Taksim Gezi Parkı direnişinin ülke sathındaki yansımaları ile birlikte muhatap aldığı AK Parti lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Tunus ziyareti sonrası ardı ardına gerçekleştirdiği mitinglerdeki söylemleri sağımızı solumuzu kuşatmış durumda!
Bu kuşatma arkasında, üç parmak suda yüzen Çankırılı'nın yarattığı dalgalanmayı sayfalara taşımanın mantığını da aramadığım düşünülmesin...
- Ticaret Borsası seçim sonuçlarıyla her iki adayın da listeye girememesine karşın, sonradan açılan 'yan yol'dan hayat bularak oluşacak yönetime dahil olmalarına herhalde şapka çıkarmayanımız yoktur!
- Başkent'de gerçekleştirilen 'Çankırı Tanıtım Günleri' organizasyonu ile katılımcılardan elde edilen gelirlerin, yapılan giderler çıktıktan sonra geriye kalan bölümünün Vali Vahdettin Özcan'ın talimatları doğrultusunda; Federasyon, Vakıf ve Çankırıspor arasında pay edilmesi ile ilgili itirazımın bulunduğunu belirtsem birileri için ne ifade eder diye düşünüyorum...
Şöyle ki; Federasyon ve Vakıf'ın muadilleri olarak İstanbul'da faaliyet gösteren STK'ların yaptıkları ortada.
İstanbul'daki Vakıf; öğrencilere burs verirken, Başkent'deki Vakıf'ın 'şiş göbeklerin' özel bürosu olmaktan öteye hangi işlevi gördüğünü doğrusu merak ediyorum!
Federasyon'a gelince; Kişisel değerlendirmemde hala 'gecekondu federasyon' vasfını kaybetmeyen oluşumun, ısrarla 'ben federasyonum' feryadını duyanların nezdinde elde edebildiği 'tapu tahsis belgesi' (!) ile 'gecekondu' vasfından kurtulabilme gayretinin karşılığının pastadan 'pay' almasına bir nebze de olsa taraftar olabilirim.
Ancak, Başkent'deki 'Vakıf' tabelasına organizasyon sonrası elde edilen 'Çankırı sakalı'ndan tek bir kıl'ın dahi düşürülmesi sadece beni değil, bu tabela ile ilgili sayısız bilgiye sahip olan Çankırı insanına da ayıp edilmiş olacağı kanaatimi paylaşmakta beis görmediğimin bilinmesini isterim.
Çankırıspor'a gelince; 'Çankırı Tanıtım Günleri' organizasyonundan elde edilen gelirlerin büyük bir bölümünün, şehrin tanıtımına ülke genelinde yapmış olduğu katkılar sebebiyle kulüp yönetimine verilmesi başta ben olmak üzere Çankırılılar'ı ziyadesiyle mutlu edecektir.
Beklentim odur ki; İşaret etmeye çalıştığım gerekçeler ışığında Sayın Vali, kamuoyunun da benzer yöndeki beklentilerini tatmin edecek düzeyde bir paylaşımın gerçekleşmesine vesile olurlar.
"Vali Özcan olmasına olur da; Federasyon ve Vakıf yönetimleri bu duruma zıplamaz mı?" diye de söylenebilirsiniz!
Pardon!
Ankara'daki Vakıf yönetiminin söyleyecek sözü mü var imiş?!
Hiç sanmıyorum!
x x x
İstanbul'da Vakıf ve ardından ÇANDEF'in gerçekleştirdiği 'bahar kahvaltıları'na iştirak etme fırsatı buldum.
Çankırı insanının her iki organizasyona göstermiş olduğu ilgi ile birlikte benzer yönlerinin fazla oluşu dikkatlerden kaçmadı!
Gözlemlerime göre; İstanbul'da yaşayan Çankırı insanının sahip olduğu imkanları fırsata dönüştürme gayretleri ile doğduğu topraklara karşı kendisine yüklenilen sorumlulukları yerine getirme mücadelesinin ortaya çıkardığı 'sıkıntı' hiç de yenilir yutulur cinsten değil.
Günümüzde; omuzlarda oluşan böylesine bir yük'ün de ezemeyeceği insan türü hemen hemen yok gibidir!
Ancak İstanbul gibi ülkenin en büyük metropolünde 'kurtlar sofrası'ndan boş kalkmamanın gayretinde olan bir 'kısım' Çankırı insanı mevcut STK'ların devamını sağlama adına hiç de azımsanmayacak fedakarlıklar yapmaktalar.
TÜİK kayıtlarına göre İstanbul'da 150 binlerin üzerinde görülen Çankırı insanının, mevcut organizasyonlarda sadece ve sadece bir bölümünün arz-ı endam etmesi ile ilgili yaşadığım tuhaflık, işaret ettiğim fedakarlıkların sürmesindeki en büyük neden olduğunu düşünüyorum.
Sözün kısası; Ankara'da 250 bine, İstanbul'da 150 bine ulaşan Çankırılı mevcut. Ancak STK çatıları altında bu rakamların yüzde bir'lerini görmek hayalden öte, adeta imkansız!
Diyorum ki; Organizasyon şemasında bir eksiklik mi var? Yoksa ortada 'şema' mı yok?
Dijital imkanlar bu derece genişlemişken, data'ların dolmayışını kim izah edebilir?
Hem de herkesin cebinde bir bilgisayar var iken!
Ne diyor reklamcı: Kontrolsüz güç, güç değildir...
#direngeziparki