Osmanlı’nın son dönemine damga vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle ilgili yeni bir iddia daha ortaya çıktı. Akıl Fikir Yayınları’dan çıkan “İttihat Terakki” adlı üç ciltlik kitapta, cemiyetin siyasi suikastler için kullandığı, asker ve sivil fedailerden oluşan “99. Bölük” adlı gizli yapılanmanın detayları da ilk kez anlatılıyor. Kitaba göre gazeteciler Ahmet Samim, Hasan Fehmi ve Ferik Şemsi Paşa, İsmail Mahir Paşa ve Harbiye Nazırı Nazım Paşa gibi birçok mühim şahsiyet bu teşkilat mensupları tarafından öldürüldü. Eylemlerini genellikle karakol yakınlarında gerçekleştiren ve kurbanlarına üç kurşun sıkan fedailer, emri İttihat Terakki’nin genel merkezinden alıyordu.
MUVAZZAF SUBAYLAR
Kitapta anlatıldığına göre bu suikast ekibine İTC’nin güvenini kazanmış, cesur ve gözüpek isimler seçilmişti. Yapının yüzbaşı ve teğmen rütbesindeki subaylardan oluşan grubu, ordunun çeşitli birimlerinde görev yapıyordu. Siviller ise gümrük ve postane gibi kurumlarda çalışanlardan seçilmişti. Fedailer şu isimlerden oluşuyor: (Subaylar) Yüzbaşı Abdulkadir, Yüzbaşı Halil, Yüzbaşı Hamdi, Yüzbaşı Resneli Mehmet Ali, Mülâzım (Teğmen) Mustafa Necip, Yakup Cemil, Siyami, Mehmet Kemal, İrfan, Beyrutlu Hüsnü, Hilmi, Yemenli Veysi ve İsmail Bey. (Siviller) Telgraf Başmemuru İbrahim, Gümrük Memuru Bahri, Selanik eşrafından Mehmet, Hasan, gümrük memuru Cemil, gümrük memuru Hüseyin, Yorgancı Mustafa, Çerkes Ahmed.
MERKEZ SELANİK
Merkezi Selanik’te bulunan ancak hem yurt içinde hem de yurt dışında eylem gerçekleştirebilme yetkisine sahip bu teşkilatla ilgili şu bilgiler yer alıyor: “Bu yapıya mensup zabitlerin mühim bir kısmı daimi olarak Selanik’te kalıyordu. Bölüğün içtima (toplantı) yeri ise Tophane karakolu idi. Bir hükmün icrası hakkında Merkez-i Umumi’nin (Genel Merkez) irtibat memuru sadece 99. Bölük’e emir verirdi. O emrin infazı için ayrılacak fedaileri bölük efradı toplanıp müzakere eder, kendi aralarından seçerlerdi.”
PARİS'TE VURULAN FEDAİ
Kitaba göre İTC’nin muhaliflerinden olan Şerif Paşa, Paris’te İTC’ye karşı muhalefeti örgütlemektedir. Cemiyet, Şerif Paşa ile birkaç kez diyalog kurarak onu ‘yola getirmeye’ çalışır. Ancak Şerif Paşa muhalefetinde ısrarlıdır. Bunun üzerine Mülâzım Mehmet Kemal Bey, ‘Ali Cevat’ ismiyle çıkarılan bir pasaportla Paris’e gönderilir. Şerif Paşa’nın Pomp Sokağı, 115 numaradaki evine gider. Sonrası
kitapta şöyle anlatılıyor:
“Bu davetsiz misafiri karşılayan uşaklar şüphe etmişler, Cevat Bey’i dışarı çıkarmak istemişlerdi. Fakat asabiyetinden iradesine hakim olamayan Cevat Bey, derhal silahını çekmiş ve Türk uşağı ağır surette, Fransız şoförü de hafifçe yaraladıktan sonra Harem dairesine girerek Şerif Paşa’yı da öldürmek istemişti. Fakat Paşa’nın damadı Salih Bey, arkasından yetişmiş, iki kurşun sıkarak Cevat Bey’i yere sermişti.”
CEMAL PAŞA'NIN ERMENİ KÜREKÇİSİ
Kitapta yer alan bir diğer ilginç detay ise İTC’nin üç önemli paşasından biri olan Cemal Paşa’nın İstanbul’dan kaçışına dair. Açıkta bekleyen denizaltıya gitmeden önce Cemal Paşa’nın evinde yaşananlar şöyle anlatılıyor:
“Cemal Paşa’nın refikası (eşi) sabahtan beri ısrarla Paşa’nın firarına mani olmaya çalışıyordu. Ama tesirli olamıyordu. Nihayet vakit gelmişti. Paşa, hususi balıkçısı Boyacıköylü Mutat Reis ismindeki Ermeni’nin sandalı denize indirmesini emretmişti. Refikası: ‘Gideceksin, bari bir Ermeni ile gitme, mümkün değil; seni o adama emanet edemem. Yaver Selahattin Bey kürek çeksin’ demişti. Hanımefendinin bu fikrine oradaki şifre katibi de iştirak etmişti. Derhal yalının selamlığındaki hususi odasında uyuyan Selahattin Bey uyandırıldı. Ateşler içinde hasta olmasına rağmen yatağından fırladı ve sandalı denize indirdiler.”