8 Ekim Perşembe günü eski bir dostum not bırakıp intihar etmiş. Bıraktığı notta "İflas ettim, her şeyimi kaybettim. Yeniden başlamak için bir nedenim ve cesaretim yok. Affedin." yazmış.
Antalya’da yakın bir zamanda intihar eden 29 yaşındaki Eren’i hatırladınız mı peki?
Ardında 18 sayfalık not bırakmıştı. Eren bıraktığı notlar arasındaki bir sayfaya ise, “Bugün 17 Nisan, doğum günüm. Ne olur ne olmaz bilemem. Kimsesiz bırakıldım" yazmıştı.
Geçenlerde Kocaeli’de intihar eden 18 yaşındaki Furkan da, ardında bıraktığı notuna "Bir şeyler uğruna bunca sorun yaşamak mantıklı gelmiyor.Her şeyi arkada bırakmak daha kolay geliyor" yazmıştı.
Son zamanlarda artık daha fazla başta gençler olmak üzere birçok insan intihar girişiminde bulunuyor ve çoğu intihar da medyaya yansımıyor. Bu sebeple benim için zor olsa da, geride kalanlara umut olması için konu hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Telafuzunun bile çok zor olduğu "intihar" ya da "özkıyım" olarak literatüre geçmiş olan bu kelime aslında bir "protesto" veya "bireyleri ya da toplumu cezalandırma" eylemidir. Devlete, topluma, dine, yerleşik kültüre, sisteme, aileye karşı bir protestodur. Toplumsal sorunları benliğinde duyan insanların bireysel çıkış noktası olarak gördüğü bir eylemdir. Kendisini toplumun bir parçası göremeyen bireylerin kendilerini toplumun dışına atma veya toplumu kendisinden mahrum bırakarak cezalandırma yöntemidir. Hangi sebeple ya da gerekçe ile olursa olsun hedefine ulaşmış bir intihar teşebbüsü gerek bireysel anlamda gerekse toplumsal anlamda bir kayıp demektir.
"İntihar" tek bir faktörden olmadığı gibi, tek bir kişinin intiharı da değildir. Toplumsal değerlerin ve anlamın kaybıdır. Bir kişinin intiharından aslında bütün toplum sorumludur. Yaşanan olaya bir neden bulup vicdanen rahatlamak, bizim gibi geride kalanlar için büyük bir hatadır...
Ne yazık ki Türkiye birçok konuda olduğu gibi, bu konunun da önemini geç fark etmiş, araştırmalar ve istatistikler konusunda yetersiz kalmıştır. Konuyu araştırırken fark ettim ki ülkemizde "intihar" hakkında kaynak oluşturacak çalışmalar yok denecek kadar azmış!
Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’deki intihar oranları düşük olsa da, son yıllarda bu sayı büyük bir artış göstermiştir. Bu artışın temelinde değişen toplumsal yapıya bağlı olarak boşluk içerisinde kalan bireyler yer almaktadır. Bozulan aile yapıları içerisinde yalnızlık duygusuna kapılan gençlerde de bu oran giderek artmaktadır. Bu aşamada inançsal duyguların zayıflaması da etkenler arasındadır(1). Orta yaş grubunun intiharları tüm yaş grupları arasında en fazla intiharın görüldüğü bir gruptur. “Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre; intihar hızı sürekli artmakta ve intihar edenlerin % 55’i 15–34 yaş grubudur’’(2).
Maddi sıkıntıların, ilişkisel sorunların, aile içi problemlerin en çok yaşandığı bir yaş grubu olan orta yaş grupları, sabretme, direnme ve başetme konularında oldukça tutarsız ve başarısızdır. Bireyler genç ve orta yaş dönemlerinde hedefledikleri amaçlara ulaşmayı isterler. Bu beklentilerini karşılayamadıkları zaman ruhsal sorunları fiziki sorunlara dönüşür. Bu dönemlerde aile içerisindeki olumsuz koşullar da kişiyi dışa itmekte ise de asıl olan bireyin en çok güvendiği insanlar tarafından istenmeme duygusudur. Araştırmalara bakacak olursak “Aile bağları zayıf ve toplumsal etkileşimin az olduğu kişilerde intihar olasılığı artmaktadır . Sosyal ve ekonomik krizlerde de toplum içinde intihar oranları yükselmektedir”(3).
Son zamanlarda da ne yazık ki ülke olarak ailevi ve diğer manevi değerlerde yaşadığımız kültürel yozlaşma ve ekonomik krizler sebebiyle ülkemizdeki genç nüfusta umutsuzluk ve yalnızlık hissi artmaktadır. Toplum içinde kendine yer bulamayan gençler ne yazık ki intiharı bir çözüm olarak görmeye başlamaktadır.
Elbette ben bir psikolog ya da sosyolog gibi, konu üzerinde bilimsel, psikolojik ve sosyolojik tespitler yapamam. Ancak sizlere Hakan’ın, Eren’in, Furkan’ın notlarına bakarak intiharın kişinin çaresizliğinden doğduğunu söyleyebilirim. Sizin ya da yakınlarınızın böyle bir düşüncesi varsa, yazıya dökülmüş birkaç hayat hikayesinden kısaca bahsetmek istiyorum.
İntiharın eşiğinden dönüp KFC’yi kuran adam Colonel Sanders’in hikayesini okudunuz mu hiç?
Sanders intihar etmiş olsaydı bugün onun adını bilmiyor olacaktık. Elindeki tarifle ABD’yi bir uçtan bir uca, eyalet eyalet gezen Sanders’in tarifini bin 19'uncu restoran denemeye karar verir! Bin 18 kere reddedilen Sanders, bugün tüm dünyada 78 ülkede 10 binin üzerinde restoranlar zinciri bulunan KFC (Kentucky Fried Chicken) logosundaki keçi sakallı, gözlüklü adamdır!
Eğer istediğiniz işi bulamadıysanız, sürekli reddediliyorsanız, ürettiğiniz ürünü satamıyorsanız lütfen ne kadar denediğinizi kendinize bir kez daha sorunuz...
Parasızsanız; 50 Dolarla Nike’ı kuran adam Phil Knight’ın serüvenini ya da ailesi günlük 1 dolar kazanırken Flappy Bird’ü yaratan çocuğun hikayesini okuyabilirsiniz. Uyuşturucu bağımlısı iseniz; ABD sokaklarında yaşama tutunmaya çalışan bir eroin bağımlısıyken 13 yıl sonra bugün milyoner bir iş insanı olan 46 yaşındaki Khalil Rafati'nin ilham verici yaşam hikayesini okumalısınız.
Yeteneğiniz bu ülkede değer görmüyor mu? O zaman yaratıcı olmadığı söylenerek gazeteden kovulan Walt Disney’in başarı hikayesine bir göz atmalısınız. Fakirlik içinde geçen çocukluk döneminin ardından iş hayatına atılan Walt Disney, para kazanmak için pek çok iş değiştirmek zorunda kaldı. Bu dönemde tedavi ettiremediği babasını kaybeden Disney, gittiği ücretsiz kurslarla çizim yapmayı öğrendi. Ancak başvurduğu pek çok yerden geri çevrildi. Hatta çalıştığı bir gazeteden yaratıcı olmadığı için kovuldu ve Mickey Mouse’un doğumuna kadar büyük mücadele verdi.
Umutsuzluktan umuda uzanan, başarısızlığın ardından gelen başarıyı anlatan böyle bir çok sayısız örnek verebilirim...
İnanın bana dünya çapındaki bu örnekler sayesinde karşınıza çıkan zorluklar konusunda yalnız olmadığınızı çok daha iyi anlayacaksınız. Tüm dünyanın bir tek sizin üzerinize gelmediğini kabul edeceksiniz.
Yaşamak; Umutla, inançla ve amaçla anlamlıdır. Mücadele etmenizi gerektirecek bir amaç edinmelisiniz. Bütün dünya sizin üzerinize gelmiyor, aynı sorunları yaşayan milyonlarca insan var. İflas edebiliriz, en sevdiklerimiz ölebilir, yalnız kalabiliriz, iş bulamayabiliriz. Bunlar hayatın bize getirdikleri ve de yaşamın olağan süreçleridir.
İNTİHAR BİR ÇÖZÜM DEĞİLDİR. ASLA PES ETMEYİNİZ… ER YA DA GEÇ ÇÖZÜM YOLUNU BULACAKSINIZ...
Umut belki de gelecek sayfadadır. Kitabı kapatmayınız!
(1) R. Palabıyıkoğlu ve Ark., “İntihar Girişimi Olan ve Olmayan Depresişerin Aile İşlevselliği”, KD, C.1, S. 3, Ankara, 1993, s.114
(2) Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi, “Acil Serviste İntihar Girişimlerine Psiko-Sosyal Destek ve Krize Müdahale Programı”, İl Koordinasyon Kurulu 10. Toplantı Tutanağı, Kırıkkale, 2010.
(3) http://www.ezifrm.net/i-j/120125-intihar.html (18.10.2013)
(4) İntihar ve intihara teşebbüs yöntemleri, nedenleri ve çözüm yolları (Erhan Kocatepe Yüksek Lisans Tezi)
(5) 1 T. Okman, “Türkiye'de İntihar İstatistiklerinin Metodolojisi, Sistemi ve Eğilimi”, KD, C.5, S.1, Ankara, 1997, s. 46.