Kusura bakmayın efendi ağalar, buraya kadarmış…
Gördüğüm lüzum üzerine;
Tamamen kendi özgür rızam ve irademle;
Hiçbir baskı altında kalmadan;
Çankırılılığımdan asla ödün vermeden;
Hemşerilikten istifa ediyorum…
Ve ikinci bir Çankırı olmadığından, başka bir şehrin hemşeriliğine katılmıyorum.
Bundan sonra haymatlosum (vatansızım) ben, yani anlayacağınız “memleketsiz” bir Çankırılıyım artık ben, arafta kalmışım ben…
Çünkü benim bildiğim Çankırılı…
Böyle uyumazdı, böylesine gözü bağlı değildi, sağır ve dilsiz hiç değildi. Neme lazımcılık, adam sendecilik, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demezdi…
Sorardı, sorgulardı…
Çankırılı'yı aldatmaya, uyutmaya ve siyasi emellerine alet etmeye kimse cesaret edemezdi.
Seçilmişi, atanmışı varlık sebebi olan hemşerisine tepeden bakamazdı.
Çankırılı susmaz hakkını arar ve alırdı, kimse Çankırılı'yı koyun sürüsü yerine koyamazdı.
Çankırılı hala susuyorsa;
Ulusal basında, Çankırı’nın adı sadece yolsuzluklarla duyuluyorsa;
TV’lerde Yaran kültürü adına “soytarılık” yapılıyorsa ve “tavuğu çalan” hala bulunmuyorsa;
Çorum’u, Kastamonu’su ve hatta Bingöl’ü, Bitlis’i alıp başını gidiyorsa;
Sanayide, turizmde, eğitimde ve her konuda Çankırı hep geri kalıyorsa;
Buna rağmen, vekili, bürokratı, “o” başkanı, “bu” başkanı “Çankırılı'ya Çankırı Propagandası” ve de “istimna” yapıyorsa;
Çankırı’ya yapılacak hizmetin kaderi iki bürokratın dudağının ucundaysa;
Şakşakçılık, yağcılık ve de eyyamcılık bu memlekette kabul görüyorsa;
Bazı “şakşakçılar” yazdıklarının altına imza atma cesareti gösteremiyorlarsa;
Kusura bakmayın ben yokum…
“Ne pahasına olursa olsun, hemşerilik terk edilmez” diyenlere bir cevabım var elbette;
Aslında bazı hemşehriler kendini terk etmiş, kendi özünü terk etmiş, en önemlisi “Çankırılılığını” kaybetmiş.
Çankırılının kendini ağır, ağır kaybetmesine dayanamadığımdan, ayrılıyorum hemşerilikten.
Beni yok sayın, her yok saydığınızın ardından yaptığınız gibi;
Sizin gibi yazmayan, söylemeyenlere, size benzemeyenlere yaptığınız gibi;
Kimin ne kadar “gerçek” Çankırılı olduğunu konuşun, karar verin.
Sırf sizden farklı düşündüğü ve söylediği için, kişileri aforoz edin, meclislerde, genel kurullarda tartışın, kırın kalemini, küfredin ardından…
"Söylesem, tesiri yok. Sussam, gönül razı değil." (fuzuli)
Merak edene not:
Bu yazı ilk olarak 18 Mart 2007 tarihinde www.cansaati.orgda yayınlanmıştır. İ.Z.