Çankırı içinden geçen çay’a her bakışımda kendi kendime ne zaman berrak akacak diye soruyordum. Nisan ayının başlarından itibaren hava sıcaklığının artması yükseklerdeki karların hızla erimesine sebep oldu. Bu hızlı erime doğal olarak dere yataklarındaki hem yükselmeyi, hem de suyun bulanık akmasını beraberinde getirdi. Şubat ayının sonunda bitirdiğimiz kara av’ı sezonu ardından iki ay kadar boşluk vermiş ve tatlı su olta balık avcılığı için suların biraz olsun berraklaşmasını bekliyorduk. 1 Nisan 2012 tarihinde turna ve alabalık için sezon açılmış olmasına rağmen biz öncelikle akarsularda bütün yıl boyunca avlanılması serbest olan tatlı su kefali avlayarak derneğimiz Çanobder üyeleri ile geçen yıl olduğu gibi bu yıl sezonun açılışını birlikte yapmak istiyorduk.
ÇANOBDER sezonu açtı
Nisan ayının üçüncü haftası Devrez Çayının artık daha berrak aktığı haberi gelince program yapılıp üyelerimiz ile iletişime geçildi. 29 Nisan Pazar günü tatlı su kefal av’ı ile Çanobder sezon açılışını yapacaktı.
Evimin balkonunda elimdeki duman veren nesne diğer elimdeki kahve kupasına yarenlik ederken, gecenin yerini gündüz alıyordu. Boyacalı arkasından önce kızıllığını sonra kendisini gösteren güneş her geçen saniye gülümsemesini büyütüyordu. Her av günü öncesinde olduğu gibi çok sağlıklı uyku uyuyamamış, erkenden kalkmıştım. Bütün malzemeyi akşamdan araca yerleştirdiğim için balkonumda doğan güneşle beraber bu günkü havanın nasıl olacağını merak ediyordum. İnternetten aldığım bilgiye göre 28 derece civarında sıcak ve açık bir hava olduğunu biliyordum ama bütün avcılarda olduğu gibi bende de şöyle bir havaya bakmak senelerdir gelenek olmuştu.
İnsanın içini ısıtan sabah güneşi altında 07.00’da Çankırı tren garında arkadaşlarımız toplanmaya başlamışlardı. Derneğimizi faaliyete geçirdiğimiz iki sene önceki durum çok değişmiş, buluşma noktasına gelen arkadaşlarımız artık çok daha samimi ve candan birbirleri ile kucaklaşıp hal hatır sorup ayaküstü sohbet ediyorlardı. Bu insanlar çıkarsız, hırssız tek amaçları doğada güzel bir gün geçirirken bütün avlanma kurallarına uyarak oltalarını suya bırakıp gelen balığın olta kamışı üzerindeki aksiyonunu iliklerine kadar hissetmek için bir aradaydılar.
Etkinliğe katılacak arkadaşlarımızı liste üzerinden kontrol ederek 07.15’de Kurşunlu istikametine doğru harekete geçtik. Korgun’dan sonra yol kenarında erimemiş karda ayağındaki ayakkabılara aldırış etmeden kar sapanı yaparak kayma hevesindeki arkadaşımıza engel olamayarak bir süre mola vermek zorunda kalmamıza rağmen 08.30 civarında faaliyetimizi gerçekleştireceğimiz Devrez Çayının kenarında kahvaltı için ilk semaverin dumanı tütmeye başlamıştı. Hızlı bir kahvaltı arkasından oltalar su ile ilk temaslarını yapmaya başlamış ve ilk tutulan balıklar ile yüzlerdeki neşe ifadeleri de tarif edilemez bir şekilde artmaya başlamıştı. Bazı arkadaşlarımız akıntının olduğu yerlerde meps ve rapala’nın büyüsü ile balıkları karaya alırken bir kısım arkadaşımız ise suyun daha durgun olduğu yerlerde şamandıralı olta ile avlanmayı tercih etmişlerdi. Her iki avlanma yöntemi de iyi sonuçlar veriyor ve tatlı su kefalinde boy limiti olan 20 cm. altındaki balıklar zedelenmeden olta iğnesinden çıkartılarak ait oldukları su ile tekrar buluşturuluyorlardı.
Balık tutmaktan yeterince keyif alan bir kısım arkadaşımız bir süre sonra büyük bir söğüdün altında taze demlenmiş semaver çaylarını içerken sohbete başladılar. Elbette ki Çanobder ’in düzenlediği böyle bir sezon açılışında sohbet edilirken sevgili Osman öğretmenimiz de bağlamasını eline almadan olmaz. Üstat bağlamanın tellerine her dokunduğunda memleketin farklı bir yöresine bizleri götürüyor. Söğüdün altında kendisine de eşlik ederek gezmediğimiz ne Ege, ne İç Anadolu, ne de Güneydoğu Anadolu kaldı.
Müzik ziyafeti devam ederken bazı arkadaşlarımız kısa sürede öğlen yemeği hazırlıklarını bitirdiler. Hep beraber yenilen kuvvetli bir öğle yemeği daha doğrusu biraz öğleden sonra yemeği oldu ama yine söğüdün altında Osman hocanın çevresi kalabalıklaşmaya başladı. Anlaşılan bu doyumsuz müzik şölenine arkadaşlarımız daha doymamış, birçoğu balık avlamaktan vazgeçip tezenenin vurduğu tellerden çıkan nağmelerin büyüsüne kendilerini kaptırmışlardı.
Hava kararmaya yakın bugünkü faaliyetinde sonuna gelindiği belli olmaya başlıyordu. Öncelikle malzemelerimiz araçlara yerleştirildi. Sonrasında çevre temizliği yapılarak çöplerimiz şehir merkezindeki çöp konteynırlarına bırakılmak üzere poşetlendi ve dönüş yoluna geçildi.
Hareket noktamız olan Çankırı garına geldiğimizde vedalaşma vakti gelmişti. Güzel bir av günü geçirmenin mutluluğu yüzlerimizden okunurken, bir sonraki buluşma ne zaman soruları dudaklardan dökülüyordu. Böyle bir topluluk ile bir sonraki buluşma için çok beklenilmeyeceği aşikârdı.
Hiç bir olumsuzluk yaşamadan kazasız belasız etkinliği tamamlamıştık. Aramıza yeni katılan arkadaşlarımız ile dostluklar kurmuş, eski arkadaşlarımız ile Çanobder çatısı altında dostlukların iyice perçinlendiğini görmüştük. Bir haftadır hazırlık safhasındaki bütün yorgunluğumuz gitmiş ve kuruluşumuz üzerinden 23 aylık bir süre geçmesine rağmen bu 12. etkinlikle tecrübe hanemize bir artı daha koymanın mutluluğunu yaşayarak evlerimizin yolunu tuttuk.
Unutmadan bir sonraki Köprüköy 12–13 Mayıs turna etkinliği.
Bütün avcı dostlara rasgelsin.
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.