Arapça bir kelime olan Cemre, ateş, kor, köz manalarına geliyor. Cemre, aynı zamanda sıcaklık anlamına da gelmektedir. Öteden beri "Şubat'ın yirmisinden sonra cemre havaya düştü" deniyor.
SICAKLIK SUDA BAŞLIYOR
Yani ''Sıcaklık havada başladı'' demektir. Bundan bir hafta sonra da Cemre'nin suya düştüğü, bununla da sıcaklığın suda da başladığı ifade edilmiş oluyor. Bir hafta sonra ise, cemrenin toprağa düştüğü kabul edilir. Bununla da, sıcaklığın toprakta da başladığı anlatılmış olur. Cemre, İlkbahar başlangıcında yedişer gün arayla önce havada sonra su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık artışı anlamına gelmektedir.
CEMİLE KADIN DA DENİLİYOR
Eskiden yıl "Kasım, 180 gün" ve "Hızır, 185 gün" olarak ikiye ayrılırdı. Kasım; kasım ayının 8'inde başlar, 46'sında erbain, 86'sında da hamsin girer, kışın en soğuk 90 günü böylece geçerdi. Cemrelerin ilkinin, Kasımın 105'inde (19-20 Şubat) "havaya", ikincisinin Kasımın 112'sinde (26-27 Şubat) "suya", üçüncüsünün de Kasımın 119'unda (5-6 Mart) "toprağa" düştüğüne inanılırdı. Halk arasında cemrelere "Cemile kadın" da denir.
Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, bir makalesinde cemre olayını şöyle anlatıyor: ''Dünyada bütün halk takvimleri ortaya çıktıkları coğrafyaların ve kültürün izlerini taşır ve hepsi de döngüseldir. Aslı Arapça ve köz veya ateş anlamına gelen cemrenin İslamlık öncesi Türk kültüründe imre şeklinde var olduğu mitoloji araştırmacıları tarafından söylenmektedir. Altay türkülerinde imre ya da imere denilen ruhun bu tarihlerde sırayla havaya, suya ve toprağa elindeki ateşi saçtığı söylenmektedir. Cemrelerden bir hafta sonra Nevruz geldiği ve Nevruz öncesinde ateş, hava, su ve toprak ile ilgili dört çarşambanın Azeri kültüründeki varlığı dikkate alınırsa, cemreler arasındaki ilişki bu bilgiyle pekiştirilebilir."