Öyle klasik cümlelerle başlamayacağım bu sohbete...
Sohbet diyorum çünkü; Yazdığım her köşe yazısından sonra yüzlerce dönüş aldım yazdıklarımı yorumlayan, katkı sağlayan sizlerden.
Demek ki köşe yazısı sanıldığı gibi 'monolog' değil, içeriğine göre doğru noktaları, doğru şekilde ifade edebildiğimizde diyaloğa dönüşebiliyormuş...
Öyle iddialı, afilli laflar da etmek istemiyorum desem yalan olur. Çünkü ben oldum olası hep iddialı ve afilliyimdir... Hatta biraz da atarlıyımdır da...
Tamam belki bir Ahmet Hakan değilim ama kendi şehrimin Prenses Elizabeth'i olmama da kimse engel olamaz!
Çünkü bir 'prenses' olmak için bir ille de prens bir eşe ihtiyaç yoktur. Kral bir babanın kızıysanız zaten doğuştan Prensessiniz'dir. Babam Mustafa Karaali'nin de ne kadar 'Kral' bir adam olduğunu herkes bilir.
Bilmeyenler ise kendi bilir...
Ve Prenses de olsanız hayatınız boyunca bir sürü Covid-19'la karşılaşmanız, mücadele etmeniz kaçınılmazdır.
Bir farkla Çankırı'da doğmuş, Çankırı kültürüyle yetişmiş ve Çankırı'yla gurur duymuş, kısaca 'Yanığın Emine'nin ruhunu taşıyan bir prensesseniz unvanınız 'Hanımağa', virüsünüzün adı da "Çavid-18" olur!
Sevgili Çankırılılar ve Çankırılılar'ı seven Dünyalılar; evet sağlık herşeyden önemli... Zira Cihana hükmeden Kanuni Sultan Sülayman’ın dile getirdiği ünlü gazelde söylediği gibi; “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” sözleri sanki yüzyıllar öncesinden bu günleri görerek söylenmiş gibi...
Devlet olmak için vazgeçilmez unsur olan HALK... Ve halkın var olabilmesi için SAĞLIK...
Peki bu sağlığın temelinde yatan unsurlar neler?
Yoooo yoooo hiç heveslenmeyin!
"Elinizi şu kadar dakika şöyle yıkayın, maskenizi böyle takın, komşuya şu mesafeden bakın, karantina nedeniyle sizde kalan kayınvalidenize kafayı takın" (!) gibi laflar etmeyeceğim...
Onlar benim yetki alanlarıma giren konular değil. Haddini aşan açıklamalarda bulunup kimsenin de rolünü çalmak istemem... İstemiyorum da...
Bildiğim bir şey var ben Covid-19 değil ama 'Çavid-18' virüsünün saldırısına defalarca maruz kalan bir 'Hanımağa'yım...
Ve önemli çabalar sonucu her defasında, karşıma çıkan, benimle yakından muhatap olan çok sayıda Çavid-18'leri kişisel mücadele azmimle yenmeyi başardım!
Belki bazı organlarım hasar gördü, bazı uzuvlarımı kaybettim ama çok şükür, bugün halâ ayakta ve en az eskisi kadar da sağlıklıyım...
Hepimiz hayatımızı gözden geçirdiğimizde değişik dönemlerde Çavid-18'le karşı karşıya kalıp, bu virüsü yendiğimizi hatırlayacağız. Nasıl mı?
Kendi Çavid-18'lerımden örnekler vereyim gerisini siz getirin...
Ne demiştik yazının başında monolog değil diyalog.
Siz de kendinize sorun aynı soruları...
Siz de arayın hayatınızdaki Çavid-18'leri...
Siz de hatırlayın o görünür ya da görünmez virüsü yendiğiniz başarı hikayelerinizi...
Şüphesiz tıp, eczacılık çok önemli virüs ya da virüslerle mücadelede, lakin...
Aynı hastalığa yakalanan, aynı yaş, aynı sosyal ve ekonomik imkanlara sahip, aynı patolojik geçmişi taşıyan iki hastada eş zamanlı uygulanan ilaç tedavisi aynı olumlu sonucu vermiyorsa, işin bir de ruhsal boyutunun, psikolojisinin olduğu ve mücadele gücünün, inancının aynı ilaç kullanımında farklı sonuçlar ortaya çıkardığı gerçeğini hiçbirimiz inkar edemeyiz...
Bu nedenle herkesin daha önce yaşadığı Çavid-18 virüsü krizi her neyse, yaşadığı sıkıntıları nasıl aştığını, hayatın sonu olmadığını hatırlaması gerekiyor.
İşte karantina süresi boyunca ülke ve şehir olarak bunu birlikte yapacağız...
Birlikte hayatımızdaki Çavid-18'leri keşfedip, onlarla nasıl mücadele ettiğimizi ve nasıl başardığımızı hatırlayıp hayata tutunup yarınlara güçlü çıkacağız.
Kim korkar hain Çavid-18'lerden?
Bu Covid-19 Çorumlu olmasın
Hayır Çorumlular'ı da severiz ama 19 olunca insanın aklına “Senin yaptığını Çorumlu bile yapmaz” atasözü geliyor. O bakımdan söyledim...
Devamı yani benim hayatımdaki Çavid-18 virüslerin tahribatlarını, onlarla verdiğim mücadelenin ayrıntılarını ve kazandığım zaferlerin dayanılmaz mutluluğunu paylaşacağım günler çok yakında...