'Çankırı Tarihi' notları - 1

Metin YILMAZ

"Çankırı" bölgesinin bilinen tarihi İ.Ö 2 bin yıllarına kadar inmektedir.

Hitit Devleti’nin kurulmasından yıkılışına dek Çankırı bölgesi bu devletin sınırları içinde bulunuyordu. Hitit Başkenti Hattuşaş, Çankırı’nın yakınlarında bulunuyordu. Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Çankırı yöresi Frygler tarafından istila edilmiştir (İ.Ö 12. YY). İ.Ö 700 yıllarında Kafkaslar yoluyla Anadolu’ya giren Kimmerler, Fryg Krallığı'nın egemenliğine son verdiler. Pers Kralı Büyük Kyros İ.Ö 546’da çıktığı Batı Seferi’nde bütün Anadolu’yu ülkesine kattı. Pers egemenliği, Büyük İskender’in İ.Ö 334 yılında başlayan Asya Seferi ile son buldu. İskender’in ölümü üzerine imparatorluk parçalanınca Çankırı yöresi önceleri Seleukoslar’ın payına düştü. Bölge Hellenistik krallıklar arasındaki mücadelede sık sık el değiştirmiştir.

Çankırı kentinin ne zaman kurulduğu bilinmemektedir ancak Galatia Krallığı’nın başkenti olması kuruluş tarihini daha eskilere götürmektedir. Eski kaynaklarda adı Gangaris, Hancara ve Cancara biçiminde geçen kent büyük olasılıkla eski Gangra Kalesi'nin yerini almıştır. Romalılar zamanında adı geçen Germanikopolis’in Çankırı olması gerekir.

Bizanslılar zamanında önemini koruyan Çankırı, gözden düşen Bizans devlet adamlarının sürüldüğü kentler arasında yer alıyordu. Emeviler zamanında Anadolu’ya yapılan akınlar sırasında ele geçirilmesi zor kalesiyle ün kazanmıştır. 711, 727 ve 731 yıllarında İslam Orduları Çankırı’ya kadar ilerlediler fakat sağlam kalesi nedeniyle kenti ele geçiremediler. İslam kaynaklarında Çankırı’nın adı Hısn el-Hadid (Demir Kale) olarak geçmektedir.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’nun büyük bir kısmının Türk egemenliğine geçtiği sırada Amasya, Kastamonu ve Çankırı Danişmendoğulları tarafından fethedildi.

Birinci Haçlı Seferi’nin devamı olan 1101 Seferi’nde Raymond de Toulousse, Ankara’yı ele geçirip Çankırı’ya geldiyse de kaleyi ele geçiremedi. Bizans İmparatoru İonnes Komnenos 1134 yılında kenti ele geçirdi. Onun İstanbul’a dönmesinden sonra kent Danişmendililer tarafından ele geçirildi. Sultan I. Mesut döneminde Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlanan Çankırı, Anadolu’nun önemli kentlerinden biri durumuna geldi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması üzerine ortaya çıkan Candaroğulları Beyliği'ne bağlandı. Bazı kaynaklar Çankırı’nın 1291-1295 yılları arasında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katıldığını belirtiyorsa da yörenin daha önce Sultan I. Murat zamanında ele geçirildiği anlaşılmaktadır.

Çankırı 1402 Ankara Savaşı'ndan sonra Timur tarafından yeniden Candaroğulları'na verildi. Çelebi Sultan Mehmet 1419 yılında Candaroğulları üzerine sefer yaparak Çankırı ve çevresini kendine bağlı olan Kasım Bey’e bıraktı. II. Murat’ın tahta çıktığı sırlarda çıkan karışıklıklardan yararlanan İsfendiyar Bey, oğlu Kasım Beyin egemenliğindeki toprakları ele geçirdi. II. Murat, ayaklanmaları bastırıp üstünlüğü ele geçirince yeniden Candaroğulları üzerine yürüdü ve Çankırı’yı 1423’te Osmanlı ülkesine kattı.

Celali ayaklanmaları sırasında yörede bazı kıpırdanmalar olmuşsa da Çankırı Kalesi nedeniyle ayaklananların eline geçmekten kurtulmuştur. Evliya Çelebi, kentin sağlamlığıyla ünlü kalesinden ve kale dışında bağlı bahçeli 4000 evin varlığından söz etmektedir.

Osmanlı yönetiminde Çankırı büyük bir gelişme gösteremedi. Tanzimat’a kadar Anadolu Eyaleti'nin Sancaklarından birisiydi. Bu tarihte yine sancak merkezi olarak Kastamonu’ya bağlandı, Cumhuriyetle birlikte il merkezi oldu(1).

(1)Görsel TÜRKİYE Ansiklopedisi, 2. Cilt, 1984 Görsel Yayınlar s. 327,328

Çankırı'nın Tarihçesi

Orta Anadolu’nun şimal kısmında bir vilayet olan Çankırı kadim Gangra Kalesi'nin yerine kaim olmuştur. Eski kaynaklarda adı Hancara ve bazen de Cancara olarak geçmektedir. Bizanslı Etienn’e ve ondan naklen Charles Texier’e göre, Paflagonya lisanında 'keçi' manasına gelen 'Gangra' adı buraya keçi sürülerinin çokluğundan dolayı verilmiştir ve zamanla 'Çankırı' adını almıştır. Önceleri Paflagonya’ya tabi olan Çankırı, bilahare Pontus devletine geçmiş ve Galatya’nın son hükümdarına bir aralık merkezlik yapmıştır. Milattan biraz evvel Roma İmparatorluğu'na intikal etmiştir. Profesör Mordmann’a göre bu sırada adı geçen Germanikapolis'in bu şehir merkez olması icap eder. Sekizinci Yüzyılın ilk yarısında İslam Orduları burasını 3 defa muhasara etmişlerse de kalesinin çok muhkem olması karşısında bir muvafakiyet kazanamamışlardı. 26 Ağustos 1071’de Selçuk Hükümdarı Sultan Alparslan’ın kat’i zaferiyle neticelenen Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra Anadolu’nun mühim bir kısmı Türk hâkimiyetine girdiği sıralarda Çankırı’da Selçuklular'ın eline geçmiştir. Kılınçarslan’ın ölümüne müteakip Selçuklu İmparatorluğu oğulları arasında taksim edilmişti. Çankırı’da muhtemel olarak Kastamonu ve Ankara ile beraber oğlu Melik Arab’a düşmüştü. Danişmend Emiri Gazi 1127’de Arab’ı mağlup ederek; Ankara, Çankırı ve Kastamonu’yu almış kendi devletinin hudutları içine dâhil etmişti. Kılınçarslan’ın Konya’da saltanata süren oğlu Mesud’un toprakları hariç, diğer bütün ülkeyi de aynı zamanda zapt etmişti. Emir Gazi 1134’de öldüğü zaman, Danişmend devletinin eski ihtişamı kalmamıştı. Roma İmparatoru Yohannis Comnenon 1135’de Çankırı’yı zapta muvaffak oldu ise de, İstanbul’a dönüşünden biraz sonra Türkler'in eline geçti. Çankırı’nın bu tarihlerde Konya Selçuk Sultanı Mesud’un ülkesine dahil olmadığı hakkında kat’i bir malumat yoktur. Ancak Mesud’un ölümünden sonra Sultan II. Kılınçarslan zamanında Çankırı, Ankara ve Kastamonu’da küçük kardeşi Şehinşah’ın hükümdarlık ettiği muhakkaktır. Şehinşah aynı zamanda Danişmend Emiri Yağabasan’ın damadı idi. Selçuk devletinin inkıraza yüz tutması üzerine 1309’da Sinop, Kastamonu ve Safranbolu taraflarında bir beylik kuran Candaroğulları, Çankırı’yı da bu beyliğe ithal etmişlerdir. Çankırı bazı tarihlere göre Sultan I. Murad devrinde Osmanlı devleti hâkimiyetine girmiştir. Fakat bu uzak bir ihtimaldir. Anadolu Beyliklerini bir bayrak altında toplamak isteyen Sultan Yıldırım Bayezid’in 1391’de Kastamonu ile beraber burasını da fethettiği klasik tarihlerimizde mukayyettir. 1402’de Timur’la Yıldırım Bayezid arasında cereyan eden Ankara Meydan Muharebesi'nden sonra evvelce yalnız Sinop ve Boyabat taraflarına sahip olan Candaroğlu İsfendiyar Bey, Timur’un muvafakatiyle Kastamonu, Çankırı, Kalecik ve Safranbolu’yu alarak Candaroğlu Beyliğini yeniden ihya etmiştir. Çelebi Sultan Mehmet kardeş kavgasında muzaffer olduktan sonra Timur’un bol keseden ihsan ettiği yerleri İsfendiyar Bey’den geri almıştır. Çankırı bütün Frenk seyahatnamelerinde tam bir Türk ve Müslüman şehri olarak zikredilmiştir. 17’nci yüzyıl ortalarında buraya uğrayan Evliya Çelebi (1), "kale dışında bağlı bahçeli dört bin mamur ev" olduğunu yazar. 1832’de Anadolu’da bir seyahat yapmış olan Charles Texier (1), 1862’de neşrettiği "Küçük Asya" adlı eserinde şehirde 16 bin nüfus olduğunu ve Hristiyan ailelerin sayısının 40’ı geçmediğini yazar. Şehri süsleyen Ulu Cami 1558/1559 tarihlerinde Kanuni Sultan Süleyman tarafından inşa edilmiştir. Sultan II. Bayezid’in torunu ve Şehzade Alemşah’ın oğlu Osman Çelebi, Çankırı’da Sancak Beyliği yapmıştır. Meşhur Şeyhülislam Ebussuud Efendi 1516’da Çankırı Medresesi'nde tedris hayatına atılmıştır. Çankırı Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Kastamonu vilayetine tabi bir Sancak iken bilahare vilayet haline gelmiştir. 1937’de demiryoluna kavuşmuştur.

Feridun Fazıl Tülbentçi 7.5.1952 tarihli Vatan Gazetesi Çankırı İlavesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.