Sözcü18 Haber Merkezi'ne gelen 'mektup' Merkez İlçe Kongresi'ne sayılı günler kala Çankırı'da MHP'de parti tabanını bir hayli hareketlendirmişe benziyor! Hoş, o mektuba gelinceye kadar MHP'de kazan tahminlerin üzerinde zaten kaynıyordu! Ancak sayfalarımızda yayımlanan 'mektup' kaynayan kazanı tahminlerin üzerinde açığa çıkarmakla kalmayıp AKP'nin son 20 yıllık icraatleri nedeniyle kaybolmaya yüz tutmuş "parti içi demokrasi"nin de hatırlanmasına katkı sağladı.
'Mektup'un 'parti içi demokrasi'ye sağladığı katkıları 11 Ekim'de MHP'nin Merkez İlçe Kongresi'nde göstermesi beklenmeyebilir ancak yine de delegenin kendisine 'dayatılan' (!) başkan ve onun yönetimine karşı siyasi bir protesto ortaya koyacağından adım kadar eminim.
'Dayatılan' kelimesinin arka planını uzun uzun yazmaya gerek yok! Türkiye'nin siyasi tarihinde yeralmış partilerin tamamına yakınında Genel Merkez ve Genel Başkan diktasının özellikle AK Parti ile birlikte yerleştirilmeye çalışılan 'tek adam' zihniyeti ile yönetilme gayretkeşliğinden Çankırı'da yaşayan 'partili'nin kendisini kurtarması ne derece mümkün olabilir?
Bugün Çankırı'da MHP tabanında cereyan eden olay, 20 yıldır AKP tabanında kendisini göstermeyen refleksle taban tabana zıtlık arzediyor! AKP tabanı 3 dönem belediye başkanlığı seçimi kazanan İrfan Dinç'in hiçbir döneminde, daha ikinci yılını doldurmamış İsmail Hakkı Esen'in karşı karşıya kaldığı eleştirilerin hiçbirin yapmadı! Yapamadı...
Bu durum özellikle 'başkanlık' koltuğunda oturan kişi için bir handikap gibi görülse de, yaşanılanları Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen adına 'pozitif' bir gelişme olarak görüyorum... Ve düşüncemi daha da ileriye taşıyarak "İsmail Hakkı Esen parti içerisindeki bu dinamizmi -şayet becerebilirse- sinerjiye dönüştürerek önce kendisinin sonra da MHP'nin Çankırı performansını ikiye katlamasının işten olmadığını ifade ediyorum...
Bütün bunlar Çankırı'da olabilir mi?
Üzülerek belirteyim ki karşımızdaki mevcut İsmail Hakkı Esen profili ve icraatlarıyla bunun olması mümkün değil...
Bu yazının konusu da İsmail Hakkı Esen'i "masaya yatırmak" olmadığı için mevzuyu burada kapatıyor ve "parti içi demokrasi" yolunda önemli hamleler yapan fakat bunun farkında olmayan MHP tabanına dönüş yapıyorum...
* * *
Hatırlanacağı gibi, daha birkaç yıl önce Çankırı'daki MHP'lilerin arkasından gittikleri bir 'genel merkez' ismi vardı! Recep Dumanlı...
Bugün parti tabanını bırakınız MHP'de esamesi okunmuyor! Yanlış bilmiyorsam MHP'den de ihraç edildi!
Lakin o günleri hatırladığımda "Recep Dumanlı ne derse o olur!" diyen grup sonrasında "Kadir Şekerci ne derse o olur!"a dönüştü... Gelecek yıl bu role kim oturacak şimdiden kestirmek zor! Lakin Kadir Şekerci (!) de 'şerbet' (!) olursa o rolü üstlenecek birkaç adayın sırada olduğu da malumunuz olsun!
Demem o ki; Recep Dumanlı 'duman' olduysa, Kadir Şekerci'nin 'erimeyeceği' (!) ne malum? Bildiğiniz gibi Ankara'da Aralık-Ocak ayları hayli yağışlı geçer! Balgat'da gerçekleşmesi gayet doğal bir sağanak yağış, Mart ayında yapılacak Büyük Kurultay öncesi bugünün 'şekerci'sini eriterek şerbete dönüştürmesi işten değil! O yağmur sadece 'şekerci'yi mi, siyasi (!) çantacılığını yaptığı 'yalçın'ı da silip süpürebilir!
Belki de süpürmüştür bile!
* * *
Şimdi; MHP Çankırı'da Merkez İlçe ve İl Kongresi hazırlığında... Oluşan ve oluşacak listeler "O ne derse o olur" (!) baskısı ile hazırlanıyor! Ya da hazırlatılmaya çalışılıyor...
Bunu nereden mi anlıyoruz!
O "mektup" Sözcü18 sayfalarında yayımlandı ve ertesi gün hoooop malum 'Şekerci' (!) Çankırı'da soluğu aldı... Topladı etrafına dama taşlarını ve aklınca 'güç gösterisi"ni gerçekleştirdi! Kişisel kanaatim o fotoğraf "güçsüzlük" (!) gösterisiydi...
Neden mi?
Karede yer alan 6 kişiden 5'i Çankırı sokaklarında yaşıyor! O 5 kişi olmadan Çankırı sokaklarında gezemeyecek konumda olan sadece ve sadece kendisi! Yani 'zayıf' olan! Ve Çankırı'da MHP'liler, bırakınız Mart ayını, Kasım-Aralık 2020'de Balgat'da esamesi okunmayacak, çok değil daha iki ay önce arkadaşının şirketi üzerinden ismi tarafımızda saklı bir belediyeden ihale almış (!) zat-ı muhteremin bugünkü icraatleriyle teşkilatlanma gayretine giriyorlar!
Ve yaşanan durumu da 'siyaset' olarak adlandırıyorlar...
Beyler; Yaşanan bu durumun adı olsa olsa "rezalet" (!) olmalı... Hatta hatta daha da ileriye gideyim "organize işler" (!) olmalı...
* * *
Geldik yazımızın son bölümüne...
Yaşananlar ışığında ortaya koyduğumuz tablo bizlere net olarak şunu gösteriyor:
- 180 Aylık AKP'li İrfan Dinç belediyeciliğinden sonra 18 aydır Çankırı Belediye Başkanı olarak görev yapan İsmail Hakkı Esen, Mart 2019'da kazandığı zaferi taçlandırmak istiyorsa öncelikli olarak yaşadığı şehirdeki teşkilatı 'özgür' bırakmalı ve kendisine oy veren vatandaşın geçmişte yaşanan ve yaşatılan "Rantiye ve rantiyeciler"in kirli oyunlarını dosyalar halinde kamuoyu ile paylaşmalı...
Son söz: Siyasi partilerin teşkilatları bulundukları makamları kendi kişisel hesapları için kullananlar tarafından değil o partiye gönül verenler tarafından oluşturulmalı...
Vedat BEKİ