MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Ülkü Ocaklarını organize bir suç teşekkülü gibi göstermeye çalışmak ve başka yerlerden temin edilen suç aletlerinin bulunduğu yer gibi takdim etmeye yeltenmek izansızlık ve aşağılık bir tertiptir'' ifadesini kullandı.
ÜLKÜ OCAKLARINA YAPILAN BİR SALDIRIDIR
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin ''adaletsiz, hukuksuz ve vicdansız bir yönetim altında can çekiştiğini'' öne sürdü. Devlet Bahçeli, şunları kaydetti: ''Ülkemizi kuşatan şaibelerle dolu karanlık ve kirli süreç, sosyal dokuyu zedelemiş, güveni zayıflatmış ve iftiraya ivme vermiştir. Siyasi maksatlar gözetilerek yapılan operasyonlar, belirli amaçlara dönük kolluk gücü faaliyetleri ve yargının tarafsızlığını kaybetmesi, yaşanan sorunların merkezine oturmuştur. Son zamanlarda Ülkü Ocaklarına yönelik saldırı ve tezgahlar da bunlar arasında yer almaktadır.
ÜLKÜCÜLER SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Özellikle AKP hükümetinin açıkları birer birer meydana döküldükçe ve bölücü canilere kol kanat gerdiği deşifre oldukça ülkücülere çamur atılmakta ve komplolar düzenlenmektedir. Amaç bellidir ve ülkücüler adice sindirilmeye çalışılmaktadır.''
BÖYLE TAKDİM ETMEK İZANSIZLIKTIR
Şafak Operasyonu adı altında yürütülen soruşturma kapsamında Ülkücü Hareket'in ''vahim şekilde zan ve töhmet altında bırakıldığını'' savunan Bahçeli, şöyle devam etti: ''Üstelik kamuoyuna yalan ve yanlış bilgiler ahlaksızca servis edilmiştir. Ancak Türk-İslam ülküsünün yaşanması, yaşatılması ve tanıtılması konusunda tarihi ve hayati bir niteliği olan Ülkü Ocaklarını karalamaya, karartmaya kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir. Özellikle yapılan gözaltılar sonrasında yazılı ve görsel medyaya yansıtılan fotoğrafların, görüntülerin ve kamuoyu hazırlama amaçlı girişimlerin adaletle ve insanlıkla bağdaşır bir tarafının olmadığı açıktır. Nitekim Ülkü Ocaklarını organize bir suç teşekkülü gibi göstermeye çalışmak ve başka yerlerden temin edilen suç aletlerinin bulunduğu yer gibi takdim etmeye yeltenmek izansızlık ve aşağılık bir tertiptir.
Ülkücü ile çete kelimesini bir araya getirme uğraşı verenlerin, teröristle demokrasi ve barış kavramlarını birlikte kullanan çürümüş ve nesebi gayri sahihler olduğu ortadadır. Haksız, mesnetsiz ve temelsiz iddiaların, ithamların ülkücülerin tertemiz yüreklerinde ve millet sevgisinden feyiz alan bakışlarında erimeye mahkum olduğunu elbette herkes görecektir. Bu çerçevede, Ülkü Ocakları mensuplarını dahil eden soruşturma ve kovuşturmanın sonuna kadar gidilerek bir an önce tamamlanması ve gerçeklerin kamuoyuna açıklanması ilgililerin en büyük görevi ve sorumlulukları arasındadır.''