Behzat Ç.’yle adını hafızalarımıza kazıyan Erdal Beşikçioğlu ve oyuncu eşi Elvin Beşikçioğlu, ilk kez MAKARON’a konuştu. Çift, “24 yıldır birbirimizi hiç bırakmadık. Evliliğimizin sırrı dostluğumuz” dedi
Siz onu Köprü, Vali, Behzat Ç. olarak tanıyorsunuz ama Ankara izleyicisi için Bir Delinin Hatıra Defteri'yle sahnede devleşen adam Erdal Beşikçioğlu. Bir yanı çok çocuksu ve idealist. Hep oynamak istiyor. O nedenle dizi, film ve Devlet Tiyatrosu dışında konservatuvar ve dengi okullardan mezun gençlerle yeni sahne denemeleri yapıyor. İki yıl önce Stüdyo Cer'i kurduğunda ilk röportajımızı yapmıştık. Onu "İşine sırılsıklam âşık ve durmayacak. O nedenle ben daha çok Erdal Beşikçioğlu röportajı yapacağım. Bu ilk bölüm" diye anlatmıştım. Beni yanıltmadı. İkinci bölümümüzde hayli heyecanlı geçti. Üçüncü bölüm için biraz bekledik. Çünkü Beşikçioğlu Behzat Ç.'den sonra yok oldu. Daha doğrusu biz öyle sandık. Meğer o Nadir Koçoğlu'yla birlikte Tatbikat Sahnesi'ni kurmuş ve ilk oyunları Mezarsız Ölüler'i sahneye koymuş. Hal böyle olunca bana yine Ankara yolu göründü. Hafta sonu önce oyunu izledim, ertesi gün Tatbikat ekibiyle birlikte soluğu kahvaltıda aldık. Karnımızı doyurduktan sonra yanımıza oyuncu ve yönetmen yardımcısı eşi Elvin Beşikçioğlu'nu da aldık. Anlayacağınız, heyecanı bol, hikâyesi sağlam, aşkı da içinde barındıran bir üçüncü bölümle karşınızdayız. Dördüncü bölüm için çok bekleyeceğimizi sanmıyorum. Belki sezona bir müzikalle karşımızda olurlar. Ama siz şimdilik üçüncü bölümün tadını çıkarın. Çünkü Erdal-Elvin Beşikçioğlu çifti ilk kez VATAN’a konuştu.
- Behzat Ç. bittikten sonra biz durursun zannederken Tatbikat Sahnesi’ni kurmuşsun. Bu fikir zihnine ne zaman düştü?
Erdal Beşikçioğlu: Senin de daha önce geldiğin Stüdyo Cer’de, konservatuvar ve dengi okullarda okuyan arkadaşlara sahne deneyimleri kazandırmak için yola çıktığımız bu hikâyede aslında Tatbikat Sahnesi’nin asıl amacı yatıyordu. Behzat Ç. bittikten sonra yapmak istediğimiz deneysel tiyatroyu hayata geçirmeye karar verdik. Tatbikat’ın özü de çok güçlüydü. Sonunda bu ülküyü gerçekleştirdik.
- Mezarsız Ölüler’i izledikten sonra insan şunu soruyor: “Aslında hepimiz birer mezarsız ölü değil miyiz?”
Erdal: Öyle zaten Oya. Benim için hiçbir ideoloji insan yaşamının önüne geçemez. O nedenle oyunun bir ideolojisi yok. Sadece hak ve özgürlükler üzerinden hareketle bu hikâyeyi ele almaya çalıştım. Mezarsız Ölüler’de, direnişçilerin düşünce özgürlüğü üzerinden hareketle zihinlerini sıkıştırılmış bir hale sokup, onları yalnızlaştırması üzerine bir eser.
‘SEYİRCİ GERÇEKLİK İSTİYOR'
- İkinizde oyuncusunuz, şimdi hem yönetmenlik de yapıyorsunuz. Bu da var olan tiyatro sistemine karşı bir isyan mı?
Erdal: Bizi zaten harekete geçiren bu. Hayata ve sisteme bir karşı çıkışımız var. Tiyatronun yeniden sorgulanması ve alternatif ne olabilir sorusuna verdiğimiz bir cevap Tatbikat Sahnesi. Böyle olunca Mezarsız Ölüler gibi tuhaf oyunlar çıkıyor.
Elvin: Biz Shakespeare’de sahneye koysak klasik olmaz. Kafamız başka çalışıyor. Her şeyi alt üst etmekten yanayız.
- Benim Bir Deli’nin Hatıra Defteri’nde, Hayvan Çiftliği’nde ve Mezarsız Ölüler’de gördüğüm şey, bedeni de zorlamaya yönelik işler yapıyorsunuz…
Erdal: Çünkü seyirci senin nasıl rol yaptığını değil, ne yaşadığını seyretmek istiyor. Gerçeklik duygusunu tatmak istiyor. Derdi ve estetik arayışı olan, bir ekol olma yolunda ilerleyen diri bir tiyatro kurmak niyetindeydik. Tatbikat Sahnesi bu hedefle yola çıktı. Erdal-Elvin Beşikçioğlu tiyatrosu olmasını istemedik. Çünkü sen yaşlandığın zaman tiyatroda seninle bitiyor.
- Sahnede morglar var ve seyirci morglardan çıkan oyuncuları izliyor. Aslında ölümü de sorgulatıyorsunuz…
Erdal: Varoluş için seyircinin de ölümü sorgulaması gerekiyor. Metnin orijinali 2. Dünya Savaşı sırasında bir çatı katında geçiyor. Sartre metinde felsefesini dinletmiş. Yönetmen olarak niyetim, bu felsefenin içerisinde seyircinin morglar karşısında kendi varoluşunu sorgulamasıydı.
- Elvin, Erdal’ın bitmek bilmeyen enerjisiyle nasıl başa çıkıyorsun?
Elvin: Erdal’ın hayal gücü çok geniş ve risk alabiliyor. Bundan korkmuyor. Yapmak istediklerini hayata geçirmezse Erdal olamaz. Ona bir iş yapmak yetmiyor. Sen de onunla aynı işi yaptığın ve aynı evde yaşadığın için onunla beraber güdüleniyorsun. Çünkü çok doğru yerden anlatıyor.
- Hep iş konuştuk. O nedenle filmi başa saralım. Elvin, Erdal seni ilk gördüğünde “Evleneceğim kadın” demiş. Sen onu gördüğünde ne dedin?
Erdal: Elvin anlatsın. Ben yanınızdan ayrılıyorum. Sonra yine gelirim.
Elvin: Ben Erdal’ı bile görmedim. (Gülüyor) Okula endeksli biriydim. Erdal, çok sevdiğim bir sınıf arkadaşımdı. Sonra arkadaşlığımız yavaş yavaş bir aşk hikâyesine dönüştü.
- Romantik bir hikâye dinleyeceğimi zannediyordum…
Elvin: Romantik bir hikâyemiz yok. Sanırım dostluktan böyle bir aşk çıktı. Oya, insanın başına her şey gelir. Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki, çocuklarımız olmasaydı bile bir telefon açsam Erdal gelir. Çünkü o benim bu hayattaki tek dostum. Erdal anlar, dinler, yardımcı olur. Tek bir bakışı bile bana bir şey anlatmak için yeter. Erdal’la olduğum için çok şanslıyım. 24 sene oldu, birbirimizi hiç bırakmadık. Bizim evliliğimizin sırrı dostluğumuz.
- Tüm erkekler aslında birer çocuktur. Senin iki çocuğun var ama Erdal’a da üçüncüsü diyebilir miyiz?
Elvin: Allah’tan Erdal kendi kendine bakabilen bir adam. Evlilik zor iş. Ama iş kadında bitiyor. Daha çok kadın bir şeyleri sahiplenir, organize edebilir ve yürütebilirse o evlilik gerçekten devam ediyor.
- Evde iki oyuncu, iki çocuk var. Ego çatışması ne durumda?
Elvin: Biz birbirimize acı konuşanlardanız. Çünkü dost acı söyler.
- Erdal, Behzat Ç.’yi oynadıktan sonra kadın hayranlarının sayısı bir hayli arttı. Hiç kıskanmıyor musun?
Elvin: Beni hiç etkilemiyor. Belki de, dostluktan, Erdal’a olan inancımdan ve onun özünü bildiğimden… Beni üzecek, toplum içinde taciz edecek bir davranışı Erdal’ın asla yapmayacağını biliyorum. Tabii ki, kendine güven meselesi de var. Tiyatrodan doymuş bir insanım. Bizim kendimize ait bir dünyamız var. Evlilikte çok önemli bu. Yalnız kalmak istersek kalabiliriz. Bir yere gidildiğinde “Erdal ben de geleyim” diyecek biri değilim. “Kimler var” diye sormam. Erdal bir şey anlatmak isterse konuşuruz. Şükürler olsun, hiç öyle kıskançlık durumlarına düşmedik.
‘AİLEMLE MUTLUYUM'
- Elvin, sahnede seni izleyince senin potansiyelinde bir oyuncu neden ekrandan bu kadar uzak kaldı diye düşündüm…
Elvin: Bu bir seçim meselesi. Okuldan mezun olduktan sonra tiyatro odaklıydım. Sonra Devlet Tiyatrosu’nda bölgelere dağıldık. Ben Trabzon’a, Erdal Diyarbakır’a gitti. Evlenmeye karar verince ben Diyarbakır’a tayinimi istedim. Erdal’ın askerlik süreci başlayınca İstanbul’da Bir Kördüğüm dizisinde oynamaya başladım. Ardından Fasülye filmi oldu. Sonra Cumhuriyet filmini çektim. Fakat Ona Bakma Bana Bak dizisini çekerken beni çok yordular. 13 bölüm sonunda “Ben hamal değil, oyuncuyum” diyerek diziden ayrıldım. Döndüğümde Erdal’a “Bir daha dizi yapmak istemiyorum. Çocuk yapmak istiyorum” dedim. İki ay sonra hamileydim.
- Demek Derin hayatını senin dizilerde yıpranmana borçlu…
Elvin: Kesinlikle… (Gülüyor) Bu arada hep tiyatroya devam ettim. Daha sonra Kasırga İnsanları ve Ne Seninle Ne Sensiz dizilerini yaptım ama çocukla çok zorlandım. Böylelikle dizi hayatıma uzun bir ara girdi. Bu arada Erdal Köprü’ye başladı. Ben de çocukla ilgilenmeye başladım.
- Derin hayatını dizilere borçluysa Ömer neye borçlu?
Elvin: Ömer Derin’e borçlu. Derin üç yaşından beri kardeş istedi. Fakat işler yoğundu. Bir türlü cesaret edemedik. Ama Derin her hamile gördüğünde ağlayarak hiç yılmadı. Sonra yaş 40 oldu ve Erdal’a “Yaptık yaptık” dedim. Ömer şimdi 1.5 yaşında. Babasını çok seviyor. Çocuklarımla, Erdal’la çok mutluyum. Şükürler olsun
‘ERDAL ÇOK İYİ BİR BABA'
- Elvin sizin evde idareci kimdir?
Evin otoritesi Erdal gibi görünür ama idareci benim. Fakat Erdal çok büyük bir güç bizim için. Çok iyi bir baba. Erdal, gece kaç olursa olsun, çok stresli bile olsa çocuklarıyla oynar. en iyi huyu stresini hiçbir zaman evin içinde bize zerk etmeyişidir.
- Dışarıda aslan ama evde kılıbık bir adam mı?
Erdal mı? Oya sende tanıyorsun, mümkün mü? Saygılıdır ama asla kılıbık değildir. Kendi fikirlerini net bir şekilde ifade eden biridir. Bizim evde kimse kimsenin alanına girmez.
Tatbikat Sahnesi’nin kurucuları Nadir Koçoğlu ve Erdal Beşikçioğlu, ilk oyunlarının ardından hem rol arkadaşlarını, hem de öğrencilerini kahvaltıya götürdü. Beşikçioğlu’nun kızı Derin de ekibin neşe kaynağı oldu. (Oya Doğan-VATAN)
Sözcü18'in notu: Elvin Beşikçioğlu, 1972 Çankırı Merkez doğumludur.