Seçim öncesi patlak veren kaset skandallarının mağdurlarından İhsan Barutçu, şu anda Meclis’te bulunan tek bağımsız milletvekili. Bahçeli’nin istifa çağrısına uymayarak MHP listesinden Meclis’e giren Barutçu, “Affetmek büyüklüğün şanındandır” diyerek partisine dönme isteğini yineledi
Kaset mağduru Bağımsız İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu, MHP’ye dönebilmek için Devlet Bahçeli’ye gideceği mesajını verdi. “Bizim de bildiklerimiz var ama ifşa etmek yol da değil, insanlıkla da bağdaşmaz” diyen Barutçu, VATAN’ın sorularını yanıtladı:
* Yemin öncesi bir kararsızlık yaşadınız mı?
Tabii. 12 Haziran seçimleri, öncesi ve sonrası itibariyle farklı bir şekilde yaşandı. Her şeye rağmen MHP yüzde 13 gibi önemli bir seçmen desteğini alarak grubunu kurdu. O süreçte şahsımız kirli saldırının mağduru durumundayken, bu komployu kuranlara ‘eyvallah’ dememek adına, risk alarak adaylığımı sürdürdüm. Hassas bir süreçten geçtiğimiz için normalde Meclis’in açıldığı gün yemin etmeyi düşünmüyordum. Ama sözüne itibar ettiğim, siyasi tecrübesi olan insanlarla yaptığım değerlendirmelerde boykot kararı ile Meclis’e gelmeyen milletvekilleri olunca gününde yemin etmeye karar verdim. Aynı rotada görünmemek hassasiyetiyle yeminimi ettim.
* Bahçeli ile kasetler çıktıktan sonra ihraç süreci başlamadan görüşme talebiniz oldu mu?
Yok.
* TBMM Başkanlığı’nda kime oy verdiniz?
Tunca Toskay Bey’e oy verdim.
* MHP sizin için YSK’ya başvurdu, adaylığınızın düşürülmesini istedi. Bu ısrarınızla Sayın Bahçeli’ye ve teşkilatınıza bir haksızlık yaptığınızı düşünüyor musunuz?
Hem partim hem partililerim benim hassasiyetimi bilirler. Faydacı ve Makyavelist bir anlayışla partimin bünyesinde siyasi hayatımı sürdürmedim. Ağır süreçlerin, zor dönemlerin içinde bulundum. 12 Eylül döneminde çok ağır sosyal maliyet ödeyen ülküdaşlardan biriyim. 12 yıl cezaevinde kaldım. Ağır ve zor şartlarda mücadele ettim ama hiçbir zaman partimden menfaat umarak karşılık beklemedim. Yaptığım MHP’ye dönük bir saldırıda risk alarak komployu kuran, kurgulayan güç odaklarına karşı meydan okumaktır. Partim, partili arkadaşlarım hele hele sayın genel başkanımla bir problem oluşturayım, ‘rağmen’ hareket edeyim düşüncesini hiçbir zaman aklımın ucundan geçirmedim. Bu olaydan dolayı yakınlarım, aile bireylerim, dava arkadaşlarım ciddi manevi tahribat gördü. Bir karşılığı olmalı, o da komployu kuranlarla hesaplaşmaktır. Ucunda ne risk olacaksa, ödenmesi gereken bedel neyse onu ödeyerek, o riski göğüsleyerek, böyle bir karar aldım. Yoksa milletvekilliği benim için vazgeçilmez değil.
* Sayın Bahçeli’den randevu talep edip görüşmek ve partinize geri dönmek gibi bir arzunuz, niyetiniz var mı?
Aceleci değiliz. Önemle ifade etmek istiyorum; MHP oportünist bir anlayışla siyasetini sürdüren bir parti değildir. Diğer arkadaşlarımız partiden, adaylıktan istifa ederken, bana bir ayrıcalık tanınsın gibi bir beklenti içinde değilim. Ancak zamanla bu duruşum anlaşılığında, daha gönül rahatlığıyla gerektiğinde genel başkanımın elini de öpebilirim. İlk fırsatta da bunu deneyebilirim. O manada herhangi bir kaygımız yok. Zira benim sayın genel başkanıma gönül bağım devam ediyor.
* Devlet Bahçeli’nin size kırgınlığının geçeceğine inanıyor musunuz?
Takdir büyüğümüzündür. “Affetmek büyüklüğün şanındandır” derler. Biz zamanı bekleyeceğiz. Genel Başkanımız partimizin tüzel yapısını koruma adına bir hassasiyet gösterirse, ona saygı duyacağız. Yoksa hiçbirimizin bir diğerini bir kalemde gönlünden silmesi mümkün değil. Dava arkadaşlarımıza, hele hele genel başkanımıza bu manada iç burukluğu ya da haddimiz olmayan bir mesafe oluşturmamız mümkün değil.
* Olayın iki tarafı var. İlki, büyük bir siyasi bir linç ki kimse onaylamıyor. Ama diğer taraftan farklı ilişkiler ortaya çıkıyor. Bunu liderinizin affetmesi mümkün mü? Eşinize, arkadaşlarınıza karşı bir özeleştiri yapıyor musunuz?
Önce bu komployu oluşturanların toplumca sorgulanması lazım, karşı tepkinin oluşması gerekiyor. Beraberinde işin takibiyle ilgili kurum ve kuruluşların konunun üzerine gitmesi lazım. Özeleştiri noktasında ise; tabii ki siyasetçi hatta toplumdaki saygın insanlar daha dikkatli olmalı. Ancak kişinin konumu ne olursa olsun, ne gerekçe ile olursa olsun yapılan alçakça saldırının bir karşılığının oluşması lazım. Özellikle söylüyorum, failler ortaya çıkarılsın ben her şekilde bedel ödemeye hazırım.
* Nasıl bir bedel?
Siyaset yapıyorsanız milletvekilliğinden istifa etmek bedeldir.
* İstifa ederim diyorsunuz yani?
Tabii. Ortaya çıkarılsınlar, maksadım budur. Temcit pilavı gibi getirip, o işin mağduru konumundakileri suçluymuşcasına tek taraflı suçlu gibi yargılanması ne inanç, ne siyasi ahlak değerleriyle örtüşüyor. Üzüldüğümüz bir taraf da seçimin malzemesi haline getirenler oldu. Adeta Türkiye’yi Afganistan’a dönüştürmüş bir zihniyetle bizi recm etmeye giden bir yol takip edildi. Siyasette ve ekranlarda belli kesimler, mal bulmuş mağribi gibi üzerine abanarak kendilerine fayda sağlamaya çalıştılar. Bizim de farklı siyasi partilerden bildiklerimiz, duyduklarımız var. Ama bunları ifşa etmek insanlıkla da bağdaşmaz, bir yol da değil. Siyaseten rekabetiniz varsa sözünüzle ortaya koyarsınız.
EVİME İKİ DEFA HIRSIZ GİRDİ
Fincancı katırlarını ürkütmüşüm anlaşılan. Evime iki defa hırsız girdi, üç defa arabam çalındı. Ancak failleri bulunmadı. Üstelik farklı farklı, taşındığım evlere giriyorlar. Emniyet teşkilatı faillerin bulunması konusunda etkisiz kaldı. Mesaimi paylaştığım arkadaşlar bu süreçte anlamsız bir şekilde içeri alındı. Mağdurların içinde suçlu arıyorlar. Bizim etrafımızda suçlu arıyorlar.
Kaynak: VATAN