Ankara, “kâr payı vereceğiz” diyerek toplanan milyonlarca TL’lik dolandırıcılık olayı ile sarsılıyor.
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre; Ankara’daki vurgun, Ekim 2013’te Çankaya’da faaliyet gösteren UD sağlık Merkezi isimli paravan şirket üzerinden gerçekleşti. Aralarında TBMM, Anayasa Mahkemesi çalışanları ve köylülerin de bulunduğu 423 kişi yüzde 10 kâr payı alacakları ümidiyle ellerindeki yüzbinlerce TL’yi Faruk Y. ile İsmet G.’ye verdi. Tanıdık yeni bir tanıdığı getirince sisteme dahil olanları sayısı arttıkça arttı. Birkaç ay, “kâr payı” adıyla küçük ödemeler alan vatandaşlar, ödemeler kesilince dolandırıldıklarını anladılar.
PARAVAN ŞİRKET
Mağdurların savcılığa sunduğu bilgilere göre, Yaşar T. adlı kişi, Ankara’daki ve Çankırı’daki akrabaları başta olmak üzere tanıdıklarından, “kâr payı” vaadiyle yüklü miktarlarda para topladı. Köylere lüks jiplerle gidilerek para içinde yüzüldüğü izlenimi verildi. Yaşar T., “güven” duygusuna dayalı topladığı paraları şirket ortağı oldukları ifade edilen İsmet G. ile Faruk Y.’ye verdi. Sadece bir köyden 1,1 milyon TL toplayan dolandırıcıların vurgununun 10 milyon TL civarında olduğu öne sürülüyor.
SENET SEPET YOK
Devrede tanıdık ve akrabalar olunca ne senet ne de para verdiklerine ilişkin tek bir sözleşme, belge dahi almadılar. İlk aylar beklenildiği gibi geçti. İsmet G. ve Faruk Y., topladıkları paraların yüzde 8 veya yüzde 10’u miktarındaki kâr payını ödediler. Ancak ilk 3 ay sonrasında kâr payı ödemeleri durdu. Ne olduğunu anlamaya çalışan mağdurlar, Yaşar T.’nin kapısını çaldı. Yaşar T. ise şirket sahiplerine ulaşmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı.
UD Sağlık Merkezi’nin bulunduğu adrese giden mağdurlar, kilitli kapıyla karşılaşınca, şirket sahiplerinin paralarla birlikte buhar olduklarını öğrendiler.
İZ SÜRÜP BULDULAR
Bir dedektif gibi iz süren mağdurlar sonunda İsmet G. ile Faruk Y’ye ulaştılar. Yine, “Ocak 2014’te ödeyeceğiz” vaadiyle karşılaştılar. Arada akrabalar ve tanıdıklar olunca mağdurlar, “bekleyelim o zaman” diyerek evlerine döndüler. Ancak aradan geçen uzun zamana rağmen ödeme yapılmayınca bu kez Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek suç duyurusunda bulundular.
İzzet Ekizceli, Gazi Yüksel, Kasım Mülayim, Ali özdemir, Bahattin Ekizceli, Ceyhan Göngördü, Ercan Türkoğlu, Erol Türkoğlu, Yunus Başdoğan ve İsa Türkoğlu imzalı şikayet dilekçesi savcılığa verilirken, bir köyden 1 milyon 136 bin TL toplandığına ilişkin liste de sunuldu.
KREDİ KARTINDAN ÇEKTİ
Mağdur Faruk Abi’nin 200 bin TL kaptırdığı bilgisinin yer aldığı listede, bazı vatandaşların da kredi kartından çektikleri paraları dolandırdıkları kayda geçti. Kredi kartından 58 bin 900 TL para çekildiği verisi de listede yer aldı.
Mağdurlardan İzzet Ekizceli, Yeniçeri ile yaptığı görüşmede, “Yüzde 5, yüzde 8 kâr payı diyerek para topladılar. Ben 60 kağıt verdim. 9 aldım. Bir daha yok. Oğlum da 50 kaptırdı” bilgisini verdi. Milliyet’e konuşan Ceyhan Gündoğlu, “Bizden yüzde 8 kâr payı vereceğiz diye para topladılar. Biz Yaşar T.’ye güvendik. Bir-iki ay ödeme yaptılar. Güvendiğimiz için de hiçbir şey imzalamadık. Ne senet ne başka bir belge. Şimdi kendilerine ulaşamıyoruz bile. Aracılar vasıtasıyla ocakta öderiz dediler yine ortada bir şey yok. Şimdi mart diyorlar” ifadelerini kullandı.
Dolandırıcıların vaadine inanan Ali Özdemir ise, “Mart’da öderiz eddiler. Parayı ödediklerinde davayı geri alacağız. Mart’ta da ödemezlerle ortalığı ayağa kaldırırız” diye konuştu.
YAKALAMA KARARI ÇIKTI
Edinilen bilgilere göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, mağdurların şikayeti doğrultusunda İsmet G. ile Faruk Y. hakkında yakalama kararı çıkardı. Mağdurların dolaylı bir şekilde ulaştığı dolandırıcılar ise “Mart ayında ödeyeceğiz” diyerek yeni bir tarih verdiler. Israrcı olan bazı mağdurların ise tehdit edildiği öğrenildi.
10 MİLYONDAN FAZLA VURGUN
Dolandırıcılara parasını kaptıran Yunus Başdoğan ise, mağduriyetini şöyle dile getirdi:
“Aracı olan eniştem. Arabamı sattım, elimde hazır para vardı. 25 bin TL verdim. İlk birkaç ay kâr payı gelince arkadaşlardan borç topladım bir 25 bin TL daha verdim. Şimdi elimdekilerin hepsi gitti. Hep akraba tanıdık devrede. Hani denize taş atarsınız dalgalanır halka halka genişler ya, biz de birbirimize öyle güvendik. Kendi kızkardeşimin kocası eniştem de eşinin bileziklerini satıp verdi. Şimdi ulaşamıyoruz. Bizim dışımızda Diyarbakır’dan, Ankara’dan, Çankırı’dan birçok ilden böyle para topladıkları söyleniyor. Vurgunun 10 milyonu geçtiği söyleniyor. Birçok arkadışımın yuvası dağıldı. Bari başka yuvalar yıkılmasın.”
DOLANDIRICILIK TBMM GÜNDEMİNE TAŞINDI
1980’lerin ortasından itibaren Türkiye’de birçok insanın canını yakan batık bankerler dönemini anımsatan bu olay TBMM’ye de yansıdı. Aralarında TBMM’de çalışmış olan mağdurlar aracılığıyla dolandırıcılık olayı MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’ye aktarıldı. Yeniçeri, bu dolandırıcılık olayını bir soru önergesinde TBMM gündemine taşıdı. Yeniçeri, önergesinde, olayı özetleyerek Adalet Bakanlığı’na şu soruları yöneltti:
* Bahsi geçen UD Sağlık Merkezi firması üzerinden kâr payı vaadi ile vatandaşlardan farklı miktarda para toplandığı ve vatandaşlara vaat edilen kâr payının dağıtılmadığı; anılan firmanın para toplanan vatandaşlara bilgi verilmeden faaliyetine son verdiği iddiaları gerçeği yansıtmakta mıdır?
* Mağdur vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi adına hangi işlemler yapılmıştır?
* Vatandaşlardan kâr payı vaadi ile para toplayan kimseler hakkında yapılan işlemler nelerdir?”
Milliyet’e konuşan Yeniçeri, vatandaşların açıkgöz, şark kurnazı kişilerin kurbanı olduklarını belirtirken, “Ortalıkta böyle onlarca dolandırıcı var. Akraba ve tanıdık olan kişileri araya sokmuşlar. sözleşme veya senet alma ihtiyacı bile duyulmamış. Bir paravan şirket kurmuşlar. İlk birkaç ay kâr payı ödemelerini yapıp güveni güçlendirip daha çok para toplamışlar. Şimdi konu yargıya intikal etmiş durumda. Bir an önce bu kişilerin yakalanıp hâkim karşısına çıkarılması gerekiyor. Yolsuzluk hırsızlık bu ülkede diz boyu oldu. İnsanlar, ‘biraz da biz çalsak ne olur’ diyor” ifadesini kullandı.