öğretmenlerin, öğrencilerle idareciler üzerinde oluşturduğu "özel durumun" icraatleri olarak ortaya çıkarılan ve "kendilerinden olmayana" yaşama hakkı tanımayan "cemaat" uygulamalarının son örneğini Sözcü18.com olarak sizlerle paylaştık.
Ve haberin "duyurusunu" yaparken de "gündem yaratacağı" iddiasında bulunduk! Haberi yayımladıktan sonra alacağımız "tepkileri" de az çok tahmin etmekte pek de zorlanmamıştık! Büyük bir tesadüf olsa gerek, haberi okuyucu ile buluşturduğumuz saatlerde, Çankırı Belediyesinde gerçekleştirilen "arsa ihalesi" öncesinde "Menzil cemaatinin" çıkarları doğrultusunda yaşananlar ile, Nevzat Ayaz Anadolu Öğretmen Lisesinde yaşanan bu olayın "güç gösterisi" açısından hiç bir farkı yoktu!
"Sen 'öğretmen' olamazsın" başlığı altında verdiğimiz haberle ilgili yapılan "okuyucu yorumlarını" (birkaç tanesi hariç) çok da sağlıklı ve de "izan sahibi" kişiliklerin oluşturduğunu düşünmediğimiz gibi, her birisinin adeta "meydan okuyan" cinsten oldukları çok açık ve net olarak görüldüğü için haberin ekinde "özellikle" yer verdik! Gelen yorumlar öylesine "çirkin" ve "belden aşağı" olmasına karşın bu yorumları okuyucu ile paylaşmamızın altında yatan tek gerçek "güçlü taraftar" olabilme sevdasının, insan aklını hangi derecede nerelere taşıyabileceğini birlikte görelim istedik...
KULAKTAN DOLMA HABER!
Sözcü18.com ile bütünleşmiş olan Vedat Beki, Çankırı ile ilgili bugüne kadar yapmış olduğu "haberlerin" tek bir tanesini dahi "belgesiz" yayımlama ihtiyacı hissetmemiştir. Bu haberimizle ilgili hazırlık devremizin yaklaşık 20 günlük süreyi kapsadığını söylersek, nasıl bir çalışma içinden geçerek haberi okuyucu ile buluşturduğumuzu anlamış olursunuz.
"Haber baştan aşağı uydurma! Ben olayı biliyorum" diyen yorumlarla birlikte "Tarafları dinlediniz mi? Özellikle öğretmen Hakan A.'yı?" şeklindeki sorulara da; Öğretmen Hakan A.'nın söyleyecek sözü var ise, bu sayfalar doğal olarak kendisine de açıktır. Bizleri "öğretmen Hakan A.'yı linç etmişsiniz" ithamı ile suçlayanların, olayların adeta "baş kahramanı" olan öğretmen Hakan A.'yı, gerek olayların yaşandığı anda kullandığı "söylem", gerekse olaylar sonrası takındığı "tavırları" çok iyi analiz etmelerini ve sergilenen "eylem ve söylemlerin" kutsal bir meslek olan "öğretmenlik" ile hangi ölçüde bağdaşır olduğunu da "insaf" ölçüsünde dile getirmelerini beklemek doğal insanlık görevi olduğunu da hatırlatmak isteriz.
Bu yıl lise öğrenimini tamamlayarak üniversite sınavlarına girecek iki öğrenciye, sömestr öncesinde başlayan ve ilçe disiplin kurulunun kararını vereceği önümüzdeki günlere kadar olan süreci adeta "kabus" haline getiren zihniyetin, daha doğrusu "acımasızlığın" boyutlarını da gözler önüne sermek, Sözcü18.com olarak yapmamız gereken "haberciliğin" birincil gereği olduğunu da hatırlatmak isteriz.
EĞİTİMCİ BİR AİLENİN FERYADINI GELİN "BABA"DAN ÖĞRENELİM!
Sözcü18.com, Nevzat Ayaz Anadolu Öğretmen Lisesinde yaşanan olaylar sonucu Okul Disiplin Kurulu tarafından ilk etapta "5 gün okuldan uzaklaştırma" cezası alan Mehmet T. ile Fatih Hazar K.'yı İlçe Disiplin Kuruluna "okuldan uzaklaştırılmaları" isteği ile gönderen "cemaat mensubu kadro"nun, sergilemiş oldukları bu icraatle, Nevzat Ayaz Öğretmen Lisesini "ele geçirme" planları "eksiksiz" olarak gerçekleşecek ve adeta "zafer kazanmış kumandan" pozisyonuna da kimlerin geçeceği "çoktan" belli olmuş görünüyor!
Bununla birlikte, "Sen 'öğretmen' olamazsın" haberimiz, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrolarının, öncelikle kendi "binalarında" başlayan "laçkalıkla", birlikte denetimlerini yaptıkları okulların da hangi durumlarda olduğunu, çok ama çok iyi resmeden bir haber olarak "arşivlerde" şimdiden yerini alacaktır.
Biz, konuyla ilgili sözü daha fazla uzatmayalım ve halen İlçe Disiplin Kurulunda "karar aşamasında" olan olayın "iki mağdurundan biri olan" Fatih Hazar K.'nin babası ve aynı zamanda ailece eğitimci olan Fikret K.'nin "ilgili makama" başlıklı dilekçesini, "sabrınıza da sığınarak" tam metin halinde sizlere sunalım...
"İlgili Makama,
Çankırı ili Nevzat Ayaz Anadolu Öğretmen Lisesi son sınıfı dil alanında okuyan Fatih Hazar K. adlı öğrencinin velisiyim.
Geçtiğimiz günlerde okulda tüm ayrıntıları kamera kayıtlarıyla da tespit edilmiş olan bir olay neticesinde velisi bulunduğum öğrenciyle ilgili disiplin soruştuması başlatılmıştır.
Bu soruşturmanın neticesi henüz ortaya çıkmasa da okul disiplin kurulu üyeleri öğrencinin davranışını ilgili disiplin yönetmeliğinin “Öğrencinin örgün eğitim dışına çıkarılması” cezasını gerektiren bir davranış olarak değerlendirerek bir alt ceza olan “Öğrencinin tasdiknameyle okuldan atılması” cezasının verilmesini ilçe disiplin kuruluna teklif etmiştir.
Aldığım bilgilere göre bazı üyeler bu karara çok ağır olduğu ve davranışla uyum göstermediği bu durumun bu cezayı asla gerektirmediği yönünde itirazlarını yazılı olarak yapmışlardır.
Böyle bir kararın alınması sırasında yaşanan olaylarda disiplin kurulu başta başkanı olmak üzere bir öğretmen ve bir eğitimci olarak ilgili disiplin yönetmeliğine hiç de uygun olmayan davranışlar göstermişlerdir.
Hiçbir şekilde hak edilmeyen, usule ve yönetmeliklere uymayan bu kararın oluşmasıyla yaşayacağımız mağduriyetlerin göz önüne alınarak gerekli müdahalenin yapılarak bu hatanın düzeltilmesini istiyorum. Ayrıca süreçte ve olaylarda yaşanan kural dışılıkları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.
1. Olay incelendiğinde görülecektir ki öğrencinin bu davranışı bırakın bu cezayı belki de dikkate alınması gereken bazı saikler dikkate alındığında ceza gerektirmeyecek düzeydedir.
2. Öğrencinin yaşadığı bu olayın oluşmasına sebep olan bir başka olay da Fatih Hazar K. bir başka öğrenciyle kendi olayının öğretmeni arasında yaşanan ve öğretmenin öğrenciyi fiziksel şiddete ve galiz küfürlere maruz bırakmasıyla gelişen durumda ilgili öğretmeni ve öğrenciyi ayırmış, daha kötü olayların yaşanmasını önleyecek bir cesaret ve erdem olarak görülmesi gereken davranışı sergilemiştir. (Tüm kamera kayıtları incelenebilir)
3. Bu olaydan yaklaşık yarım saat sonra Fatih Hazar K. ve daha önceki olayda öğrenciye fiziksel şiddet uygulayan öğretmenin kendisini ve arkadaşlarını tehdit etmesiyle öğretmene bu durumun sebebini sormaya gittiğinde orada bulunan diğer öğretmenlerce susturulmuştur. Bu durum disiplin soruşturmasında öğretmene “gerçekleşmese de kanaatimizce gerçekleşebilecek bir saldırı” (!) biçiminde tanımlanmıştır.
4. Yukarıdaki tüm olayların ayrıntısı okul kamera kayıtlarında bulunmaktadır.
5. Tüm bunların sonunda bir veli olarak ben okula çağrıldığımda ilgili öğretmenle görüşüp, her ne kadar da yanlış tutum ve sözleriyle ilgili öğretmenin yaşanmasına sebep olduğu bu olaylarla ilgili oğlum adına özür dileyip oğlumu da kendisine gönderip özür dileteceğimi söyledim. Ayrıca sonuç olarak öğrencilerin henüz çocuk olarak görülmesi ve onlara daha şefkatle yaklaşmak gerektiğini uygun bir dille özellikle hatırlattım. Oğlumu da ikna edip özür dilemesini temin ettim. Tüm bunlara rağmen öğretmen şikayetlerini ilgili kurula yazılı olarak yaptı ve bu aşamadan sonra eğitimle asla bağdaşmayacak, yönetmelik dışı davranışlar gelişmeye başladı.
6. Disiplin kurulu üyeleri tarafından öğrenci ve okul ortamına, “o öğrencilerin işi bitti defterlerini dürüyoruz”, biçiminde hiç de hoş olmayan tehdit ve sözler yayılmaya başlandı. Velisi olarak bana ve bir önceki olayda dayak atılan öğrencinin babasına da “öğrencinizi alın yoksa biz en ağır cezayla atacağız, siz zararlı çıkarsınız” biçiminde tehdit kokan öneriler gelmeye başladı. Bu ortamda ÖSS hazırlığı yapan çocukların ve biz ailelerin psikolojik durumunu varın siz hesaplayın...
7. Yapılan disiplin soruşturmasında veli olarak kurul beni çağırıp dinlememiştir.
8. Bu soruşturma yürütülürken ilgili yönetmelik, “Türk Mili Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkelerine dair kanun” dikkate alınmadığı gibi onların lafzına ve anlamına aykırı davranışlar ve yaklaşımlar sergilenmiştir.
Ceza verilirken sözkonusu davranışla cezanın orantısızlığı dile getirilmesine rağmen (bazı üyelerce) en ağır ceza takdir edilmiş ve okul rehberlik servisinin uyarılarına rağmen şikayetçi öğretmenin tutum, davranış ve hakaretleri göz ardı edilmiştir.
Disiplin kurulu; davranışın hangi şartlar altında gerçekleştiğine, öğrencinin tüm kişiliğinin değil o davranışının odak olarak görülmesi gerektiğine, öğrencinin psikolojik durumuna, daha önce benzer davranışları gösterip göstermediğine, ceza alıp almadığına, derslerdeki başarılı durumuna, burada sözkonusu olan durumun okulun genel bir disiplinsizliği (varsa) değil, sadece öğrencinin davranışının sorgulandığı ve verilecekse buna uygun bir ceza verilmesi gerektiğine bilmemekten ya da ard niyete kesinlikle dikkat edilmemiştir.
9. Öğrenci daha önce kimseyi hiç kırmayan ve üzmeyen milli ve ahlaki değerleri olan yardımsever ve arkadaşları, öğretmenleri tarafından sevilen, derslerinde de hiçbir sorun yaşamamış başarılı bir öğrencidir. Ayrıca önümüzdeki aylarda yapılacak Üniversite Seçme Sınavlarında dil alanında kendisinden üstün bir başarı umulmaktadır. (Bu durumu istenirse sorgulanabilir.)
10.Okul Disiplin Kurulu öğrencinin durumunu görüşürken tamamen “Bunları okuldan atarsak bu diğerlerine de ders olur!” gibi tamamen eğitimin amaçlarına ve ilkelerine ters düşen bir yaklaşımla hareket etmiştir.
11. Öğrencinin davranışı cezalandırılırken öğrencinin yararını değil de “Nasıl daha ağır bir ceza verebilirim?” gibi sağlıksız bir anlayışla olaya yaklaşılmıştır. Bu durum Yönetmeliğe bakıldığı zaman görülecektir, çünkü ilgili davranış farklı yerlerde yönetmelikte bulunmaktadır. Ayrıca okul yönetimi ve ilgili kurul, öğrencinin bir önceki olayın vahim sonuçlara varmasını engelleyici, erdemli davranışını ödüllendirmeyi hiç düşünmüş müdür? şeklinde bir soruyu da sanırım sormamız gerekecektir.
12. Okul disiplin kurulunun; okul rehberlik servisi ve sınıf rehber öğretmeninin öğrenci hakkında olumlu görüşler bildirmesiyle ilgili hiçbir değerlendirme yapmadığı son derece açık olarak görülmektedir.
13. Okul disiplin kurulu başkanı, İlçe Disiplin Kuruluna bu ceza ile ilgili teklifin yapılacağını bize bildirdiğinde yukarıdaki tüm değerlendirmeleri öğrencinin anne ve babası olarak kendisiyle paylaştık. Bize kurul başkanı olarak “öğrenciyi alın ceza işlemini ortadan kaldıralım!” gibi çirkin ve “kırk satır mı, kırk katır mı” tarzında hukuksuz bir teklifte bulunma cesaretini göstermiştir. Öğrenciyle beraber bu kararla ailesinin de cezalandırılmış olduğunu öğrencinin yeni gideceği okulun başka bir şehirde olabileceğini, öğrencinin düşebileceği psikolojik durumu, yeni duruma uyumunun şu sınav döneminde ne kadar zamana mal olabileceğini ve uyumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini hiç sorgulamadan böyle bir teklifte bulunulmuştur.
14. “Bu davranışa böyle bir ceza takdir edilmemeli, bu nasıl iştir!” diye itirazımız karşısında “Ben disiplin kurulunun uyumunu bozmamak adına karara katıldım!” diye de bir garabet sergilemiş ve bu hukuksuz kararın çıkmasına sebep olduğunu farkında olmadan ortaya koymuştur.
15. Çocuğun bu davranışını yönetmeliğin bu maddesine göre değerlendirmek son derece yanlış ve zalimce, dediğimde “Öğrencinin amacı hocayla konuşmak olabilir onu bilemeyiz, ama diğer hoca onu engellemeseydi saldırmak niyeti olabilirdi diye tahmin ettik!” diyerek son derece yanlış ve sağlıksız bir bakış içinde bu karara vardıklarını ikrar etmiş oldu. Ayrıca davranışı zorlama biçimde en ağır ceza maddesine taşıdıklarını ifade etmiş oldu.Bu nedenle bu sözler bile öğrencinin yararına bir yaklaşım içinde olunmadığını göstermektedir. Verilebilecek en ağır cezayı vermek ve bunun işlemlerini yapmak eğilimleri açıkça hissedilmiştir.
16. Öğrencinin konuşmak üzere yanına gelmesini, “herhalde saldıracaktı” mantığıyla ve yorumuyla hareket ettikleri kendi ifadelerinden de anlaşılmaktadır. Böylesine hukuki mesnetten tamamen uzak zorlama bir yorumla ceza verilmek istenmesi hangi ruh haliyle hareket ettiklerini gözler önüne sermektedir.
17. Üniversite sınavına hazırlanan ve okuldan mezun olmak için sadece yarım dönemi bulunan bir öğrencinin son bir aydır böylesine gerilimi yüksek ve haksızca suçlandığı bir ortamda yaşamaya mecbur bırakılması son derece yanlıştır.
18. Disiplin cezasını öğrencinin tepesinde bir tehdit aracı olarak tutmak ve bu yöntemle okul disiplininin sağlanacağını düşünmek çok hatalı bir bakıştır, ayrıca bu anlayışın bu olayın dışında da bu kurul üyeleri tarafından sergilenmesi okulda varsa esas olarak disiplinsizliğin sebebidir, diye düşünüyorum.
Disiplin yönetmeliğinin öğrencilerden beklenen davranışları sıralarken yönetmeliğin esas amacının ceza vermek olmadığına vurgu yaptığı unutulmuştur. Ayrıca çocukları türlü gerekçelerle farkında olmadan da olsa tehdit etmek eğitimin genel amacının tam aksine bir durum yaratacaktır.
19. Disiplin kurulu başkanının çağrısı üzerine kendisi de bir öğretmen olan eşimle okula gittiğimizde eşim kurul başkanına: “Biz de Kız Meslek Lisesinde ne sorunlarla uğraşıyoruz çok daha sorunlu ve ilgiye eğitime muhtaç öğrencilerimiz var. Bu tür olaylarda onları cezalandırmak için değil; okula, topluma ve ailesine kazandırmak için çaba sarf ediyoruz. Siz burada daha az sorunlu, seçilmiş ve daha zeki öğrencilerin yaşadığı bu basit olayı bile en ağır cezalarla cezalandırarak, hiç uğraşmadan, eğitimci olduğunuzu unutmuş olmuyor musunuz, bence bizim çabalarımız çok daha değerlidir. Sizin bu ve buna benzer davranışlarınız kolaycılık ve eğitim adına ülkenin geleceği olan çocuklarımızı ihmal etmekten başka bir anlam taşımaz. Siz de anne ve babasınız bu kolaycılığınız kaç öğrencinin ve ailesinin mağduriyetine sebep olmuştur, çok merak ediyorum ve kurul olarak sizi hatalı buluyorum” dediğinde bu ayrıntıyı göremeyen bir rahatlıkla gülebiliyordu. Bu tavrı çok rahatsız edici bulduğumu ifade etmek isterim.
20. Gerçekleşmeyen bir olayı, zorlama bir yorumla, “gerçekleşecekti” ya da “herhalde olurdu gerçekleşirdi", diye değerlendirip kendince suç yaratma ve cezalandırmayı teklif etme; eğitsel, hukuki kısacası her açıdan son derece hatalı bir yaklaşımdır ve sağlıksız zihinlerin eseri olmak durumundadır.
21. “Okuldan alın yoksa kurul marifetiyle biz bu işi yaparız!” denmesi ve tavrın geçmişte de çoğu olayda ortaya çıkmış olması bizi en derinden etkileyen konu olmuştur. Bu konu bizi ve ailemizi huzursuzluğa ve strese düşürmüştür. Ayrıca sağlık problemleri yaratmıştır.
Tüm bu olaylarla ilgili şahitlikler, yaşananlar, kayıtlar ilgili makamlar ilgi gösterirse rahatça görülebilecektir.
Tüm bunları eğitim camiasının yani okul yönetiminin, ilgili bakanlığın, ilgili valiliğin, ilgili milli eğitim müdürlüğü yöneticilerinin ve ilgili ilçe disiplin kurulunun dikkatine sunuyorum.
Bilgileriniz ve gereğini saygıyla arz ederim."