HSYK'dan yapılan açıklama, düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilirken, açıklamanın kurumsal olmadığı da belirtildi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısıyla ilgili AK Parti'nin hazırladığı değişiklik teklifine bazı kurul üyelerinden 66 sayfalık tepki geldi.
HSYK Basın Bürosu tarafından Ahmet Hamsici'nin bu değerlendirmeyi TBMM Adalet Komisyonu Başkan ve üyelerine de gönderdiği belirtilerek "değerlendirmenin HSYK adına kurumsal bir açıklama olmadığı" vurgulandı.
Hamsici'nin 15 Kurul üyesinin onayıyla yaptığı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
BAKANLIĞA BAĞIMLI: 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığından bağımsız, yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen Kanun değişikliği ile Kurulun fiilen Adalet Bakanına bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz konusudur. Bu durum yapılan Anayasa değişikliği ile kurulan bağımsız bir Kurulun oluşumuna aykırıdır.
KLASİK KAMU KURUMU: Meclis’e sunulan teklif metni incelendiğinde; Kurul’un organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin düzenlemelerde Anayasa'nın 159. maddesi uyarınca riayet edilmesi gereken 'mahkemelerin bağımsızlığı' ve 'hâkimlik teminatı' ilkeleri hiçe sayılmış ve bir yandan Kurul adeta Adalet Bakanının emrinde, Bakanın iradesi dışında irade kullanamayan sıradan klasik bir kamu kurumuna dönüştürülürken, diğer taraftan seçimle gelen üyeler de Bakanın emrinde, Bakanın izni dışında karar alamayacak konuma getirilmiştir.
SİYALLAŞTIRILIYOR: Teklif metninde öngörülen değişikliklerin büyük bölümünde “dönüştürme/siyasallaştırma” çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Düzenlemelerin Anayasa’nın “hukuk devleti” ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir.
BAĞIMSIZLIK VE TARAFSIZLIKLA ÇELİŞİYOR: Anayasa’nın 138. maddesine göre hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Doğrudan ve dolaylı olarak Kurul üzerinden hâkim bağımsızlığına ve tarafsızlığına yönelik getirilecek düzenlemeler, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi ile çelişecek ve Anayasaya aykırılık teşkil edecektir.
KUVVETLER AYRILIĞINA AYKIRI: Yargıya ilişkin en temel ve önemli yetkilerin doğrudan veya dolaylı olarak Adalet Bakanı’na verilmiş olduğu görülmektedir. Bu durumun da yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve HSYK’nın mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre hareket etmesi prensibine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
ULUSLARARASI KRİTERLER: Teklifteki düzenlemelerin birçoğu, yüksek yargı kurumlarının oluşumuna ilişkin kural ve ilkelerin yer aldığı uluslararası belge ve raporlara (Venedik Kriterleri, İlerleme ve İstişari Ziyaret Raporları, Avrupa Hâkimleri Danışma Konseyi (CCJE, 10/2007 Sayılı Görüşü), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Hâkimlerin Bağımsızlığı, Verimliliği ve Rolü Hakkında 94/12 Nolu Tavsiye Kararı, Avrupa Yargı Kurulları Ağı (ENCJ) Raporları) aykırılık teşkil etmektedir.
HÜKÜMET BELGELERİNE AYKIRI: Teklifteki düzenlemeler Hükümet tarafından benimsenen ve uygulanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi, Eylem Planları, Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program ile bağdaşmamaktadır. Hükümet bu belgelerde öz olarak HSYK’nın objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yapılandırılacağı ilkesini benimsemiştir.
BAKAN TEK OTORİTE: Düzenlemeler Adalet Bakanı ve Müsteşarı hakkında söylenen ve yazılan ulusal ve uluslararası raporlarda ifade edilen hususlara da tamamen aykırıdır. Bu raporlarda Bakan ve Müsteşarın yetkilerinin sınırlandırılması hatta kaldırılması tavsiye edilirken, bunun aksine teklifte özellikle Bakanın yetkileri olağanüstü bir şekilde arttırılmış, tartışmasız şekilde Kurulda tek otorite haline getirilmiştir.
KURUL YÜRÜTMEYE BAĞLANIYOR: Teklifin Genel Gerekçesinde belirtilen “geçen 3 yıllık süre içindeki uygulama dikkate alınarak Kurulun daha etkin ve verimli çalışması amacıyla” bu değişikliklerin ifade edilmektedir. Kurulun yeni yapısıyla 3 yılda ortaya koyduğu uygulamalar getirilen bazı kısmi eleştirilen dışında, gerek kamuoyunda ve gerekse başta AB olmak üzere uluslararası camiada takdirle karşılanmıştır. Soyut ve genel bir gerekçe, Kurulun yürütme organına bağımlı hale getirilmesine dayanak yapılmaktadır.
İKTİDAR ANAYASA'YA AYKIRILIĞI BİLİYOR: Teklifle Teftiş kurulu ve Sekretarya da tüm çalışanların yasama faaliyeti ile görevine son vermek suretiyle bu kişilerin yasama tasarrufuna dava açma hakkı bulunmadığından hak arama özgürlüklerini ortadan kaldırmak suretiyle yargı denetimini engellemektedir. Bu açıdan Anayasa’nın 2 ve 36. maddelerine açıkça aykırıdır. Bu atamaların Anayasa’nın 159. maddesine dayanılarak HSYK Genel Kurul tarafından yapılmış olmasına karşın, görevden almaların yasa metni ile yapılması idare hukukuna hâkim olan yetkide ve usulde paralellik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Teklif kanunlaşır ve yürürlüğe girerse HSYK’nın tüm çalışanların görevi sona erer. Üyelerin dairelerdeki görevleri iptal olur. Bakan 2-3 gün içinde yeni Kanuna göre atama, tayin, seçme gibi yetkilerini kullanarak kurulu yeniden dizayn eder. Bu arada kanun anayasa mahkemesine götürülür. Anayasa mahkemesi kısa süre içinde yürütmeyi durdurma verebilir ve ardından da iptal edebilir. Ancak bunun bir anlamı olmaz. Zira iptal sonrası eski kanun hükmü yürürlükten kaldırıldığı için uygulanamaz. Yeni kanun hükmü de iptal edilmiştir. İptal edildiği gün itibariyle yeni kurulan yapı ise o şekliyle kalır. Ta ki yeni bir kanunla düzenleme yapılıncaya kadar. İktidar Partisi de bu düzenlemenin anayasaya aykırılığını ve sonuçlarını bilerek bu düzenlemeyi yapmak istemektedir.
BU DÜZENLEMELER ANAYASA'YA AYKIRI
* Hâkim savcıların uluslararası kurum ve kuruluşlarda görevlendirilmesi, yurt dışına yüksek lisans, doktora veya bilgi görgü amacıyla gönderilmesine ilişkin tüm işlemlerin Adalet Bakanının iznine tabi kılınmasına dair düzenlemeler.
* Adalet Komisyonlarının yeniden şekillendirilmesi, soruşturmaların gizliliği prensibine aykırı olup, yürümekte olan dava ve soruşturmalar yürütmenin müdahalesine açık hale getirilmektedir.
YETKİLER KISITLANMAKTADIR
* Teftiş Kurulu’nun tamamen Bakana bağlanmasıyla Anayasada yer almayan bir yetki kısıtlamasına gidilmektedir.
* Kurul Dairelerinin görev ve işbölümünün Bakanın iradesine bırakılması hukuk devleti, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlerin tarafsızlığı prensiplerine aykırıdır.
* Kurulda görev yapacak tetkik hâkimlerinin ve müfettişlerin Bakanın önereceği iki kat aday arasından seçilecek olmasıyla Anayasada herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın verilen yetkinin Genel Kurul’un elinden Kanun ile alınması söz konusudur.
* Genel Kurulun toplanma ve karar yeter sayısı ile ilgili maddesi, HSYK’nın çalışma usulüne açık bir müdahaledir.
* HSYK’nın yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatı açısından önemli bir unsur olan etkili itiraz sistemi ortadan kaldırılmakta, yürütme içerisinde yer alan Bakanın iradesinde işleyecek bir sistem öngörülmektedir.
ÇOK ÖNEMLİ BİR ENGEL
* HSYK üyeleri hakkında soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin Bakan tarafından yapılmasının öngörülmesi Kurulun yürütmeden bağımsız olarak çalışması önünde çok önemli bir engeldir. Adalet Bakanlığında çalışan bir tetkik hakiminin disiplin ve soruşturma işlemleri üzerinde dahi yetkisi bulunmayan Adalet Bakanı’nın, Kurul üyeleri üzerinde böyle bir yetkiye sahip kılınması Kurul üyelerini yürütme organına bağımlı hale getirmektedir.
* Kurulda görev yapacak hâkimler, müfettişler, Daire Başkanları, Genel Sekreter Yardımcıları, Genel Sekreter, Teftiş Kurulu Başkan ve Yardımcılarının atanmasında teklif edilecek adayların belirlenmesinde yetki tamamen Adalet Bakanı’na bırakıldığından, HSYK’nın bağımsız iradesi ile Teftiş Kurulu ve Genel Sekreterlik teşkilatı oluşturulması Kurulun bağımsızlığını ortadan kaldıran bir düzenlemedir.