Cuma günü öğle namazı için kamu personeli izinli sayılacakmış, ne için?
Cuma namazına gidebilsin diye…
Sanki Müslümanlık haftada bir Cuma namazından ibaret; Cuma günü camiye git öğle namazını kıl tamam…
Ondan sonra kafana göre takıl. Hırsızlık, dolandırıcılık, üçkâğıtçılık, yalancılık, sahtekârlık, içki, kumar, uyuşturucu canın ne istiyorsa yap; ama Cuma namazına gitmeyi ihmal etme…
Sanki cami Katolik kilisesi, her haltı ye ondan sonra Cuma günü git günah çıkar.
Böyle bir Müslümanlık yok!
Müslümanlığın tarifi ve şartları belli; eğer “Müslümanım” diyorsan bu şartlara uyacaksın. Haaa… Uymak istemiyor, kafana göre takılmak istiyorsun.
Ona da tamam.
Kimse sana bir şey demiyor, canın ne istiyorsa onu yap; amaaa böyle olduğun halde her iki lafından biri din-iman, her üç cümlenden biri İslam-Kuran ise ve senin gibi olmadıkları için sürekli “diğerlerini” eleştiriyorsan o zaman sen Türkiye’de halkın çok büyük bir çoğunluğu gibi “çoktan seçmeli” Müslümansın…
Çoktan Seçmeli Müslümanlar
İslam’ın şartı belli, Müslüman olmak için bunları yapmak lazım.
Peki, bunları kim yapıyor?
Halkının yüzde doksanının Müslüman olduğu Türkiye’de neredeyse HİÇ KİMSE…
Yılın 335 günü zurna gibi içiyor ama ramazan ayı gelince içmiyor çünkü kutsal bir ay. Kandillerde veya perşembe günü içmiyor neymiş, günah olur.
Ya hu Müslümansan HİÇ içki içmeyeceksin öyle diyor kutsal kitap, kafana göre takıl demiyor…
Özellikle son 10 yıldır yeni bir moda var, bazı “din tüccarları” içki yasak diye esrar içiyorlar. İçki dinen yasak ya, onun için esrar serbest; çevresindekiler de “ne Müslüman adam ağzına içki sürmüyor” diye beğeniyle bakıyor. Hâlbuki adam uyuşturucu müptelası, zurna ki ne zurna ama bizim salağın haberi yok…
Özellikle ramazanda günü ters çevirip gündüz yatıp, gece yiyip içiyor, hayatına devam ediyor. Sorsan ibadet ediyor. Orucu uykuya tutturup bir de hocaya “iftardan sonra içki içilir mi” diye soruyor.
İslam’ın şartlarından birinin beş vakit namaz kılmak olduğu ve bunun tartışmaya açık olmadığını düşünmeden Cuma günü yanı başındaki camiyi es geçip koştura koştura protokolün gittiği camiye yetişebilmeye çalışıyor.
Niye?
Namazı nerde kılsa Allah görür; onun derdi Allah değil, başkası görsün.
Camilerin kapısında yazıyor “vakit namazları aşağı da mescitte kılınmaktadır” …
Niye?
Çünkü vakit namazı kılan cemaat yok, imamın da işi var, caminin altına açtığı çay ocağını işletiyor.
Hal böyleyken “her sokağa bir cami” kampanyası sür’atle devam ediyor, ufak bir ayrıntı dışında; her yer cami dolu ama içinde “MÜSLÜMAN” YOK…