Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Şubat 2010'da iptal edilen EMASYA için, ‘'Böyle protokol olamaz, olmayacak. Bu işi bitireceğiz” demiş, Abdullah Gül de ‘'Hukuk anlayışımız ve standartlarına göre buna gerek yok'' açıklaması yapmıştı. Dönemin AKP Genel Başkan yardımcısı Ayhan Sefer Üstün de, “Hiçbir zaman 1990'lara ve onun hukuk düzenine dönülmez. EMASYA'nın geri gelmesi mümkün değil” demişti. Şimdi Binali Yıldırım hükümetinde TBMM'ye sunulan tasarı, EMASYA'yı geri getiriyor.
VALİLER KOORDİNATÖR
TBMM'ye sunulan tasarı ile asker, validen izin almadan, birlik komutanının emri ile terör operasyonu yapacak. Kaçan teröristleri yakalamak için arama ve operasyonlarda da hakim iznine gerek olmayacak. Kamu düzeninin bozulması halinde İçişleri Bakanının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla askeri birlik görevlendirilecek.
Birliklerin çapı, teşkilatı, emir komuta ilişkileri, kuvvet kaydırılması konusunda Genelkurmay yetkili olacak. TSK personeli, kendi birlik komutanının emri ile, genel kolluk kuvvetlerinin yetkilerini de kullanıp, terör mücadelesi yapacak. Valiler ise bu dönemde koordinasyon görevi yapacak. Polis-Asker ortak operasyonlarında da komuta, en yüksek rütbeli askeri birlik komutanında olacak.
Bu faaliyetler sebebiyle işlendiği iddia edilen suçlar, askeri suçlardan sayılacak. Askere soruşturma izni verilmeden, gözaltı ve tutuklama yapılamayacak. Görev sırasındaki zararı, devlet tazmin edecek. Kişisel kusurdaki tazminat davaları ancak devlet aleyhine açılabilecek. Görevini kötüye kullanana tazminat, Milli Savunma Bakanı'nın uygun bulması şartıyla rücu edilecek.
EMASYA İÇİN ‘'DARBE'' DEDİLER
7 Temmuz 1997'den 4 Şubat 2010'a kadar uygulanan EMASYA protokolü için ‘'Cuntacıların darbe planlarına dayanak yapılıyor, Balyoz darbe planında da EMASYA kullanıldı'' propogandası yapılmış ve bu protokol dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş'in imzası ile yürürlükten kaldırmıştı.
EMASYA NEDİR?
EMASYA, Şemdinli’deki Umut Kitabevi’nin bombalanmasının ardından astsubayın ifadesiyle kamuoyunun gündemine girmişti. Protokol, Türkiye’nin gündemine ise Balyoz Eylem Planı iddialarıyla oturdu. 27 maddeden oluşan protokol askere, şehirlerdeki toplumsal olaylara müdahale imkanı tanıyor, terör şüphesi durumunda olaylara el koyabiliyordu.