CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Haysiyetli insanların Zarrab davasından sonra bulundukları makamlardan ayrılması lazım, haysiyetli insanların. Olay Türkiye’de oluyor, hepimiz olayı biliyoruz, olayı kapatıyoruz, şimdi Amerika’da yargılanıyor, bizim bakanlar burada, rüşvet alanlar burada. Beni üzen bu, beni kahreden bu. Man adası olayı şöyle önemli; vatandaşına dönüp diyeceksiniz ki ‘vergi ver’. Evde musluğu açtığınız andan itibaren kadın beş çeşit vergi ödüyor. Ama Ankara’daki beylerin çocukları Türkiye’de vergi ödememek için başka ülkelere gidip şirket kuruyorlarsa burada bir ahlaki sorun var” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da düzenlenen “Eşitlik Adalet Kadın Zirvesi”nde konuştu.
“BURADA BİR AHLAKİ SORUN VAR
“Man adası olayı ne kadar önemli?” soruya Kılıçdaroğlu, “Man adası olayı şöyle önemli; vatandaşına dönüp diyeceksiniz ki ‘vergi ver’. Evde musluğu açtığınız andan itibaren kadın beş çeşit vergi ödüyor. Ama Ankara’daki beylerin çocukları Türkiye’de vergi ödememek için başka ülkelere gidip şirket kuruyorlarsa burada bir ahlaki sorun var. Ahlakın olmadığı bir yerde ne kadın-erkek eşitliği olur, ne adalet olur, ne insan hakları olur, ne insana saygı olur; çünkü orada sadece ve sadece kişisel çıkarlar olur” şeklinde yanıtladı.
“ŞİMDİ ZARRAB DÜŞMAN OLDU; ÇÜNKÜ İTİRAFÇI OLDU”
Reza Zarrab davasıyla ilgili soruya ise Kemal Kılıçdaroğlu şöyle yanıt verdi: “Haysiyetli insanların, Zarrab davasından sonra bulundukları makamlardan ayrılması lazım, haysiyetli insanların. Düne kadar Zarrab’ı devlet protokolüne oturttular. Bir de biliyorsunuz Fesli Deli Kadir vardı o da devlet protokolündeydi. Şimdi Zarrab düşman oldu; çünkü itirafçı oldu. Adam rüşvet vermiş. Hepimiz biliyoruz rüşvet verdiğini. Rüşvet alanlar da belli, koruyanlar da belli. Onun için dedim haysiyeti ve onuru olanların görevlerinden ayrılması lazım”
“BİR HISIZLIK OLAYI VAR”
“Zarrab davası Türkiye meselesi mi AK Parti meselesi mi?” şeklindeki soruyu ise Kılıçdaroğlu şu cevabı verdi:
“Hırsızlık meselesi bir Türkiye meselesi değil ki. Bir hırsızlık olayı var. Bu rüşvetin ve hırsızlığın bitmesini istiyoruz. Bu ülkede herkesin alın teriyle kazanmasını isteriz. Alın teriyle çalışmasını, üretmesini, kazanmasını isteriz. Ama ‘ben çıkar sağlayayım, rüşvet alayım, köşeyi döneyim, devletin makamlarında katlarında oturayım, kimse bana dokunamaz’ anlayışıyla gidilirse Türkiye’nin sonu felaket olur. Geldiğimiz nokta bu. Olay Türkiye’de oluyor, hepimiz olayı biliyoruz, olayı kapatıyoruz, şimdi Amerika’da yargılanıyor, bizim bakanlar burada, rüşvet alanlar burada. Beni üzen bu, beni kahreden bu. Bu ülkenin mahkemesi yok mu? Bu ülkenin adaleti yok mu? O davalarda ‘burada bir şey yoktur’ diyen savcılar, dosyaları kapatan hakimler gelecekte çocuklarına hesap veremeyecektir.”
“TOPLUMU ŞİDDETTEN ARINDIRMAMIZ GEREKİYOR”
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “skandal” olarak nitelendirdiği kadına şiddet konusundaki sözleriyle ilgili, “Ben siyasetçiyim. Anadolu’nun her tarafına giderim, her eve girerim. Her evde kadınlarla erkeklerle konuşurum. Erkek şiddetinin birden fazla gerekçesi var. Psikolojik nedenleri var. Kültürel dokudan kaynaklanan sorunlar var. Ekonomik nedenlerle var. Yasaların erkeklere yönelik pozitif uygulamaları var. Söylemek istediğim şuydu; ekonomik nedenler kadına yönelik şiddetin oluşmasında yüzde 15. Az bir oran değil” dedi.
“Şiddet toplumun hiçbir kesiminde olmamalı” diyen Kılıçdaroğlu, “Kadın-erkek eşitliğini sağlama konusunda, kadına yönelik şiddetin azaltılması konusunda, aslında bunu bir kadın veya erkek hareketi olarak da düşünmek bana göre de çok doğru değil, kadınların önde olduğu; ama erkeklerin de her türlü desteği verdiği bir toplumsal harekete dönüştürmemiz gerekiyor. Çünkü çocuklara ve gençlere yönelik de şiddet var. Toplumu şiddetten arındırmamız gerekiyor. Ve bunun alt yapısını hep birlikte oluşturmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.