İBB çalışanlarından Nuri Başkapan, İBB'de çalışanları "terör zanlısı" olarak gösterdikleri gerekçesiyle AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya 3 kuruşluk tazminat davası açmıştı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, dava üzerine Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel aracılığıyla İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderdiği dilekçeyi "Saray’dan ‘557 terörist’ savunması" başlıklı yazıyla köşesine taşıdı.
Dilekçede "Her ne kadar müvekkilim ile ilişkisi olmasa da İçişleri Bakanlığı tarafından atılmış olan tweet yazısında, İBB bünyesinde bulunan personeller hakkında yapılan teftiş sonucunda elde edilen bulguları rapor halinde kamuoyuna arzından ibaret olup, somut bir değerlendirme içermektedir" denildiğini belirten Pehlivan, dilekçenin Erdoğan'ın gayri resmi bir işlemi hukukiymiş gibi gösterme çabası olduğunu ifade etti.
Pehlivan'ın aktardığına göre Erdoğan'ın avukatı Özel, dilekçede davanın "3 kuruşluk olmasına" da tepki gösterip "80 milyonluk Türk halkının çoğunluğunun seçmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve kabinesinin bu şekilde aşağılanması hem müvekkilimi şahsi olarak mağdur etmekte hem de ona oy vererek iktidara getirmiş olan halkın iradesine de ayrıca bir hakaret eylemi teşkil etmektedir" dedi.
Pehlivan'ın yazısı şöyle:
"Telefonuma bildirim geldi: Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na bir dava daha açmıştı. Kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 1 milyon lira talep ediyordu.
O kadar büyük rakamlarla anılmasa da Erdoğan’a da açılan tazminat davaları vardı.
İlk bu köşede okudunuz:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanı Nuri Başkapan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında üç kuruşluk tazminat davası açmıştı.
Gerekçesi, terörle ilişkilendirilip zan altında bırakılan on binlerce İBB çalışanından biri olmasıydı. İşte o davaya dair önemli bir gelişme oldu.
Anlatacağım ama kısa bir hatırlatma:
Önce Soylu 557 İBB çalışanının terör örgütleriyle iltisaklı olduğunu söyledi, sonra Erdoğan… İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bunun üzerine çıktı ve “Eğer terörist varsa neden gelip almıyorlar?” dedi. Bunun üzerine, İçişleri Bakanlığı konuya dair özel teftiş başlatıldığını, resmi sosyal medya hesabından duyurdu.
Sekiz ayrı müfettişin İBB’deki incelemeleri aylardır devam ediyor. İBB “Kim bu 557 kişi, bize açıklayın” diyor, yanıt alamıyor. Bizzat İmamoğlu, gerçek neyse öğrenmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başvuruyor, “Utanmadan bana mektup gönderiyor” cevabını alıyor.
İşte böylesi bir süreçte…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, avukatı Ahmet Özel aracılığıyla İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne bir dilekçe gönderdi. Hakkında açılan manevi tazminat davasına yanıttı bu. Haliyle, üç sayfalık dilekçeye ilgili konuya dair Erdoğan cephesinin görüşleri de yansıdı.
Ne mi onlar? şu:
TEFTİŞ DE RAPOR DA YOKKEN YAPILAN SUÇLAMA
Erdoğan’ın avukatı, İçişleri Bakanlığı’nın İBB’yi suçlayan tweet’ini şöyle tanımlıyordu:
“Bu tweet’in müvekkilime ait olmadığı görülecektir. Kendisinin bile paylaşmış olmadığı bir tweet yazısından müvekkilimin sorumlu tutulması hukuk düzeninin açıkça ihlalidir.”
“Ancak” diyordu Cumhurbaşkanı’nın avukatı:
“Her ne kadar müvekkilim ile ilişkisi olmasa da İçişleri Bakanlığı tarafından atılmış olan tweet yazısında, İBB bünyesinde bulunan personeller hakkında yapılan teftiş sonucunda elde edilen bulguları rapor halinde kamuoyuna arzından ibaret olup, somut bir değerlendirme içermektedir. Yapılan bu raporlama sonucunda da davacının iddia ettiğinin aksine 82 bin İBB personelinin tamamını değil, yalnızca personeller arasında bulunan birtakım kimselerin addedilen terör örgütü grupları ile olan ilişkileri ve bağlantıları araştırılmış ve bu bulgular kamuoyuna arz edilmiştir.”
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan adına verilen bu yanıt çok ilginçti. Zira, aslında…
1- Yanıtta iddia edildiği gibi bir resmi rapor ya da teftiş yokken, “557 terörist” açıklaması Süleyman Soylu tarafından yapıldı.
2- İçişleri Bakanlığı sosyal medyadan yaptığı açıklama sonrası resmi teftişi başlattı.
3- İBB’de devam eden teftişin raporu henüz kamuoyuna açıklanmadı.
Yani aslında, Erdoğan’ın avukatının dilekçesi gayri resmi bir işlemi hukukiymiş gibi gösterme çabasıydı.
Bitmedi. Erdoğan’ın avukatı İBB’nin “Kim bu 557 kişi?” başvurusunu İçişleri Bakanlığı’na değil İstanbul Valiliği’ne yapması gerektiğini savunuyordu. İBB bunu da yaptı. Ama Valilik de topu İBB’de yeni başlatılan özel teftiş sürecine ve henüz hazırlanmayan rapora attı.
Sona geliyorum…
Erdoğan’a ve Soylu’ya açılan davanın “3 kuruşluk olmasına” dair şu itirazlar da dilekçeye geçti:
“80 milyonluk Türk halkının çoğunluğunun seçmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve kabinesinin bu şekilde aşağılanması hem müvekkilimi şahsi olarak mağdur etmekte hem de ona oy vererek iktidara getirmiş olan halkın iradesine de ayrıca bir hakaret eylemi teşkil etmektedir. Bu denli ahlaktan uzak ifadeler barındıran bir dava dilekçesinin kabulü mümkün değildir.”
Mahkeme ne karar verecek, göreceğiz. Lakin kafanız kelime oyunlarıyla karışmasın. “Terör”, “soruşturma” ve “operasyon” sözcüklerini seçime giden Türkiye’de çok daha fazla duyacağız. AKP kapanan iktidar kapılarını güvenlik ve yargı bürokrasisini çilingir yaparak açmaya çalışacak."