Hükümete yakın kaynaklar terörle mücadele konusunda yıllardır “askerler bu işi bilmiyor, gencecik çocuklarımızı PKK’lıların üzerine sürüyorlar, üç-beş ay eğitim almış asker bu işi nasıl yapar” tarzında eleştiriler yaptılar. Bu işin uzmanı ve yıllarca dağda teröristlerle çarpışmış insanlar ise başka şeyler söylüyorlardı. Hatta bu söyledikleri için kendi ülkelerinde yargılanmaya başladılar, teröristleri öldürdükleri için haklarında soruşturma açıldı, öldürdükleri teröristleri olay mahalline gömdükleri için takibata uğradılar, devlet övünç madalyası sahibi kahraman subayların bazıları bu aşağılamaya dayanamayarak intihar bile etti.
Hükümet kendisini uyaranlara aldırmadan barış ve kardeşlik mantığı içinde adına “açılım” dediği bir ucube icat eti ve Habur sınır kapısında yaşanan rezaleti hep birlikte gördük; PKK’lı teröristlerin hepsi birer kahraman olarak karşılandı, seçim otobüsleri ile gezdirildi, herhangi bir yanlışlığa kurban gitmesinler diye sınır kapılarında mahkemeler kurulup “zorla” serbest bırakıldılar. Bütün bunların yanlış olduğunu söylediğimiz zaman bize “kanla besleniyorlar”, “şehit cenazelerinde velvele koparıyorlar” diyenler bakıyorsunuz şimdi doğruları yapmaya başlamış gibi görünüyor.
Peki, hakikaten doğruları mı yapıyor?
“Hele ramazan bitsin, biz onlara günlerini göstereceğiz” diyenler bu düşünce biçimlerinin artık çok büyük tepki aldığını görünce gaz alma operasyonuna girdiler. Yıllardır Kandil’e operasyon yapılmasını ve bu işin kökünden çözülmesini isteyen kamuoyu biraz olsun nefes aldı, peki bunun sonucu ne olacak?
Hiç!
Aylardır soruyorum, sen yetkili şahıs olarak “ne emir veriyorsun da bu ordu yapmıyor?” Bırak emir vermeyi bu güne kadar canları pahasına bu mücadelenin içerisinde bulunmuş insanları “gözünün üstünde kaşın var” diyerek tutuklarsan bu mücadele biter mi?
Önce tarafını belirleyeceksin.
Teröristler “her iki taraf da silah bıraksın, Abdullah Öcalan serbest bırakılsın, özerklik şartlarımızı konuşalım” der ve sen de onunla masaya oturursan bu nasıl bir taraf seçimi oluyor?
Kandil’e operasyon şart ve yapılması gereken budur ama eksiktir. Kara harekâtı ile desteklenmeli ve bu iş kökünden çözümlenmelidir. Türkiye cumhuriyetine yan bakanı yaptığına pişman etmezseniz bu iş bitmez.
Dağı taşı bombalamak kötü bir şey değil ama harekâtın maliyetine baktığınız zaman terörist başına kullandığınız bombaların Türkiye’ye maliyetinin neredeyse milyon dolarla ulaştığı göz önüne alındığında çok da anlam ifade etmediği açıktır. Eğer kara unsurları ile oradaki hedeflerin hepsi yok edilmez ise havadan bombalamakla bu işin bitmeyeceği açıktır. Hava harekâtı ile düşman unsurların tamamının yok edildiğini henüz tarih yazmamıştır, hava harekâtı kara birliklerine yardımcı unsur olarak kullanılır ya da belli bir stratejik hedefi yok etmek amacıyla. Kandil”de enerji santrali, baraj vs. gibi stratejik bir hedef yoktur, mevcut hedeflerin hepsi ağır silahlarla donatılmış teröristlerden oluşmaktadır. Bunlar lojistik desteklerini kara yolu ile sağlamaktadır.
Kandil’de “canlı tek bir hedef bırakmadan operasyonu bitirip geri dönün” demedikten sonra bu iş sonuçlanmaz; ancak isyan noktasına gelmiş bir halkın iç savaş çıkmasıyla sonuçlanacak tepkisinin önüne geçilmiş olur.
Kalın sağlıcakla,