Meclis gündemine gelen 'sansür yasasına' karşı 10 meslek örgütü TBMM'de ortak açıklama yaptı ve 'siyah maske' takarak protesto ettiler. Meslek örgütlerine CHP, HDP ve DEVA Partisi milletvekilleri de destek verdi. Bildiriyi PMD Başkanı Kemal Aktaş okudu Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de destek verdi
Sözcü'den Veli Toprak'ın haberine göre; Kamuoyunda 'dezenformasyon yasası' olarak da bilinen sosyal medya düzenlemesine karşı Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ile Türkiye Gazeteciler Sendikası ortak açıklama yaparak itirazlarını dile getirdiler. TBMM Ana Binası basın girişi önündeki açıklamada itirazlar şu şekilde açıklandı:
MUĞLAK VE UCU AÇIK İFADELER
1- Yasa teklifi ifade özgürlüğünün önünde tarihimizin en büyük engeli olarak dikilecek 29'uncu madde ile 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' gibi bir yeni suç tanımı oluşacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinemeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, 'dezenformasyon' olarak suçlanabilecek. Yalan haberi yapanın yanı sıra yayan ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacak.
8 BİN KİŞİ İŞSİZ KALACAK
2- Yerel gazetelerimizin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında azalması söz konusu olacak. Yerel gazeteler bu darbeyi aldığı takdirde çalışan yaklaşık 8 bin meslektaşımız için işsiz kalma tehlikesi doğacak. İnternet siteleri Basın İlan Kurumu havuzuna dahil edilirken, yeni kaynak yaratılmadığı için, ilan pastasından alınan pay iyice küçülecek. Resmi ilan yayınlama hakkına sahip 953 gazetenin yaklaşık 30'u yaygın, geri kalanı yerel gazetedir. Resmi ilan yayın hakkı bekleyen gazeteleri de hesaba kattığımızda yaklaşık bin gazete için gelirlerini önemli ölçüde kaybetme riski oluşacak.
BÜYÜK BOŞLUK YARATIYOR
3- İnternet haber sitelerine ait mevzuat düzenlemelerinin sonra yapılacağının belirtilmesi büyük boşluk yaratıyor. Yerel yazılı basın kazanılmış hakları açısından, eşit maliyet, eşit işlev yönlerinden zarara uğrayacak. Kurumsallaşmış, varlığını sürdüren, istihdam yaratan, yıllarca vergisini ödeyerek mesleğe hizmet etmiş yerel gazeteler ile bir süre önce kurulmuş kurumların eşit statü kazanma tehlikesi doğacak. Yerel gazetelerimizde haberin doğruluğuna ilişkin eşik bekçiliği görevi muhabir, editör, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni gibi üç yetkiliden geçerken bu işlevi zayıflatacak yönler oluşabilecek.
4- İktidarlar tarafından tehlikeli görünen sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak. Kapalı anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere ilişkin bilgileri BTK'ya verecek.
1 MİLYON TL’YE KADAR CEZA
5- Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek yanı, internet basınında çalışan meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın belli şartlarda internet basınına yönelik ağır yaptırımlar da öngörülmekte. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet sitesine, 1 milyon liraya kadar ceza verilebilecek. "Haber Sitesi" vasfını yitirenler internet sitelerinde çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın kartı da ellerinden alınacak.
İNTERNET SİTELERİ DAVALARA BOĞULACAK
6- Kişisel hakların korunması önemli ancak bu haliyle internet siteleri için kaotik bir süreç yaşanabilecek. Yazılı medyada dava açmak için tanınan "yayın tarihinden itibaren 4 aylık süre", internet basınında yayın tarihinden itibaren değil "şikâyet tarihinden itibaren" başlatılacak. Yani her gün yüzlerce haber yayınlayan bir internet sitesi yasanın ardından yıllar boyunca, binlerce haberiyle ilgili dava edilebilecek.
BASIN KARTI ALMANIN ANLAMI KALMAYACAK
7-) Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak, dernek ve vakıf yöneticilerinin, pek çok kamu çalışanının basın kartı almasının önü açılacak. Basın kartı komisyonu maddelerinin yasa teklifinin içine konulmasıyla meslek örgütlerinin bu mevzuatı idari yargıya taşımasının önüne geçiliyor, yasal zırh kuşanılıyor. Kimin basın kartı alıp kimin alamayacağına karar verecek 9 kişilik komisyonda gazetecileri temsil edebilecek sadece 2 temsilci bulunabilecek, 5 üyeyi doğrudan başkanlık belirleyecek.
BİK, HEM PARA HEM DE CEZA VERECEK
8- Resmi ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması amacıyla kurulan ve fikir ve içerik farkı gözetmeksizin aracılık hizmeti yapmakla yükümlü Basın İlan Kurumu gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak büyük yetkilerle donatılacak. Basın İlan Kurumu tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın "eli silahlı polisi" haline gelecek.
BANT DARALTMASI CEZALARI
9- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sosyal medya ve Whatsapp gibi haberleşme programlarını çok sıkı denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanım bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerine 30 milyon TL ceza ve kapatmayla eş anlamlı sayılabilecek düzeyde yüzde 95 bant daraltması cezaları söz konusu olacak. BTK sosyal medya şirketlerinin küresel cirolarının yüzde 3'ü kadar ceza kesebilecek. Hangi sosyal medya devi küresel cirosunun yüzde 3'ünü ceza olarak Türkiye'ye öder? Maddeyle sosyal medya şirketleri üzerinde baskı kurularak düşünce ve ifade özgürlüğü alanının kontrol edilmesi amaçlanmaktadır.
10- İtirazlarımızı Meclis'te dile getirirken “Tartışmalı bu maddeleri, muğlaklıktan uzak olacak şekilde yeniden düzenleyelim, bunlar bizde büyük kaygı uyandırıyor” dedik, dinlemediler. Mesleki itirazlarımıza karşı adeta cezalandırıldık. Mesleki düzenleme yapma amacıyla kurulan kurumlar birer ceza kurumuna dönüştürülürken şimdiden nokta atışı başlatılan cezalar yaygınlaştırılacak.
BU SANSÜRÜ KABUL ETMEYECEĞİZ
Yaklaşan seçimler öncesinde devlet kurumlarının, halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi sararak, isterse sıkıştırıp boğacağı isterse gevşetebileceği bir yasal düzenlemeye hayır denilmelidir. Biz gazeteciler topluma karşı sorumluluğumuz gereği bir kez daha hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz. Bu yasa bu haliyle uygulanırsa ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak. Bu sansürü kabul etmeyeceğiz; okurlarımızla, sektörle, meslektaşlarımızla ve basın-ifade özgürlüğünden yana olan halkımızla bu mücadeleyi büyüteceğiz.