Vedat Beki uzun süredir 'Çankırı' içerikli haberleri gündeme getiren bir arkadaşımız... Kalemi sivri... Son yıllarda onun tarzında habercilik yapan başka biri de bölgede yok. Dergi çıkardı, haber sitesi kurdu... Haksız yere soruşturmalar geçirdi. Dili biraz sert, nobran (gönül kırıcı), bu bağlamda çoğu zaman yanlış anlaşıldı ve de anlatıldı... Zaman zaman şahsıma da acımasız eleştirilerde bulunur. Huyu böyle! Ne yapacaksınız? Son görüşmemizde "Çankırı’yı boşadın artık" diyerek rest mi çekti, yoksa uyarıda mı bulundu bilemiyorum. Bence ikisini de birarada yaptı zannımca...
Geçen hafta Ankara’da Kitap Fuarı vardı. Çok ilginçtir, fuarda bulunduğum standı gezenler arasında hiç kimse Çankırılıyım demedi. İşin özü standa Çankırılılar uğramadı! Acaba ekmek arası döner ikram edilse uğrayan olur mu idi bilemem! Bu bağlamda ister istemez geriye dönük çalışmalarıma baktım. Nerede hata yaptım diye? Sonuçta; 'Çankırı' konulu kitapların çıkmışsa ve kitaplar tükenmişse, akademik çevreler tarafından kaynakça olarak kullanılıyorsa, Çankırı’da ‘’İstiklal Savaşı’’ konulu ilk fotoğraf sergisini açmışsanız, kişisel çabanızla Ankara’da açılan Turizm Fuarı'na katılmışsanız, Çankırı turizmi için atılım yapıp Devrez Vadisi'ni, Melan Vadisi'ni bırakın Çankırı’ya Türkiye’ye tanıtmışsanız takdir edenler yanında, kıskançlıktan çatlayıp burun kıvıranların varlığını da unutmamak gerekli.
Başta Ömer Faruk Eryılmaz, Timur Özkan ve Tempo Tur sahibi İhsan Alboga olmak üzere, Çankırı’yı en azından günü birlik yürüyüş turları ile tanıtımına katkıda bulundukları için teşekkür ederim. Ayrıca benimde çalışmada yer aldığım İncegeliş Tuz Kervan tematik yolunu hayata geçirip tescillenme aşamasına getiren Ömer Faruk Eryılmaz ve Timur Özkan’a, Prof. Hüseyin Sarı’ya kendi adıma teşekkür ederim.
Çankırı’yı boşamadım, ama yaklaşık 2016 yılından bu tarafa Çankırı konulu çalışmalarımı dondurdum. Bu arada yayınevleri ile çalışmaya başladım. Tarih Türklerle Başlar, Çingeneler Dünyanın Ötekileri, Türkiye’nin Etnik Yapısı Azınlıklar Gerçeği konulu kitaplarım Kamer ve Dorlion yayınları arasında çıktı. Yakında bir kitabım daha çıkacak. Buradan şuna gelmek istiyorum: Çankırı konulu çalışmalarım sadece egomu tatmin ederken, sosyal kitaplarım yazın hayatına şahsımı tanıttı. Farklı tekliflerin yolunu açtı. İsterdim ki bu ilgi 'Çankırı' konulu çalışmalarıma olsaydı. Yarıda bıraktığım (dondurduğum) Çankırı konulu çalışmalarımı kitap haline getirebilseydim. Atalarımız ne demiş "Doğduğun yer değil, doyduğun yer" demiş. Bende bu özdeyişe uydum... Bu arada bilimsel çalışmalarda kitaplarıma atıfta bulunan genç araştırmacılara nezaketlerinden dolayı teşekkür etmeden geçemeyeceğim.
Bundan önceki yazımda "Sarıalan: Bir köy monografisi" kitabını tanıttım. Hemşehrimiz Dilaver Aygen’in kitabı umarım gerekli ilgiyi görmüş ve yazarını sukutu hayale uğratmamıştır.
Hazırlamakta olduğum bir yazımda 1930-1950 yılları arasındaki Çankırı’nın 20 yıllık geçmişini ilk defa yayınlanan notlardan çok kısa olarak ilgi duyan okuyuculara aktaracağım. Teşekkür beklemiyorum, hiç olmazsa konu edilen yıllarda Çankırı ne durumda imiş, ne duruma gelmiş? İlgili ve yetkili merhumun notlarını okuyarak bilgi sahibi olurlar. Üniversite öğrencileri için güzel bir tez konusu olduğuna inanıyorum.
Özgürlükçü Cumhuriyetçilerin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun...