Takipçi sayıları 400 bin, kimse istemese de hep gündemdeler... Peki gerçekte nasıl kadınlar? İşte Habertürk Gazetesi'nden Işıl Cinmen'in röportajı.
Nasıl bir hayatın içine doğdunuz?
E: Mersin’de, üç katlı bir villada doğduk. Bunu söylemek yadırganmamalı çünkü kimi gecekonduda doğar, kimi villada. Biz villada doğduk, özel okullarda okuduk. Üniversiteye kadar Mersin’de yaşadık. Fazla sorunla karşılaşmadan, sıkıntısız büyüdük.
Muhafazakâr bir aile mi yoksa modern mi?
C: Mersinli bir aile… Onları belki modern tutucu diye tanımlayabiliriz.
E: Lisede gece dışarı çıkma gibi bir olay yoktu hayatımızda mesela.
Tanınmaya başladığınız zaman anne ve babanız nasıl tepki verdi?
E: Anne baba değil de, tüm aile diyelim... Bir küslük oldu aramızda.
Anneniz nasıl bir kadın?
C: Annem merhametli bir insandır. Yaptığımız bazı hareketlere kızdığında ona durumu anlatabiliyoruz. “Anne, ben öyle yapmak istememiştim” dediğimizde anlıyor. Ama babam ve ailemizin erkek bireyleri daha katı, tutucu.
Babanızla konuşmuyor musunuz?
E: Konuşuyoruz aslında ama hala biraz sitemkar…
C: Ailemiz çocuklarının televizyondan para kazanmaya çalışan insanlar olmasını istemezdi. Şöhretli insanlara karşı hep bir tepkileri vardı.
E: Bırakın böyle ciddiyetsiz görünen bir imajımız olmasını, haber spikeri olmamızı bile istemezlerdi. Tiyatro okumak istediğimi söylediğimde, “Hayır, bunu okuyup ne yapacaksın?” dediler, oysa çok istiyordum. Ceyda’nın Miss Turkey’e katılması gerektiğini söyleyenler oluyordu ama elbette ona da karşı çıktılar.
Aileden sizi tehdit eden oldu mu hiç?
C: Hayır, bizi severler ama bazılarıyla konuşmuyoruz. Kırgın oldukları konular var fakat nedensiz bizce… Herkes işini yapıyor.
E: İnsanın ailesiyle aynı görüşte olması gerekmez. Ben eğlendiğim işten para kazanmak istiyorum. DJ’lik, sunuculuk, açılışlar, reklam, televizyon… Benim işim bunlar.
Onlar sizin ne iş yapmanızı istiyorlardı?
E: Babam gıda ticaretiyle uğraşıyor, bahçeleri var Mersin’de. Ben turizm okudum, okul bitince, “Sana bir butik otel açalım. İşinin başında dur, başkasının işinde çalışma” dediler ama benim istediğim otel işletmek değildi ki... Öncelikli isteğim Mersin’den gitmekti.
C: Bense Mersin’de kalmak için yapmadığımı bırakmamıştım. Ben, “Türkiye’ye açılmak istiyorum” diyen bir kız değildim. Hep Mersin’de yaşamak istiyordum ama bir çıkınca geri dönmek aklıma bile gelmedi.
İnsanlar size “ikiz” diyor oysa aranızda yaş farkı var, değil mi?
E: Ben Ceyda’dan dört yaş büyüğüm. Üniversite için Ankara’ya önce ben gittim; Bilkent Üniversitesi Turizm bölümünden mezun oldum. Ceyda da Bilkent’e girdi ama sonra İstanbul’a, Kültür Üniversitesi Halkla İlişkilere geçiş yaptı. İstanbul’a gelişimiz böyle başladı aslında. Biraz da Ankara’dayken çok sevdiğim erkek arkadaşımı sinirlendirmek amacıyla “Güzel ve Dahi” diye bir reality show programına katılmak için...
Nasıl bir ilişkiniz vardı o erkek arkadaşınla?
E: İlişkimiz sekiz yıl önce başladı ve dostluğumuz hala devam ediyor. Şu anda benim başka bir erkek arkadaşım var ama onun yeri hep ayrıdır, beni hala kıskanır. İlk zamanlarda peşimden çok koşmuştu ama birlikte olmaya başladıktan sonra rahat davranmaya başladı, biraz da çapkındı. Ben de çok kıskançtım ve Hürrem gibiydim; istediğimi yaptıramayınca çatlardım. Onu kıskandırmak için başkalarıyla gezerdim, onun istemediği kişilerle… Bir süre sonra bu yaptıklarım etkisiz kalmaya başladı, başka ne yapabilirim diye düşünürken Show TV’de Fatih Aksoy’un yaptığı programı duydum. “Güzel kızlar! Ben çok güzelim diyorsanız, alışveriş yapmayı seviyorsanız işte burası sizin yeriniz” diyordu, anonslar “8 güzel kız havuzda” diye yapılıyordu. Tam onun kıskanacağı şeyler… Ben de hemen başvurdum.
Ceyda sen ne diyordun bu işe?
C: İlk söylediğinde şaka yaptığını sandım. Bir kere Esra televizyon izlemezdi bile, “Ne alakası var?” diye düşünüyordum. Televizyonda çalışmaya tamamen karşıydım aslında… En iyi okullarda okuduk, üniversite bitirdik, “Bu mudur yani?” dedim. Neymiş erkek arkadaşını kıskandıracakmış! Deneme çekimlerine ben de yanında gittim. Yapımcılar benim de katılmam için çok ısrar ettiler ama istemedim.
Sonra?
E: Programda güzel kızlar, zeki erkeklere sosyalliği öğretiyordu. Ben, bana düşen erkeğe sürekli iş yaptırıyordum; “Yemeğimi getir, ojelerimi kurut” falan… Bir gün çok sıkıldım ve “Einstein da bu kadar sıkılırken elektriği buldu herhalde” dedim, olay oldu.
İlgi çekmek için mi böyle dedin yoksa elektriği Einstein’ın bulduğunu mu sanıyordun?
E: Öyle sanıyordum. İnsanlar bunun aptallık olduğunu söylüyor oysa aptallık ve bilgisizlik başka iki şeydir. Ben zeki bir kadınım ama bazı konularda bilgi eksikliğim olabilir, hepimizin var. Fatih Aksoy da bana “Medyapım’da gördüğüm en zeki kızsın” demişti. Neyse, “Güzel ve Dahi” Türkiye’ye biraz fazla geldi ve üç bölüm sonra yayından kaldırıldı. Dizi, reklam teklifleri derken, Ceyda da dizide oynamaya başladı.
C: ikimiz de Hayat Güzeldir dizisinde oynuyorduk. Sonra bir trafik kazası geçirdik. Arabayı biz kullanmıyorduk, ölümden döndük. Çıktığımızda kameralar vardı dışarıda. Polisle ilk defa karşılaşıyorduk ve zaten ne yapacağımızı bilemiyorduk. Biz kazalı durumundayız ama polis bize “şüpheli” diyor, bizi polis aracına bindirmek, karakola götürmek istiyor. Bizse o an “Ölmek üzereyiz” paniğindeyiz. “Kafamı çarptım, kim bilir başımda şu anda neler oluyordur?” diye korkuyoruz. Tabii kameraların önünde olaylar çıktı. Birçok insan kazadan sonra ünlü olduğumuzu düşündü. Oysa biz zaten televizyonda çalışmaya başlamıştık. Kazadan sonra ailemizle aramız bozuldu.
“Polisle ilk defa karşılaşıyoruz” dediniz, kaç yaşında?
E: Ben 22, Ceyda 18. Çocuk yaştayız; daha kişiliğimizin oturmamış olması bile normaldir. Ben hayata geç atıldım çünkü hep ailemin gözbebeği olarak büyüdüm. Pembe bir hayatın içinde yetiştim. Mezun oldum, bu defa erkek arkadaşım ailem gibi oldu. Hiçbir şey bilmiyordum. Evin elektrik faturası nasıl ödenir, onu bile bilmiyordum. O yüzden bir polisle karşılaşınca nasıl davranmam gerektiğini bilemedim. Haklıysam haklıyımdır diye düşünüyordum. Oysa o polis, devlet ona bir yetki vermiş…
Yani?
E: Yani ben haklı da olsam, haklılığımı farklı bir yerde aramam gerekir, o sırada orada aramamam gerekir. Geç de olsa öğrendim bunu. Mağdur olan taraf olmama rağmen zarar gören taraf ben oldum. O yüzden bu konuya hiç girmeyeyim.
“Ciciş” lafı nereden çıktı?
C: 2009’da Cine5’te yaptığımız bir programı açarken “Günaydın cicişler” deyiverdim. Sonra Okan Bayülgen programında bize takılırken hep “ciciş” dedi ve biz “ciciş” olarak kaldık.
Seviyor musunuz Okan Bayülgen’i?
C: Okan Bayülgen'i severiz. Çok tatlı bir dille espri yapıyor. Kendini komik olmak için kasmıyor. Gerçekten mizah yapıyor.
CİCİŞLER'DEN TIKLANMA REKORUNA GİDEN VİDEO
video