2015 yılının Aralık ayıydı. Prof. Dr. Feryal Özel, mezun olduğu lisenin konuğu olarak Türkiye'ye geliyordu. Kolombiya Üniversitesinde çift anadal yapan, hem fizik hem de matematik mühendisliği bölümlerinden ‘Yüksek Onur Derecesi' ile mezun olan NASA Hubble kadrosuna kabul edilmiş ilk ve tek Türk bilim insanı, Prof. Dr. Feryal Özel...
Ünlü fizikçi Albert Einstein, matematikçi John Nash gibi dünyanın en tanınmış bilim insanları ile birlikte 20 kişilik Big İdeas-Büyük Fikirler listesine de adını yazdırmayı başarmış ve “Dünyanın En Zeki Kadını” olarak anılıyor. Pek çok ödülün sahibi, 2010 yılında Harvard Üniversitesi en başarılı astrofizikçi
ödülünün de sahibi, başarılı Astrofizik çalışmalarıyla Hubble ödülünün de...
Bir dönem dünyanın en önemli fizikçilerinden Stephan Hawking ile de çalışmış, çalışmaları hem teorik fizik hem de uzay gözlemleri üzerine kurulu, birçok farklı teleskopla her an evreni tarayarak adeta 'evrenin gözü' gibi çalışan, soyadı gibi özel bir bilim insanı...
Türkiye'ye geldiğinde Sözcü Gazetesi Eğitim Editörü'ydüm. Hem kara delikler hakkında yapacağı sunumu izlemek hem de NASA’daki gururumuzla röportaj yapmak için okul tarafından yapılan daveti hemen kabul ettim. Nötron yıldızları ve kara delikler hakkında sunum yapacaktı ve bunu kaçırmak olmazdı.
Prof. Dr. Feryal Özel o gün, dinleyenleri bilime doyuran bir sunum gerçekleştirdi. Nötron yıldızları ve kara delikler hakkında çok çarpıcı bilgiler paylaştı.
Düzgün Türkçesi ve etkili anlatımıyla bizleri konunun içine çekiyor, sıkmadan, yormadan ufkumuzu genişletiyordu.
Öğrencilerin tek tek sorularını yanıtladı ve eminim o gün o sunumu dinleyen birçok öğrencinin öncelikli tercihi temel bilimler olmuştur.
Gizemli Karadelikleri ilk kez görüntüleyecek Event Horizon Telescope (Olay Ufku Teleskobu) projesinde yer alıyor ve projeyi de şöyle anlatıyordu:
"2017 yılında dünyadaki bir çok radyo teleskobunu aynı anda kullanarak galaksimizin merkezindeki karadeliği doğrudan gözlemleyeceğimiz, yani bir anlamda resmini çekeceğimiz doğru. Bu şu anda beni en çok heyecanlandıran proje ve gözlemleri gerçekleştirip teorik olarak değerlendirecek çekirdek takımın üyesiyim.
Kara deliklerin varlığı konusunda indirekt bir çok kanıt var elimizde. Ama bu gözlem doğrudan kanıt sağlamanın yanısıra, Einstein’ın 'Genel Rölativite Teorisi'ni doğrudan test etmemizi sağlayacak. Bu teoriye göre kara deliğin çevresinin parlak, “gölge” dediğimiz bir kısmının da tamamen karanlık olması gerekiyor. Bu hesaplamalar üzerinde yoğun olarak çalışıyoruz ve bilimde çığır açacak bu gözlemler için gün sayıyoruz."
Prof. Dr. Feryal Özel, eğitime ve bilime değer veren ülkelerin teknolojilerinin, ekonomilerinin ve sosyal yapılarının daha iyiye gittiğine dikkat çekiyordu.
Toplumca temel bilime bakışta katetmemiz gereken aşamalar olduğuna dikkat çekiyor, ailelerin “Fizik okuyup da ne yapacaksın?” gibi yaklaşımlar yerine, çocukların gerçekten ilgi duydukları konu neyse ona yönlenmelerine izin vermeleri gerektiğini söylüyordu.
“DEMOKRATİK SİSTEM ÇÖKERTİLMEK İSTENİYOR”
Türkiye gündemini yakından takip ettiğini vurguluyor, Türkiye'nin çok zor bir dönemden geçtiğini belirterek, "Ülkemizdeki demokratik sistemi çökertip otokratik, teokratik bir yapı kurmak isteyenler var. Ve bu yolda ellerinden geleni yapıyorlar. Karamsarlığa düşmemek çok zor. Ama ben yine de bütün gücümle umudumu kaybetmiyorum. Türk insanı akıllıdır, sağduyuludur, basit oyunlara gelmez." diyordu.
Prof. Dr. Feryal Özel'in Türkiye'ye gelişinden birkaç gün önce Nobel ödüllü gururumuz Prof. Dr. Aziz Sancar, Türkiye'ye gelmiş, ödülünün madalya ve sertifikasını, Anıtkabir’de sergilenmek üzere Genelkurmay Başkanı’na takdim etmişti. Prof. Dr. Sancar, Anıtkabir'deki konuşmasında, "Bana neden Anıtkabir'e verdin ödülü diyorlar? Niye olacak kardeşim, Anıtkabir bu Cumhuriyet'in madalyasıdır" demişti.
Prof. Dr. Feryal Özel'e, Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel Ödülü'nün madalya ve sertifikasını Anıtkabir'e bırakmasıyla ilgili ne düşündüğünü de sordum.
"ATATÜRK'E ÇOK ŞEY BORÇLUYUM"
Prof. Dr. Feryal Özel, şu anlamlı yanıtı vermişti:
"Hepimize örnek olacak bir ödül. Daha önce Nobelimiz var ama bilime verdiğimiz önem yeni yeni artıyor. O yüzden önümüzde böyle bir örnek olması çok önemli. Umarım yeni yetişen nesillerde de onun gibi bir çok insanın çıkmasına neden olur. Bence şu anda Türkiye’de demokratik ve laik sistemi ön plana çıkarmak o kadar önemli ki...
Bu açıdan da Aziz Sancar’ın ödülünü Anıtkabir’de sergilenmek üzere teslim etmesi çok güzel bir jest…
Nereden geldiğimizi, bu koşulların bize nasıl sağlandığını hatırlamamız açısından da önemli. Ben nasıl bir Türk kızı olarak güzel bir okula gidip okuduysam, ilgi duyduğum alanda beni ittilerse ben de bunu Atatürk’e borçluyum.
İleri gitmek, bu tür demokratik ilkelere, özgür düşünceye dayanıyor. Özgür düşünce olmadan bilim olmaz. Dolayısıyla bunları bize sağlayan Atatürk’e bizler çok şey borçluyuz. Bu ödül bize hep hatırlatsın…”
Ne mutlu ki bize Atatürk gibi bilimi ve bilimsel düşünceyi rehber edinmiş bir lidere sahibiz.
GÖRELELİK TEORİSİNİ İSPATLAYAN FOTOĞRAF: POWEHİ
Ve röportajımızdan yaklaşık 39 ay sonra, 10 Nisan 2019'da ABD Ulusal Bilim Vakfı'nın önderliğindeki, dünya çapında 200 bilim insanından oluşan uluslararası ekip, kara deliklerin tarihte kaydedilen ilk fotoğrafını paylaştı. Bu başarıda imzası olanlardan biri de 20 yıldır gizemli kara deliklerin izini süren, başarılı astrofizikçi Prof. Dr. Feryal Özel'di.
Dünya'ya 53 milyon ışık yılı mesafedeki Başak (Virgo) takım yıldızındaki M87 Galaksi'sinin merkezindeki Powehi adındaki kara deliği görüntülemeyi başardılar ve Albert Einstein'ın Görelelik Teorisi'ni 103 yıl sonra çektikleri bu kara delik fotoğrafıyla ispatladılar.
ARİZONA ÜNİVERSİTESİ'NİN EN ÖZEL DEKAN YARDIMCISI
Prof. Dr. Feryal Özel, geçtiğimiz günlerde, astrofizik alanında dünyanın en iyilerinden olan Arizona Üniversitesi’nin Araştırma Fakültesi'nde Dekan Yardımcısı oldu ve bizler de kendisiyle gurur duyduk bir kez daha...
"İLİM VE FEN'NİN DIŞINDA REHBER ARAMAK BİLGİSİZLİKTİR"
Bunları niye mi yazdım? Çünkü, ülkemiz akıldan ve bilimden giderek uzaklaşıyor. Bakmayın öyle fahiş elektrik bedelleri biçtiklerine her birimize, oldukça uzun zamandır karanlıktayız ki biz...
Bilimin ışığı olmadan aydınlığa çıkmamız da ne yazık ki imkansız.
Her gün yeni bir suni gündem yaratıyor ve bize de "cambaza bak diyorlar."
Yarattıkları suni gündemler de, magazin haberleri de bilimi de bilim insanlarını da gölgede bırakıyor ne acıdır ki...
Ana gündemimiz bilim olmalı, temel bilimlere daha çok yatırım yapmalı, bilimi de bilim insanlarını da özgür bırakmalıyız.
Sorgulayan, keşfeden bilim insanları, bağımsız düşünen yargıçlar, donanımlı öğretmenler yetiştirebilsek,
aşılmadık yolumuz, çözülmedik sorunumuz, aydınlanmamış tek bir köşemiz kalmaz ki...
25 Eylül 1924 yılında Samsun İstiklal Ticaret Okulu’nda öğretmenlere seslenen Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunları söylüyordu:
“Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki devrelerinin olgunlaşmasını kavramak ve yükselişini zamanla izlemek şarttır.
Binlerce sene önceki ilim ve fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin sene sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak, elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.
Çok mutlu bir duygu ile anlıyorum ki; söz söylediklerim bu gerçeklere erişmişlerdir. Mutluluğum artıyor. Şöyle ki söz söylediklerim, öğretim ve eğitim altında bulunan yeni nesli de gerçeğin ışıklarıyla doğuşuna sahip olacak şekilde yetiştireceklerine söz vermişlerdir. Bu, hepimiz için övünmeye açık bir noktadır.”
Şeyh Edebali'nin ibretlik sözünü de bırakayım buraya:
"Asıl ölüm bilimden payını almayanlardır."
Bilimle yaşayın...!!