Yıl kaçtı unuttum. Gerçi geri saysam yılları hangi yılın 23 nisanıydı bulurum ama bulmayacağım...
Mazide kalsın o güzel 23 Nisan bayramlarının seneleri...
Onbeş ya da yirmi gün önceden başlardı heyecan, kimilerimiz şiir okumak için, kimilerimiz ya bir piyes ya da başka bir etkinlik yapmak içün günlerce heyecanla çalışırdık..
Yıkanmış, ütülenmiş önlüklerimizi giyer yakalıklarımızı takar, Samsun marka gıslavet lastik ayakkabılarımızı güzelce İminefendigil'in kuyuda, ya da Colukgil'in kuyudan tulumbadan çekerek sırayla yıkar çamurlara basmadan okulun önünde toplanırdık..
Sonra orta okullular başlardı trampet ve borazanla törene renk katmaya...
'Dortduru dortduru dort .. duru duru dot' diye hala kulaklarımda olan bir tempo ile şenliği başlatırlardı..
En önde kocaman bir Türk bayrağı etrafı sırma işli boynuna kırmızı kurdela işli askılığı takmış güçlü biri tarafından taşınırdı..
Onun ardından trampet takımı tempo yürüşü müziğini çalar biz de bu tempoya ayak uydurmaya çalışarak kollarımızda müziğin ritmine uyumlu olmak şartı ile sallaya sallaya çamurlu yollardan geçerek çarşıya inerdik..
Öğretmenler gururla yanımızda yürürler, bir yandan da bizim düzgün yürümemizi ikaz ederlerdiii:
- EVLADIMM DÜZGÜN YÜRÜ BANDOYA UYYYYYYYYYYY...
Sert ama, içinde yumuşak bir ruhla bizleri ikaz ederlerdi... Böyle başlardı tören alananına yürüyüş..
Çarşıya yukarıdan arı girerdik belediye bir gün önceden koru dağından pürü keser tören alanına altından geçilebilen kocaman bir kapı yapardı üstünde yazardı '23 nisan bayramınız mutlu olsun'..
Etrafı gramofan kağıtları ile kaplı bu kapı şimdilerde yapılıyor mu bilmiyorum ama o zamanlar yapılırdı.
Sonra Kanlıca'dan gelen okulla da birleşilir çocuk gözümde olan en büyük kalabalık toplanırdı... Protokol toplanır kazamızın kaymakamı, karakolu, resmi dairedeki müdürler memurlar, köy muhtarları, belediye erkanı kocaman bir protokol olur kürsüde sıra ile günün önemini anlatırlardı. İşin en sıkıcıcı yeri de burası idi..
Büyük adamlar konuşurken bazan içimizden dayanamayıp bayılanlar olurdu hatta altına kaçıranlarımız olurdu. Tüm bunlara aldırmayıp bayramı yaşamaya çalışırdık..
Şimdilerde belediyemiz pürü kesip o büyük çelenkli kapıyı yapıyor mu bilmiyorum ama eskiden yapardı rahmetli Dombala, Davşanın İdayet, Kanlıcalı Araz Canbazların Fikret dayı, Hekim Ametgil'in Ahmet dayı, Taslakgilin Keleli Yusuf amcam özene, bezene yaparlardı bu kapıyı..
Bir gün önceden dombala renkli ampullerle süslerdi bu kocaman çelenkli kapıyı. Gece moturhanede jenarötör çalışınca o ampuller ne güzel yanardı renk renk.. Gider bakardık.. Sonra Abdurrahman Çavuş gelir bizi kovalardı 'hadin evleriniz'e diye...
Yani eski 23 nisanlar bizim köyde bir gün önceden yaşanmaya başlardı..
Şimdilerde o güzel 23 Nisanlar yaşanıyor mu bilmiyorum.. Ama eskiden yaşanırdı çünkü, şimdilerde 23 Nisanlara düşman olanlarda düşmanla beraber yenikliğin acısı ile ses çıkaramıyordı ve tarih o zamanlar henüz unutturulamamıştı..
O kalabalığın içinde cephelerde savaşmış gaziler olurdu madalyalarını takarak onlarda kurdukları cumhuriyetin çocuklarının eğlencelerine haklı bir gururla katılırdı.. Bizleri seyrederken belki de cephede kaybettikleri arkadaşlarını, yaralarını, esaretlerini, yokluk içinde aç taşır gece gündüz savaştıkları anları yaşıyorlardı..
BUGÜN 23 NİSAN... KUTLU OLSUN HEPİMİZE...