'Cezasızlık' kadınları zifiri karanlığa sürüklüyor

Şiddet olaylarında cezaların caydırıcı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, çıkarılan af yasalarına da tepki gösterdi ve ekledi: “Kadınların sokakta rahatlıkla gezebilme özgürlüğü tehlikede.”

TÜRKİYE, kadınlara yönelik saldırıları ve cinayetleri konuşuyor. İstanbul’da yarım saat arayla iki genç kız katledildi, bir kadın ise sokakta cinsel istismara uğradı. Kadın cinayetlerine ve tacizlere her gün bir yenisi eklenirken cezasızlık yeniden tartışmaya açıldı. Kadınlar, "güvende değiliz" diyerek yasaların uygulanmasını istedi.

Cumhuriyet'ten Mert Öner ve Erdem Ökten'in haberine göre; Beyoğlu’nda iki kişi tarafından taciz edilen İrem A’nın (25) ailesinin durumu öğrenmesini istememesi ve kişisel bilgilerinin saldırganların eline geçmemesi için konuya ilişkin şikâyette bulunmadığı öne sürüldü. Saldırganlar Semir T. ve Ömer K. savcının itirazı sonrası tutuklandı. Konu hakkında konuşan avukat Özlem Şen, mağdurların şikâyetçi olduğu zaman hassas bilgilerinin failin eline geçtiğini, şikâyetçi olunmadığı zaman ise işlem yürütülmediğine dikkat çekti.

"ZİFİRİ BİR KARANLIK"

Şen sözlerini şöyle sürdürdü:

"TCK 102 diyor ki ‘Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Basit cinsel saldırı suçu şikâyete tabi olmaktan çıkarılmalıdır. Suçtan zarar gören sadece kişi değil güvende hissetmeyen tüm kadınlardır. Ayrıca şikâyet eden kişilerin adres ve kimlik bilgilerinin gizli kalması için acilen bir düzenleme yapılmalıdır. ‘Kadınlar neden şikâyetçi olmuyor’ diye sormadan önce bir kez daha düşünülmelidir. Kadın şikâyetçi olsa, fail belki ceza bile almayacak üstüne de taciz ettiği kadının tüm ikamet, telefon ve kimlik bilgilerini bilecek. Bunun ne kadar ürkütücü olduğunun farkında olmayan bir hukuk sistemi ile karşı karşıyayız."

Kadınlara mağdur suçlayıcılığı yapıldığını da belirten Şen, sözlerini şöyle noktaladı:

"Kadınlara ‘şikâyetçi olmadı’ diyemezsiniz! Kanunlarınızı kadınların bilgilerini korur hale getirip güncellemeden, mağdura yönelik önyargıda bulunamazsınız. Bir kadını daha kaybetmeye tahammülümüz yok! Zifiri bir karanlığın tam ortasındayız. Bunun adı kadın cinayeti değil bu artık cins kırımı. Kadınların çığlığının hep son anına tanıklık edip üstüne bir de mağdur suçlayıcılık yaptıran çürümüş bir sistemin içerisinde debeleniyoruz. Saldırıya uğrayan sadece bir kadın değil, kadınların sokakta rahatlıkla gezebilme özgürlüğüdür. Öldüren, cinsel saldırıda bulunan erkek faillere cesaret veren cezasızlıktır. Kadınlar yaşamak istiyor sadece özgürce yaşamak."

"SOSYAL ÇÜRÜME VAR"

Sosyolog Burcu Güdücü ise şiddet olaylarının caydırıcı cezaları olmadığına vurgu yaptı. Güdücü, "Bugün ülkemizdeki en ağır ceza muhtemelen cumhurbaşkanına hakaret davalarına gelen cezadır. Siyasi suçlara ceza geliyor ancak onun dışındaki şiddet olaylarına, kadın cinayetlerine, tacizlere gerekli cezalar verilmiyor" dedi.

Sürekli çıkarılan afların da şiddeti artırdığına dikkat çeken Burcu Güdücü sözlerini şöyle noktaladı:

"Herkes şunu söylüyor ‘Ne var canım öldürürüm hayatıma devam ederim’. O kadar çok af çıkıyor ki. Belki de bu kadar af çıkmaması gerekiyor. İnfaz sistemi kısa sürede çok kez değiştirildi. Bütün bunlar insanlarda şiddete dair suç işlemeyi kolaylaştıran unsurlar. Türkiye’de bir sosyal çürüme var, hatta sosyal çürümeyi de geçmiş durumda."

"DEVLET YETKİLİLERİ SANSÜR UYGULAMALARINI DAHA DA ARTIRMAK İSTİYOR"

İktidara yakın isimler ise artan şiddet olaylarından diziler, programlar ve oyunları sorumlu tuttu. Ceza hukukçusu Adem Sözüer, şiddet suçlarının sebebini doğrudan dizilere, medya programlarına ve oyunlara bağlamanın hiçbir bilimsel yanı olmadığına vurgu yaptı. Sözüer, "Kendi koyduğu kurallara uymayan şiddeti meşru gösteren siyasetçiler ve devlet yetkilileri, dizileri medya içeriklerini şiddetin sebebi olarak gösterip, medyadaki sansür uygulamalarını daha da artırmak istiyor" dedi.

"İKBAL KORUNMADI"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için dün Edirnekapı Surları’nın önünde eylem yaptı. Eylemde "AKP seyretme yasayı uygula" ve "Hesap vereceksiniz" sloganları atıldı. "Bakanlık aç gözünü kadınlar burada öldürüldü" ve "Cezasızlığa son vereceğiz, tacizi, cinayeti durduracağız" pankartları açıldı. Birçok siyasi partinin de destek verdiği eylemde yapılan basın açıklamasında İkbal Uzuner cinayeti sürecindeki ihmallere dikkat çekilerek "Semih Çelik, İkbal’i öldürmeden önce video çekmiş. İkbal, Çelik’ten defalarca şikâyetçi olmuş. Çelik, İkbal’i öldüreceği şekilde çizim yapmış. Tasarlayarak öldürdüğü söyleniyor. İkbal korunmadı. Bakanlıklar duyuyor musunuz? Biz söylediğimizde veriler açıkladığımızda görmezden geliyorsunuz. İkbal dün burada öldürüldü ve başı surlardan atıldı. Bunu da mı görmüyorsunuz?" diyerek tepki gösterildi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.

Türkiye Gündemi Haberleri