FENERBAHÇE Teknik Direktörü Jose Mourinho, sarı lacivertli kulübü tercih etmesi ve Türkiye'deki futbol iklimine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
HT Spor'a özel bir röportaj veren Portekizli teknik adam, Türk futbolu hakkında her duyduğuna inanmadığını söylerken, "Şampiyonluk adayı olan takımlardan birinin teknik direktörünün bazı hakemlerin çok yakın arkadaşı olduğuna inanmam. Çünkü buna inanırsam zaten eşyalarımı toplar giderim. Çünkü bu futbol değil." ifadelerini kullandı.
Takımın transfer politikasından memnun olduğunu sözlerine ekleyen Mourinho, Türk takımlarının Avrupa elemelerinde başarısız olmasının, transfer penceresinin geç kapanmasıyla ilgisi olabileceğini söyledi. Mourinho, sarı lacivertliler için transfer döneminin sona erdiğini de belirtti.
Galatasaray'la ilgili hakem eleştirilerini yineleyen Mourinho, sarı kırmızılı takımın yeni transferi Victor Osimhen hakkındaki görüşlerini de açıkladı.
Mourinho'nun açıklamalarından satır başları:
"Bu forma benim derim dedim ama ilk defa bu hissi yaşamıyorum. Benim profesyonellik duygum bu. Gittiğim her kulüpte ben önemli değilimdir. Kulüp, taraftarlar, oyuncular önemlidir. O hayaller önemlidir. Ben sadece başarı elde etmek istedikleri şeye yardım etmeye çalışan biriyim. Bu forma benim derim söylemi doğru. Bakın üzerimdekini sabah 8'de giydim. En erken akşam 7 gibi eve giderken çıkaracağım. Söylediğim şu anlama geliyor, ben de onlardan biriyim. Onlar için savaşacağım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım."
"BURADA 10 METRE YÜRÜYEMEM"
"Farklı takımlar için de olsa ülkeye gelen büyük oyuncuları, insanların duygularını, beklentilerini... İngiltere'de mesela çok fazla beklentinin olduğu büyük kulüplerden birine giderseniz, soyunma odasında sadece gazeteciler vardır ve dışarıda kimse yoktur. Orada insanlar futbolu sadece haftada 90 dakika boyunca duygusal olarak yaşıyorlar. Haftanın geri kalan zamanında farklı hayatları var. Chelsea'de çalışırken evim stada 10 dakika yürüme mesafesindeydi. Maç bittiğinde evime yürürdüm. Eğer Türkiye'de yürümek için dışarı çıksam 10 metre yürüyemem."
"Ama ben baskıyı seviyorum, duyguyu seviyorum, insanların bunu yaşama şeklini seviyorum. Tabii ki çok fazla şiddet, çok fazla agresyon, çok fazla gibi unsurları kapı dışında bırakabilirsek veya kontrol altına almayı başarabilirsek bence çalışmak için harika bir ortam. Bir de çok fazla kulübün olduğu şehirde çalışmak harika."
"İKİ YIL SONRA ŞAMPİYON OLAMAMIŞSAM..."
"Fenerbahçe'deki eski hocaların neden şampiyon olamadıklarını farklı kulüplerde çalışmış pek çok yabancı hocaya sormalısınız. Eğer ben burada iki yıl kalırsam ve iki yılında sonunda şampiyonluğu kazanamamışsam, o zaman sizinle bir araya gelip neden olamadığımı açıklamak isterim. Çünkü o zaman bunu açıklayabilecek duruma gelmiş olurum."
"DUYDUKLARIMA İNSANSAM KAÇARDIM"
"Çok fazla şey duydum. Eğer duyduğum her şeye inansam eşyalarımı toplayıp kaçardım. Dinlediğim her şeye inanmam. Ben daha çok kendim öğrenmeyi tercih ediyorum. Türk teknik direktörler buradaki kültürü daha iyi anlıyorlar. Ülkeyi daha iyi tanıyorlar, daha iyi anlıyorlar. Bu yüzden ben de Türkiye Ligi'nin özelliklerini öğrenebildiğim kadar öğrenmek için uğraşıyorum. Bütün odak noktam bu. Mesela ben şampiyonluk adayı olan takımlardan birinin teknik direktörünün bazı hakemlerin çok yakın arkadaşı olduğuna inanmam. Çünkü buna inanırsam zaten eşyalarımı toplar giderim. Çünkü bu futbol değil."
"Muhtemelen kültürel anlamda adapta olmak Türk teknik direktörler için daha kolay. Onların zaten doğal habitatı burası. Ben Portekiz'den 20 yıl önce ayrıldım ve dört farklı ülkede çalıştım. Her zaman çabuk öğrenme, çabuk adapte olma, kupalar kazanabilme becerim oldu. Burada da deneyeceğim şey bu."
"BİZİM İÇİN TRANSFER BİTTİ"
"Fenerbahçe transferde çok doğru işler yaptı. Bir şey var; belki ben yanılıyorum ama hissiyatım bu. Türk kulüplerinin Avrupa turnuvaları için oynadıkları ön eleme ve play-off maçlarında zorluk yaşamasının, transfer döneminin daha geç kapanması ile bir bağlantısı var. Bence bir anlamda avantaj sağlayabilecek bir durum. Çoğu ülkede transfer kapandığı zaman alamayacakları oyuncuları alma fırsatı yakalıyor ama bir yandan da zorluk yaşatıyor. Mesela biz Lugano ve Lille ile oynarken, Avrupa Şampiyonası nedeniyle antrenmanda yer almayan oyuncularımız hariç onun dışında bizim için transfer sezonu bitmemişti. Bu asla eleştiri değil, gerçeklik bu. Şimdi transfer döneminin sonuna geldik. Bizim için transferin kapandığını belirtmek isterim. Bugün kapanabilir ve bence kulüp iyi iş çıkarttı."
"GALATASARAY'IN MAÇLARINDA FARK VAR"
"Bence Galatasaray'a karşı farklı bir bakış var. Bence öyle. Benim doğama aykırı bir şey. Çünkü bence 90 dakika boyunca herkes aynıdır. Hoca Guardiola da olsa Ancelotti de olsa ya da Jurgen Klopp da olsa, ya da birkaç haftalık genç bir hoca da olsa kurallar onlar için aynıdır. Aynı şekilde davranmaları gerekiyor. Sahada Cristiano da olsa Messi de olsa ilk maçını bize karşı oynayan 16 yaşındaki Deniz de olsa kurallar herkes için aynıdır. Kulübün statüsü fark etmez. Büyük kulüp de olsa küçük kulüp de olsa. İkinci ligden gelen bir takım da olsa kurallar herkes için aynıdır. Galatasaray'ın yerel maçlarına baktığımız zaman bir fark var. Bir fark var. Bu da ligin güvenilirliğine aykırı. Üstelik liginize yurt dışında da saygı duyulmasını istiyorsanız."
"BU İŞLERİN BİTMESİ GEREKİYOR"
"Belki insanlar mütevazı değilsin diyebilirler. Tamam, mütevazı değilim. Ama bence benim burada olmam ligin daha çok dikkat çekmesini sağlıyor. Bence bu ligin yurt dışında güvenilir olabilmesi için bu işlerin bitmesi gerekiyor. Galatasaray yok, Fenerbahçe yok, Beşiktaş yok. Hiçbir şey yok. Takımlar, hocalar, oyuncular var ve herkes için aynıdır. Benim fikrim bu."
"O HAKEMİ GALATASARAY MAÇINDA GÖRDÜM"
"Hakemle ilgili çok iyi şeyler konuştuğum zaman daha mutluyum. Evimizdeki son maçımızda genç bir hakem vardı, 30 yaşında. Türk liginde 3 ya da 4 maç yönetmiş. Oyunu çok iyi kontrol etti. Bu bana daha çok zevk veriyor. Deplasmanda Göztepe ile 2-2 berabere kaldığımızda maç sonu hakemi tebrik ettim. Bu bana zevk veriyor. Ben 5-0 kazandığımız maçın sonunda hakemi eleştiriyorum Çünkü o ilk yarı kabul edilemez. Verdiği kararlar kabul edilemez. O hakemi Galatasaray'ın ilk maçında da gördüm. Siyah ve beyaz kadar farklıydı. Sadece kendimle ilgili konuşmuyorum. Fenerbahçe için çalışıyorum ama aynı zamanda Türk futbolu için çalışıyorum. Bir ürünü geliştirmek için sorumluluklarım olduğunu düşüyorum. Çünkü günün sonunda bu ürünü satmanız gerekiyor. Futbola yeniden yatırım yapmak için daha fazla para kazanmanız gerekiyor."
"OSIMHEN KENDİNİ ÇOK YERE ATIYOR"
"Osimhen harika bir oyuncu. Eğer 70-75 milyon euro ödeme potansiyeli olan bir kulüpte olsaydım alırdım. Harika bir oyuncu. Tabii ki farklı koşullarda geldi. Ama günün sonunda koşulların önemi yok. Galatasaray harika oyuncu aldı. Osimhen ile bir problemim yok. Tam tersi çok iyi bir ilişkimiz var. Ama ona karşı her oynadığımda onunla konuşuyorum çünkü davranış biçimini beğenmiyorum. Kendini yere çok atıyor. Kendisine bunu söyledim. Son kez Roma-Napoli maçında onunla konuştum. Ona 'Bak! Sen iyi iki Afrikalı oyuncudan birisin. Sen ve Salah. Geçmişte Didier Drogba, Samuel Eto'o, George Weah vardı... Böyle davranamazsın. Kendisini çok yere atıyor. Onunla problemim bu. Ama 10 dakika sonra iyiyiz. Ama Türkiye Ligi ve Galatasaray için tabii ki çok iyi oyuncu."
"ALİ KOÇ'A BÜYÜK SAYGI DUYUYORUM"
"Başkan Ali Koç, profesyonel hayatımdaki en önemli kişi o. Onu aşık bir insan olarak tanımlarım. Tutkulu bir insan. Ailesine aşık, kulübüne aşık... Beni sabah 9'da akşam 9'da, gece yarısı arayabilir. Kulübüne gerçekten aşık. Mükemmel ailesiyle tanışma ayrıcalığına eriştim. Ailesine, hayatına aşık bir adam. Benim de başkanım ona saygı duymak zorundayım. Ama bunun dışında ona insani olarak da büyük saygı duyuyorum."
"Sanırım taraftarlara geldiğimde her şeyi söyledim. Mesela Real Madrid'de Bernabeu'nun sessizliği oyuncuların baş etmesi zor durumda. Sessizlik, mutlu değiliz demekti. Burada bazen bir oyuncu pas hatası yaptığında reaksiyon alıyor. Bunu biliyorum ama kültür bu. Bunu değiştiremeyiz. Yeni oyuncuları seçerken belli karaktere sahip oyunculara ihtiyacımız var. Bazen oyuncular bununla baş edemez. Lugano, Lille ve iki lig maçında verdikleri destek için taraftara teşekkür ederim. Onlar bizimle olmaktan keyif almalı. Bence taraftarlar her maçı oynamak istiyor."
"Hedefim Fenerbahçe'de başarılı olmak ve daha çok kalmamı istemeleri. Hedefim bu. Geçmişte milli takım imkanlarım oldu ama hep reddettim. Mutlu olacağım bir iş değil. Ayda 1-2 maç, oyuncuları izlemek için seyahat, turnuvaları beklemek... Şu anda harcayacak çok fazla enerjim var. Belki bir gün yaşlı ve yorgun olduğumda ama bugün değil."