Komisyon üyesi olmayan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök şunları söyledi:
"Bütün milletvekillerimizin ve üyelerimizin vicdanlarına güvendik. Onların ahlakına güvendik. Ve Türkiye’ye karşı olan sorumluluklarına güvendik. Bir siyasetçinin en önemli sorumluluğu Türkiye’deki bir tek kuruşun dahi tüyü bitmemiş hakkını yedirmemek adına toplum adına millet adına kamu kaynaklarını denetlemek ve denetlerken kamu kaynaklarını kullananların yaptıkları yolsuzlukların hırsızlıkların rüşvetin ve ahlaksızlığın hesabını sorma bilinciyle hareket ettik.
CHP soruşturma komisyonu kurulduğu andan itibaren, şu saate kadar genel başkan da dahil olmak üzere hiç birimiz arkadaşlarımızın görüşlerini etkileme çabası içerisinde olmadık.
Görüşlerine saygı duyduk ve kesinlikle işlerine karışmadık. CHP grup başkanvekili olarak ben ve soruşturma komisyonu üyelerimiz de hepinizin huzurunda bu namuslu mücadele ve toplumdaki vicdanların tatmin edilmesi ilkesiyle karşınızda duruyoruz.
Verilen sonuç üzücüdür, vicdanları yaralayıcıdır. Biz AKP içerisinde dürüst namuslu arkadaşlarımızın olduğunu düşünüyorduk, nitekim bu konuda AKP’nin ileri gelenlerinin ettiği sözcükleri de önemsedik.
Kimisi, ‘ben vicdanıma göre oy kullanacağım’, bir kısmı ‘ben Yüce Divan’a giderdim’ açıklamalarını önemsedik ve dönüm noktası olabileceğini düşündük.
Ama bugün gelinen noktada aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. İki hafta önce yapılması gereken oylamanın bugüne kadar ertelenmesiyle, AKP’nin kendi uydurdukları bahanelerle bir düşmanla yel değirmenleriyle savaş içerisinde olduğunu gördük.
Bu konuda da rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarını içinden sıyırma çabalarına bir kez daha tanık olduk. Türkiye siyaseti bugün soruşturma komisyonunda AKP’li üyelerin çoğunluk oylarıyla aldıkları bu kararla kara bir gün yaşamaktadır.
Biz siyasetçiye ve siyaset kurumuna güvenin artırılmasını gerektiren her türlü çabayı destekler bir çaba içinde olurken, AKP’nin yaptığı bu tahribatın uzun yıllar giderilmesi maalesef mümkün olmayacaktır.
AKP’nin sayısal çoğunluğuyla bakanlara aslında aklanma fırsatı verilmemiştir. Her birinin ayrı ayrı mahkemede hesaplaşmak istiyorum, orada yargılanmak istiyorum, kamuoyunun önünde aklanmak istiyorum demeleri gerekirken, AKP’liler çoğunluk oylarıyla bakanların mahkeme önünde aklanma fırsatını da kendi ellerinden almıştır.
Konu kesinleşmemiştir. Bu konu TBMM’nin önüne gelecektir. Karar geldiği zaman bizde CHP olarak elbette ki bu konuda belge ve bilgileri değerlendirdikten sonra yüce divana sevk önerimizi sunacağım. İşte o zaman kendisini namuslu timsali gösteren, kimi zaman ağlayan, o bakanları o milletvekillerini ayrı ayrı göreceğiz. Hepsinin vicdanlarına nasıl hakim olduklarını göreceğiz. Kimin talimat verdiğini, Meclis’te yapacağımız oylamada göreceğiz.
Bugün AKP’nin soruşturma komisyonu yükseklerden gelen talepleri uygulamıştır. Gözümüz AKP’li milletvekillerinin üzerindedir. Kimi zaman işine geldiği zaman doğruluktan düzgünlükten bunları kimi zaman hadislerle desteklemekten çekinmeyen AKP’li vekillerinin her birinin yüzlerine bakacağız.
Cumhuriyet tarihinin en ağır yolsuzluk olayında acaba iktidar partisi ne yapıyor? İktidar partisi yolsuzluktan rüşvetten kurtulacağını zannediyor bakanları bu şekilde aklayacağını düşünüyorsa fena halde yanılıyor.
Korkaklar mı cesaretliler mi görmek istiyoruz. En sıradan bir vatandaşa siz mahkemede gidin hakkınızı arayın orada çıkan sonuca razı olun diyeceksiniz, yolsuzluklarla ilgili iddialar karşısında biz mahkemeye güvenmiyoruz ki diyeceksiniz. Bir iktidar partisi, biz güvenmiyoruz deme noktasına gelmişse siz bu devleti yönetemezsiniz.
Hırsızlık yapan yolsuzluk yapan, aklanacağı yer mahkemelerdir. Bundan niye kaçıyorsunuz? Hodri meydan. AYM’nin yapısını siz kurdunuz. Biz o zaman itiraz ettiğimiz zaman siz kurdunuz. Yargıyı bağımsız kılıyoruz dediniz. Ne oldu? Dört yıl önce kurduğunuz bir yapıdır AYM. Neden korkuyorsunuz?
Vicdan sahibi olduğunu düşünen, gece yastığına başını koyduğu zaman çocuğunun nafakasını düşünen, annesinin babasını öpüp bu Meclis’e gelen AKP’lilere sesleniyoruz. İşte gün geliyor, birinci sınavı kaybettiniz. Önümüzdeki günlerde Meclis’te bunu telafi edecek misiniz etmeyecek misiniz?
Herkesin vicdanı kendi iç dünyasının sesini dinlemesi gereken bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç AKP’lilerin üzerinde çok ağır bir sorumluluk barındırıyor. Bu süreç Türkiye’nin yolsuzluklarla mücadelede önünü de açabilir, yada yolsuzluklarla ilgili yerle bir olmuş itibarını tamamen kaybedebilir.
Sıradan vatandaş bilecektir ki bakanların yolsuzlukları yanlarına kar kalıyor, burada adalet nerededir arayışı tüm topluma egemen olacaktır.
Meclis’te görevini yapan soruşturma komisyonu tıpkı cumhuriyet savcıları gibi ellerinde dava açmaya dönük yeterli şüphe varsa onlarda bu kararı alma durumunda idi, yeterli şüphe.
Makul şüpheyi çıkardılar biliyorsunuz. burada makul şüpheyi de aşan bir dosyada bu kararı almıyorlar. Bunun için de ellerinden geleni alıyorlar.
Başbakan kükrüyordu bir kaç gün önce. O sözün altında kaldın. Kimsenin kolunu kopartacak gücün yok. Çünkü başbakan değilsin. Bir büyük ağabeyin sana talimat veriyor ve işlerini görüyorsun. Bu olayın daha fazla yukarılara gitmemesi için yapılan baskıya hepiniz teslim oldunuz.
Siz kimsenin kolunu kopartamazsınız ama biliniz ki bu ülkenin namusluları namussuzlardan daha cesaretlidir. Bizim ona gücümüz vardır. Bu karar Meclis’e geldiğinde anayasadan kaynaklanan tüm yetkilerimizi kullanarak, yüce divana sevk edilmeme yönünde çıkan kararın değiştirilmemesi yönünde verilen karara itiraz edeceğiz."