez, vatandaşı bilmez, fakiri fukarayı bilmez. Susuzluk çekenleri bilmez. Hiçbir şey bilmez. Açıklama yapıyor. Esnaf kepenk kapatıyor ses çıkarmıyorsun. Sonra da çıkıyor istihdam seferberliği başlattık diyorsun. 25 şubatta açıklama yapıyor. 2.5 milyon kişiye yeni istihdam alanı yaratacağız diyor. 1 milyon 366 kişi işinden oldu. Bu da diyor ki ben ekonomiyi düzelteceğim diyor. Bunların ekonomisi bu. ‘İşsizlik seferberliği yaptık’ deseler anlarım.
Bir insan kendisini niye yakar. Bakınız sadece 2018 2019 rakamlarını veriyorum. 12 ocak 2018 bir vatandaş TBMM duvarının dibinde kendisini yaktı. 29 ocak 2018 Balıkesir'de iş bulamayan bir kişi kendisini yaktı. Çoluğum çocuğum var nasıl bir sosyal devlet diyor.
10 şubat 2018 44 yaşındaki engelli bir vatandaş Antalya'da kendisini yakmak istedi. Devletin engelli kadrolarının büyük bir bölümü boş. 25 ocak 2019 işten atılan bir işçi kendisini yakmak istedi.
İŞSİZLİK BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN BAŞLANGICIDIR
İşsizlik sokağa çıkamamaktır. İşsizlik umutsuzluktur. İşsizlik geleceği yurt dışında aramaktır. Çaresizliğini giderememektir. İşsizlik bütün kötülüklerin başlangıcıdır. İşsizlik ailenin temel yapısına dinamit koymaktır. İşsizlik bütün toplum değerlerinin çökmesidir. Uyuşturucu bağımlılığına sürüklenmektir. İşsizlik bir babanın çocuğunun yüzüne bakamamasıdır. İşsizlik bir çocuğunu yatağa aç yatırmasıdır. Bunlar bu travmayı biliyorlar mı acaba?
İŞSİZLİK SORUNUNU BUNLAR ÇÖZEMEZLER
Bunlar şimdi ekonominin sorunlarını çözeceğiz diyorlar. Çözemezsiniz kardeşim. 1 yılda 1.5 milyona yakın kişi işsiz kalmış, beyefendi diyor ki “şimdi de işsizliği dile doladılar.” Ne yapalım? Anlatmayacak mıyız? İşsizliği dile getirmeyeceğiz de Sarayı mı anlatacağız?. Tek adam rejiminin ülkeyi bu hale getirdiğini anlatmayacak mıyız yani? İşsizlik sorununu bunlar çözemezler. Çözmeleri için bilgi, birikim, deneyim, istişare lazım.
Niçin işsizlik patladı? Neden cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik olayıyla karşı karşıyayız. Daha arkası gelecek. Daha yüz binlerce kişi işinden olacak. Çünkü Türkiye’yi üretimden kopardılar. Türkiye üretimden koparıldığı için işsizlik patlak veriyor. Üretimden kopardınız, gittiniz Londra’daki bir avuç tefeciden para dilendiniz. Bitlis’teki sigara fabrikasını bile kapattılar. Belki orada 50-60 işçi çalışıyordu. Ne istediniz o işçilerden. Bütün fabrikaları kapattılar.
SORUNLARI ÇÖZME KAPASİTELERİ YOK
Eğer bir ülke fabrikada üretmezse, tarlada üretmezse, hizmet sektöründe üretmezse o ülkede işsizlik olur. Başka ne olacak ki zaten? Dışarıdan ithal et, borç para al. Dışarıdan malı getir piyasaya ver, 'biz geçiniyoruz.' Nereye kadar? Çiftçi de perişan. Üretmiyor 'zarar ediyorum' diyor.Sorunu nasıl çözeceklerini de bilmiyorlar. Danışsalar, oturup konuşsalar, ekonomide çözülmeyecek sorun yoktur. İstişare yapmıyorlar. Çözme birikimleri ve kapasiteleri yok.
Ve daha acı olanı, ülkenin kalkınma planı yok. Plansız bir ülke nasıl üretim yapacak? Kalkınma planı olmayan bir ülkeyiz. Bunların sayesinde. Uyarı yapan var mı? var. Ülkede üretim yapıp sorumluluk sahibi olan kişiler uyarıları yapıyorlar. Bunlardan biri TÜSİAD.
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi’ndeki açıklamalarından kim rahatsız oluyor? Tamam TOBB’u, KESK’i sustuyor o duruyor orada. Bunu söyleyeni dinlemesi gereken devleti yöneten kişi, TÜSİAD’a “ben sizin on yedi yıl önceki durumunuzu da biliyorum. Ama şunu bilin ki bunun hesabını sormasını da biliyorum”Devletin temeline dinamit koydun, görmüyor musun sen? Yargı bağımsızlığını yok ettin.
KİBİR ABİDESİ, KİMİN PARASIYLA KİMİ DOYURUYORSUN?
‘Kibir abidesi’ dediğim zaman bazı çevreler ‘ya bu kadar da sert eleştiri olur mu’ dediler. Kibir abidesi demek: her şey benden çıkar anlamına gelir, ben olmazsam olmaz anlamına gelir. Allah kimseyi kibirli yapmasın. Alçakgönüllü olmak lazım. Mevlana’nın söylediği gibi olmak, herkese saygı duymak. Kişinin kimliği, inancı, zengin midir fakir midir demeden. Hele devleti yönetenlerin çok daha fazla bütün insanlara saygı göstermesi lazım.
16 Mayıs’ta diyor ki 'Herkesin midesini doyurduk ama neticede durum böyle. Karnını doyuruyorsunuz her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz, yine de oy vermiyor.' Millet akıllı kardeşim niye sana oy versin?
Kimin parasıyla kimi doyuruyorsun, asıl soru bu. Kendi cebinden mi ödüyorsun o parayı? Fakir fukaradan topladığın paralarla sosyal yardım yapıyorsun 'ben seni doyurdum' diyorsun. Bunun adı kibir değil de nedir? Taksiye binerken, su içerken, bulaşık yıkarken vergi alacaksın, aldığın vergiden fakir fukaraya beş on kuruş bir şey vereceksin, 'karnını doyuruyorum' diyeceksin. Asıl 80 milyon seni doyuruyor, sen bunun farkında mısın? Dönüp kendine bir baktın mı? Yazlık sarayın var, sana o sarayı kim aldı? Kışlık sarayın var, uçan sarayın var onu sana kim aldı?
Dönüp bir de diyorsun ki 'karnını doyuruyorum'. Onlar seni doyuruyorlar. Senin bütün mutfak masraflarını karşılıyorlar. Uçak masraflarını, benzinini karşılıyorlar. Bütün korumalarının masrafını karşılıyorlar. Sen kalkmışsın kibrinle “ben sizin karnınızı doyuruyorum” diyorsun. Gözüne dizine dursun, 80 milyon sana çalışıyor."