Gıda terörü

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ülkemizde gün geçtikçe artan bir gıda terörü ile karşı karşıyayız. Yetkililerin yaptıkları laboratuar analizlerinde her gün yeni bir skandal yaşanıyor. Kullanılması yasak olduğu halde her şeye katılan GDO’lu ürünler mi istersiniz? En meşhur markaların içinde ürünün içeriği ile alakalı olmayan materyal mi istersiniz? İçme sularının neredeyse tamamına yakını diyebileceğimiz bir oranda pis olduğunu mu? Lüks restoranlarda domuz eti mi? Ne isterseniz var. Hayal etmek size kalmış…

Vatandaş ne yiyeceğini şaşırdı. Eskiden markalı ve pahalı ürünler sahtekârlık yapmaz diye düşünülüyordu, ne gezer?
 
Şimdi markalı ve pahalı ürün alınca iş çözülmüyor; hem kazık, hem de sahte veya bozuk ürün yemiş oluyorsunuz.
 
Bütün bunların sebebi ne?
Her şeyden önce önümüze bir kâğıt alıp üstüne “kanun maddesi” yazarak piyasayı düzene sokacağımız salaklığından bir türlü vazgeçmedik.
 
Türkiye’de kanun yok değil var; eskiden de vardı. Uygulayan yok…
 
Mesela, Haziran ayı sonunda medyada konuşulanları hatırlayın “1 Temmuz’da hayatımız değişecek” diye herkes manşet atıyordu. Neydi konu?
 
Ekmek ile ilgili yönetmelik 1 Temmuzda yürürlüğe giriyormuş, ıvır zıvır. Ben o zaman yahu ekmek ile ilgili şu anda Mustafa Taşar döneminde çıkarılan “ekmeğin poşette satılması” ile ilgili amir hüküm var kimse sallamıyor, bunu da sallamayacak demiştim. Bakın bakim etrafınıza, 1 Temmuz’dan itibaren ne değişti? Hiç bir şey!
 
Bu örnek en basiti, kanun var ama uygulayan yok, yok, yok…
Uygulamak isteyen de yok.
 
Peki, üretici niye bu hale geldi?
Acaba Türkiye’de artık bir metrekareye niye 5 tane üçkağıtçı ve sahtekar düşüyor, bu insanlar durduk yere mi bu hale geldiler?
 
Birincisi vergiler ve üretim maliyetleri çok yüksek. Biryerlerden çalmazsanız artık ayakta durmak mümkün değil. Kimisi devletten çalıyor, kimisi de ürettiğinden ama herkes vergisinden…
 
Eğer namuslu bir tüccarsanız ve her şeyi kanuna kitaba göre yapıyorsanız en fazla üç ay sonra işletmenizi kapatmanız kesindir. Aksi mümkün değil.
 
Piyasanın en önemli göstergesi iş gücü ve istihdamdır. İstihdamı artıran ise üretim maliyetlerini aşağıya çekmek…
 
Eğer dünyanın en pahalı doğal gazı ile elektrik üretip bu elektrikle sanayicinin mamul madde üretmesini bekliyorsanız; hele hele bu vergi ve primlerle, daha çok beklersiniz diyemeyeceğim çünkü deniz bitti. Millet baktı batacak başladı çalmaya, piyasa artık sahtekâr doldu. Nasıl olsa hükümet karşılıksız çekte hapis cezasını da kaldırdı, ohhh ne ala…
 
Nasıl olsa kimse dürüst ve namuslu olan insanın hakkını teslim etmiyor, bir kuru teşekkür eden bile yok…
 
Herkes hep birlikte çalıyor.
 
Çalın, çalın yakında oynamaya da başlarsınız…

Yorum Yap
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.