Huzurun, sevincin, yaşamın,ulusal birlikteliğin, kutsal olguların ve ülke varlığını içimize ebedi bir nefes gibi çekebilmekti... Küçükten büyüğe saygı, büyükten küçüğe sevgi çemberi oluşmuştu, Edirne'den Ardahan'a dek..Bu aziz ülkenin bireyleri olmaktan, ne denli mutluyduk anlatılamaz... Kardeşliğin yalnızca aynı ana rahmine düşmüş olmanın çok ötesinde, aynı duyguları paylaşan, bayrak, vatan gibi onurlarımıza bağlılık andı içen herkes; benim, senin, onun kardeşiydi, bir zamanlar..
N'oldu bize ?,,,
Bayramlarımızı bile kutlayamaz olduk, gönül pınarlarında... O pınarlar ki; şimdi göz yaşına dönüştü, aziz şehitlerimize, terör kurbanı masum insanlara akıyor akıyor, kahır dolu, öfke salvolarıyla..
Bayram dedikleri; bu ülke için canını vermiş aziz şehitlerin, kahraman ordumuzun, dünya dahisi Mustafa Kemal Atatürk ve yakın arkadaşlarına, bu mübarek günlerde şükran duaları göndermek demekti.. Müslüman bir toplumun inancına ambargo koyarak, "Bizden, sizden" şeklinde ayırım yapmak, yüce dinimizi istismar ederek, yalanın dik yokuşları çıkan haliyle siyasi kürsülere tırmandırmak değildi..
Bayram; yüce bir olgunun, inançlarından başka kusurları olmayan, bir topluma, düşüncesi dışında baskı kurmak, yalan rüzgarlarının hayali vasıtalarına bindirerek, adı yok mekanlara da göndermek olamazdı...
Sevgili dostlar;
Ülke sevgisini yüreğinde taşıyan, kutsal dinimizin büyüklüğüne hile hurda karıştırmadan, Allah ve peygamber aşkı ile bütünleştiren herkesin bayramını kutluyorum..
Biliyorum ki;
Bunlarda geçecek, her şey aslına dönecek... Vatan ve bayrak sevgisi, özgürlüğün simgesi Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetimiz ve yüce dinimiz, bu ulusun aziz varlığını yeniden kucaklayacaktır...