Altmış beş yıldır bir türlü iktidar olarak sandıktan çıkamayan CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, “Meğer kağıttan kaplanmış. Biz asker zannedermişiz” sözleriyle darbecilerden umudu hepten kesmiş gibi görünüyor.
Halbuki geçmiş yıllar ne güzeldi. Sandıktan çıkamasalar da, arada bir asker postalından çıkarak, “vatandaşa demokrasi lazımsa onu da biz getiririz” derlerdi.
Bu günlerde, saymadım kaç yıl oldu iktidar olmayalı şarkısı eşliğinde, yeniden umutlanır gibi oldular. Tunus ve Mısır’daki ayaklanmaladan sonra gözlerini sokaklara diktiler.
Mersin Milletvekili İsa Gök, “Baskılar artarsa bu halka direnme hakkı doğar. Mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar” diyerek, “Direniş Çağrısında” bile bulundu.
“Demokrat İzmir” CHP’li milletvekillerinin bu “direniş çağrısına” kulak vermişti. Artık güneş batıdan doğacaktı. “Güzel günler ve de güneşli günler görecektik”
Ben gördüm;
Gözlerime inanamıyordum. “Demokrasinin beşiği İzmir’de” bu çağrıyı duyan, “Sol duyulu” ahali tüm AVM’leri doldurmuştu. Mağazaların içine baş sokulmuyordu. AVM’lerin koridorlarında insan selleri akıyordu, katlı otoparklarında araç koyacak yer bulunmuyordu, sanki “Tahrir Meydanıydı” (!)
Alışveriş merkezlerinin orta yerinde bando, mızıka cıstaka, cıstak İzmir Marşını çalmaktaydı, çocuklar, gençler umutlu, analar, babalar, sevgililer el ele, darbe görmüş yaşlılar ağlaşmaktaydı. Gevrekçi, boyozcu, lokmacı toplanmış, “şinanay da yavrum şinanay” eşliğinde el çırpıp tempo tutmaktaydılar. Onuncu Yıl Marşı çoktan demode olmuştu.
Ata’mızın izindeydik. Bursa nutkunu dillerden düşürmüyorduk. Aziz Nesin;
“Atam İzindeyiz!”
“Atam, hala yaşıyorsak:
Edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan,
Politika dehlizinde!”
* * *
Hele partin senden sonra,
Devrimlerin tavizinde!
…/
Diyordu, diyordu demesine ama öte yandan da kendisini Cumhuriyetin bekçisi olarak gören “postal yalayıcılarının” varlığından da hiç mi hiç şikayet etmiyordu!
Aziz Nesin kriterlerine gönderme yapan “darbekatör” ve saz arkadaşları.
Ne dersiniz!
Postal baldan tatlı mıydı?