köyü sınırları içerisindeki gölette yaşanan ölümcül olayın yankıları hala sürüyor!
Sahip oldukları su dağıtım şirketinin günlük mesaisi içerisinde bölgede bulunan Hakan Işıldak ve kuzeni Erkan Küçükdemir, öğle saatlerinde özel araçlarıyla gölet civarında konakladılar. Haber merkezimizin elde ettiği bilgilere göre gölette bulunan ördekler, Hakan Işıldak'ın dikkatini çekti ve "ben bu ördekleri yakalarım" söylemi ile birlikte kendisini göletin sularına bıraktı. Ancak zeminin bataklık olması, Hakan Işıldak'ın "ördek avını" bir anda kaosa dönüştürdü ve Hocahasan göletinde can pazarı yaşandı!
Kuzeni Erkan Küçükdemir'in tüm gayretine karşın Hakan Işıldak, zemini çamurlu gölette, mücadele verdikçe battı ve boğularak feci şekilde can verdi.
REZALET, BUNDAN SONRA BAŞLIYOR!
Kuzen Erkan Küçükdemir'in cep telefonuyla yaşananları Çankırı'ya aktarmasından sonra, başta aile bireyleri olmak üzere olaydan haberdar edilen başta jandarma ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne bağlı 5 kişilik kurtarma ekibi olay yerine ulaşıyor.
Ve olay yerine gelen İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne bağlı ekiplerin “kurtaramama” rezaleti burada başlıyor! Çankırı’dan gelen ekip elemanları “Bizim yetkimiz yok! Aletimiz yok! Edevatımız yok!” şeklindeki mazeretlerin ardından ellerine aldıkları “sırıklarla” gölet içerisinde suya batıra çıkara “ceset” arıyorlar! (Bu müdürlüğün elemanlarının olay yerindeki diyalogları evlere şenlik olmasına karşın "şimdilik" bu kadarıyla yetiniyoruz.)
GÖLET, "CANDAN" DAHA DEĞERLİYMİŞ!
Ancak, olayın Hocahasan muhtarı Şaban Satılmışoğlu tarafından haber alınması üzerine muhtar “Ben göleti bozdurmam” çıkışı olaya damgasını vuruyor!
Yaşanan bu olayların üzerine saat 17.00 civarında olay yerine gelen Çankırı Valisi Şemsettin Uzun, gölette “değnek ile aramalara” saat 20.00’ye kadar eşlik ediyor! Ve saatler 20.00’yi gösterdiğinde “Yapacak başka bir şey yok” diyerek insanları azarlayıp “aramayı yarın yapacağız” diyerek arama çalışmalarını sonlandırıyor!
Bu arada olay yerinde bulunan Hakan Işıldak’ın ailesi ve yakınları ile görevlerini yapamayan “görevliler” arasında yer yer tartışmalar da yaşanıyor!
Ve tartışmalar sırasında “Suyun içindeki senin evladın olsaydı, buraya helikopter de getirirdin! Onu bulmadan da çalışmaları sonlandırmazdın” (!) şeklinde bir feryat yükseliyor! Ve, beklenmeyen bu ses yine “görevliler” (!) tarafından bir şekilde susturuluyor!
ANKARA’DAN GELEN “DALGIÇ” EKİBİ
BİR GECE ÇANKIRI’DA KONAKLATTIRILIYOR!
Bu arada Çankırı’da görevli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ekiplerinin “değnekli arayışı” devam ederken Ankara’dan 4 kişilik “dalgıç ekibi” yola çıkıyor!
Ekip “Gelelim ve 1 saat içinde olayı çözelim” (!) demesine karşın, Çankırı Valisi Şemsettin Uzun tarafından Çankırı’da “zorunlu konaklamaya” mecbur ediliyor ve sabah saat 07.00’de gölete gelerek, kuzen Erkan Küçükdemir’in işaret ettiği noktada, yaklaşık 30 dakikalık bir çalışma sonucunda Hakan Işıldak’ın cansız bedenine ulaşıyorlar.
VE KAMUOYUNUN SORULARI!
Yaşanan böylesi bir “kurtaramama” rezaleti sonrası, kamuoyunda beliren soruları alt alta sıralayalım:
-İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne bağlı “görevliler” olay yerine neden götürülmüşlerdir?
-Müdürlüğün yaşadığı malzeme sıkıntısı ile elemanların “eğitim düzeylerindeki yetersizlik” ne zamana kadar sürecek?
-Olayın yaşandığı göletin değeri, “bir candan” daha mı fazladır?
-Yaşanan olayın çözümü için “gerekli personel” daha ilk andan itibaren neden olay yerine götürülmemiştir?
Ve son sorumuz: Ankara'dan gelen dalgıç ekibi, "1 saatte işi bitirelim" şeklindeki önerileri, neden geri çevrilerek bir gece Çankırı'da konaklamaya mecbur ediliyor?