Karşıdan gelir beş eşek, beşi de bez yüklü boz beş eşek
Biri bizim Tuz Mağarasındaki kadrolu meşhur boz eşek
Diğeri şeerin arpası bol gelmiş boz eşek.
Geri kalanı Ünür’ün küfürbaz eşeği ile Boyalca’nın kibar boz eşek
Hepsi eder beş boz eşek.
Elekçi İbrahim eşekleri dehlemeye başlamış.
Deh çüş, deh çüş, deh çüş, büürrr…
Cam lahit içinde sergilenen kadit olmuş iki yüz yıllık eşeği ile meşhur olan memlekettin başında son yıllarda öyle bir derdi varmış ki, Mevla’m böyle bir derdi başka şehirlerin başına vermesin.
Bu memlekette ticaret ve sanayi yokmuş ama odası başkanı varmış. Bu memlekette deniz yokmuş ama odası başkanı varmış. Hemi de kurucu başkanmış bu başkan, diğerlerine de benzemezmiş her nedense. Bu memlekette mektep, medrese varmış, bu mektep medresenin hocası hacı varmış ama talebesi, okuyanı yokmuş, kaydını yaptıran talebe bir daha gelmemek üzere ardına bakmadan kaçar gidermiş bu memleketten.
Bir de bu memleketin, gezilecek görülecek turisttik yerleri varmış, ama nedense tek bir turist bile bu memleketin kıyısından geçmezmiş.
İlbay paşalar, İlçebaylar, şehreminleri, baş ağalar, yaren ağaları ve dahi yaren oğlanları, vekil vükela ve hatta cahil cühela takımı yaran ocağında toplanmış, kara kara düşünmeye başlamışlar. Tuz mağarasını turizme açacağız diye “Ta Polonyalara, Romanyalara kadar gittik, yok mudur, kurtaracak bahtı kara Kengri Livasını” diye hayıflanmaya başlamışlar.
Cahal Cühela Tekkesi'nin Pir'i; “Erenler, ben sizin derdinize derman olacak kişiyi tanıyorum, isterseniz onu çağıralım” demiş. Heyetin başı olan İlbay Paşa söz almış; “aman Pir hazretleri, sen amanı bilir misin? Kim ola bu derdimize derman olacak kişi tiz söyleyin, kırmızı dipli mumla davet çıkaralım” demiş.
Cahal Cühela Tekkesi'nin Pir’i; “Bizim tekkenin zahitlerinden Elekçi İbram namlı birisi var, sizin derdinize bulsa, bulsa ancak o çare bulabilir” demiş.
“Bu elekçide ne gibi bir keramet ola ki erenler” diye hazırunda bulunanlar sual eylemiş.
Cahal Cühela Tekkesi'nin Pir’i; “siz hele bir çağırın gelsin, söyleyin hempalarını da alsın gelsin. Onun elinde öyle bir sırlı ayna var ki yüzünüze tuttuğunda, tüm dertlerinizin çaresini görebileceksiniz. Keramet Elekçi de değil elindeki aynada, ellam” demiş.
İlbay Paşa özel dolmakalem müdürüne emretmiş; “Tez çağırasınız Elekçi İbram efendiyi, hiçbir masariften kaçınmayın, buyursun, hempalarını da alsın gelsin” demiş.
Özel dolmakalem müdürü; “Ama beyefendi, bu Elekçi bildiğiniz adem oğullarına benzemez, sağı,solu belli olmaz adı üstünde elekçi işte. Başbakanın bile huzuruna, ‘Elek, kalbur, gözer. Yaşasın Kasnakçı ve Elekçiler’ yazılı koskoca bir pankart açmıştı, haşa huzurdan. Bu elekçi dur durak bilmez, önüne geleni kapar, ardına geleni teper, ağzına geleni söyler” demiş.
İlbay Paşa; “Ne yapalım, huysuz, geçimsiz bir âdemin eline düştük, ne çare ki derdimizin dermanı onun elindeki sırlı aynadaymış, başka çaremiz kalmadı, tez çağırasınız” diye yinelemiş sözlerini.
Valilik lojmanının bahçesindeki, eski İlbay Paşa'nın güvercinleri ile haber salmışlar; Elekçi İbraam’a.
Taklacı oynak güvercin, uçmuş gelmiş İbraam’ın omzuna konmuş ve eğilerek kulağına fısıldamış. “Kengri Sancağı İlbay Paşası seni çağırıyor. Ayağını tez tut kızdırma İlbay paşayı, sonra karışmam” demiş.
Elekçi İbraam eşekleri dehlemeye başlamış, "deh çüş deh çüş" derken; bi yandan da türkü çığırmaya başlamış.
çubuğuna lüleyim
yar yüzüne güleyim
sen kapıdan geçerken
ben başına belayım (le le ibram oy)
oy lele lele ibram oy
hey lele lele ibram oy
sarılıda yazma kirazdan
bakma kurban ben olam
gelirim ben birazdan
le le le ibram oy
karşıda herk otlanır
bu derde kim katlanır
ikimizin derdinden
havalar bulutlanır
oy lele lele ibram oy
hey lele lele ibram oy
sarılıda yazma kirazdan
bakma kurban ben olam
gelirim ben birazdan
le le le ibram oy
(Kırşehir Türküsü)