AK Parti iktidarı “Kentsel dönüşüme girmemiş bina kalmayacak” hedefi açıklamaya devam ederken, Anayasa Mahkemesi, kentsel dönüşüm politikasında tıkanmalara neden olabilecek emsal bir karar verdi.
İstanbul'un en değerli noktalarından birinde, Bağdat Caddesi üzerinde bulunan bina, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca “riskli yapı” olarak tespit edildi ve "kentsel dönüşüm" kapsamında yenilenmesi planlandı.
Binadaki hak sahibi hissedarlar toplantı yaptı. Üçte iki çoğunlukla apartmanın yenilenmesi için bir müteahhitle kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ve projenin kabulüne karar verildi.
BODRUM KATTA DAİRE
Anlaşmaya göre çoğunluğa katılmayan hak sahipleri Hanife Yıldız Torum ve Nimet Filiz Seven'e zemin seviyesinin altında iki daire verilmesi kararlaştırıldı.
Torum ve Seven bunu kabul etmeyince yasadaki ilgili maddenin verdiği imkanla, sahip oldukları hisseler açık artırmayla satıldı, tespit edilen tutar kendilerine ödendi.
Yıkılan binada dört işyeri ve bir daire olmak üzere beş bağımsız bölüme sahip olan iki hissedar konuyu yargıya taşıdı. Ancak derece mahkemelerinden sonuç alamadı. Son çare olarak Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundular:
"MAHKEMELER DİKKATE ALMADI"
Başvuru dilekçelerinde şu iddiaları savundular:
- Kentsel dönüşüm uygulamasıyla mülkiyet hakkımız ihlal edildi.
- Dördü işyeri olan toplam beş bağımsız bölüm karşılığında zemin katın bile altında iki bağımsız bölüm verilmesi mülkiyet hakkımızı zedeledi.
- Malikler Kurulunun uygun bulduğu projenin bizim tarafımızdan dengesizdir. Bunu gösteren raporları derece mahkemelerine sunduk. Ancak dikkate alınmadı.
- Hisselerimizin rayiç değeri İdarece düşük belirlendi. Olması gereken bedeline ilişkin olarak sermaye piyasası mevzuatı kapsamında düzenlenen raporu derece mahkemelerine sunduk. ancak mahkeme bu yönüyle bir inceleme yapmadı.
- Hisselerini satın alan kişi lehine dengesizlik oluştu.
- Kentsel dönüşüm uygulaması kötüye kullanılarak mülkiyet hakkımız ihlal edildi.
- Derece mahkemeleri Malikler Kurulu kararı ile hisselerinin rayiç bedeline ilişkin temel iddialarımızı incelemekten kaçınmaları adil yargılanma hakkımızın ihlaline yol açtı.
BAKANLIK: YASAYA UYGUN
Bu iddialara karşı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise şu savunmayı yaptı:
- Başvurucuların hisselerinin bulunduğu taşınmazın 6306 sayılı Kanun’daki kısıtlamalara tabi tutulmasının kanuni dayanağı ve meşru amacı vardır.
- Çoğunluk kararına katılmayan azınlığın hisselerinin İdare tarafından satılması 6306 sayılı Kanun’da öngörülen amaca ulaşılabilmesi için gereklidir.
- Yüklendikleri külfet, hisselerinin bedeli başvuruculara ödenmek suretiyle hafifletilmiştir.
- Derece mahkemelerinin değerlendirmeleri keyfîlik ve bariz takdir hatası içermemektedir.
AYM: İDARE KEYFİ DAVRANAMAZ
Anayasa Mahkemesi yaptığı inceleme sonunda şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
“Malikler Kurulunun üçte iki çoğunluğunun taşınmazın yeni paylaşım şekline ilişkin kararına rıza göstermeyen hissedarların paylarının satılması yolunda düzenleme yapılması kamu makamlarının takdir yetkisinde olsa da bu durum, İdarenin söz konusu yetkisini keyfî bir biçimde kullanabileceği anlamına gelmemektedir.
Azınlıkta kalan hissedarların, kendi çıkarlarına açıkça aykırı olan, taşınmazın eski durumuna kıyasla açık dengesizlikler içeren bir projeyi kabul etmeye zorlayan karara iştirak etmemiş olmaları hisselerin satışı gibi ağır bir müdahaleyi haklılaştırmamaktadır.”
HÜKÜM: HAK İHLALİ, YENİDEN YARGILAMA VE MANEVİ TAZMİNAT
Anayasa Mahkemesi inceleme sonunda şu hükmü kurdu:
- Mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 4. İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
- Başvuruculara net 17.500 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.