Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türk Demokrasi Vakfı tarafından dün düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasında, toplantıya katılmayan AKP’lileri hedef alarak “Tatlı su balığı siyasetçileri var, suya sabuna dokunmadan. Majestelerinin gazetecileri var. Havanın suyun berraklığından bahsederler. Öksürmenin, bağırmanın zamanıdır. Kral çıplak demenin vaktidir. Allah cesur olana izzet verir” dedi.
“ARINÇ’IN İSMİNİ DUYMAK İSTEMİYORUZ”
Bülent Arınç’ın gündem olan sözlerine ilk tepki eski AKP milletvekili Mehmet Metiner’den geldi. Arınç’ın ismini duymak istemediklerini belirten Metiner, “Bizim gönlümüzde bir yeri kalmamıştır. İnşallah partimizden de ihraç olur gider. Yeter artık yani. Bülent Arınç'ın ismini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara da yazıklar olsun diyorum. Kim olurlarsa olsunlar” dedi.
“MUHTERİS MÜFTERİ METİNER…”
Bülent Arınç ise, Twitter hesabından paylaştığı yazılı bir açıklamayla oldukça sert bir yanıt verdi.
Arınç, "Kifayetsiz muhteris ve müfteri Metiner, sözüm sana!" başlıklı yazıda şu ifadelere yer verdi:
"İnsan omurgası 33 kemikten oluşur. Seninki ise yalan, iftira hasetten ibaret üç kıkırdaktan müteşekkil. Sanma ki yalan ve iftiralarını dikkate alıp cevap vereceğim. Seni muhatap almak benim için züldür. Ama! ‘Gerektiği zaman, hadsize haddini bildirmek, kırk yetime kaftan giydirmekten üstündür.
ERDOĞAN'A AĞZA ALINMAYACAK HAKARETLER ETTİN
AK Parti’nin her toplantısına Kurucular Kurulu üyesi sıfatı ile davet edilen şahsımın partiden ihracını talep edecek cüreti nereden buluyor, bu gücü kimlerden aldığını düşünüyorsun? Sen ki sürekli birilerinin gölgesinde sana ihsan edilenle beslenen, ondan alacağını tüketip sonrakine geçen bir zavallısın.
Tam da bu sebeple geçmişinden nedamet getirmeyi alışkanlık haline getirmişsin. HADEP’te siyaset yaparken Milli Görüş yıllarından nedamet getirdin. Liberal oldun, Kürtlüğünden nedamet duydun.
AK Parti çatısı altında siyaset yaparken, nasıl olsa duyulmaz özgüveniyle kuytuda köşede, dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan’a ağza alınmayacak hakaretler ettin. Hakaretlerini önce PKK komplosu diyerek reddettin, bir hafta sonra söylediğini kabullenerek canlı yayında özür dilemek zorunda kaldın.
ÖZEL HAYATINLA İLGİLİ BİLDİKLERİMİ
AİLENE HÜRMETEN KONUŞMUYORUM
Özel hayatın, dünün ve bugünün ile alakalı bildiklerimi ailene hürmeten konuşmuyorum. Benim aidiyetim ne kişilere, ne de kişilerden vücut bulmuş kurumlaradır, yalnızca yüce Allah’a ve onun bana emrettiği değerler bütününe sadığım. O yüzden hangi mevkide olursam olayım doğru bildiklerimi her daim söyledim. İnandığım değerler bütününü dünyevi istikbal uğruna terk etmedim. Eğilmedim, bükülmedim! Ömrümü vakfettiğim davadan bir an olsun dönmedim.
"SİZİN ‘DAVA’ DEDİĞİNİZ ŞEY ÇORAK BİR ARAZİDEN İBARET"
Davam, gönül tahtımda huzur ve sükunetle oturmakta. Sizlerin bugün 'dava' dediği şey, dünyevi ihtiraslara batmış, gökten inecek bir damla rahmete hasret çorak bir araziden ibaret.
Sen ise şimdi bu çorak arazide nefes dahi alamamanın yarattığı nörolojik ve psikolojik bir vakasın. Fikirlerim, ideallerim ve davamın bahçesinde gönlüm ferahtadır. Bu bahçeyi terk edenler ise hezeyanlarına her geçen gün yenisini eklemekte, milletin ve Hakk’ın terazisinde bir kuş tüyü kadar siklet çekememektedir.
"SEN NE BİR KÜRT KADAR MERT NE DE
BİR MÜSLÜMAN KADAR AHLAKLISIN"
Maalesef davamın değerler bütününü hazmetmişler azınlıkta kalırken sen ve senin gibilerin çoğunluğu galebe çaldı. Geceleri başımı yastığa koyarken hayıflandığım tek şey budur.
Çirkin, kaba, ahlak dışı ve yakışıksız sözlerini sana misliyle iade ediyorum. Hadi iki çift laf daha edeyim de tamam olsun. Sen ne bir Kürt kadar mert ne de bir Müslüman kadar ahlaklısın."