Bir dönem TBMM Başkanlık Divanı İdare Amirliği, TBMM KİT Komisyon Başkanlığı ile Tarım Orman ve Köy İşleri ve Maliye Bakanlığı görevinde bulunan Lütfullah Kayalar, İYİ Parti'ye katıldı. İYİ Parti lideri Meral Akşener, grup toplantısındaki değerlendirmelerine başlamadan Kayalar'ın rozetini taktı.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları; sizleri, saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Gazi Meclisimizin, 27’nci yasama döneminin, son grup toplantısına, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Kadim kültürümüzle harmanlanan cennet vatanımızda hakkımız olan tüm değerlerden, olanaklardan, fırsatlardan, mahrum bırakıldığımız, ucube bir dönemin nihayet sonuna geliyoruz. Hukuka keyfine göre yön veren kendi çıkarları için zalime boyun eğen, Başkentin göbeğindeki alçak bir cinayetin gerçek faillerini bulmaktan bile aciz bir iktidar!
ERDOĞAN'A SERT SÖZLER
Verdiği hiçbir sözü, tutamayan, mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçılarını kollayan, Sinan Ateş’in katillerine göz yuman zalim bir iktidar! Sorumsuz bir iktidar!
Korkak bir iktidar! Ve artık vaktini, çoktan doldurmuş, son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar! Düşünün ki; Emniyet teşkilatımız, cinayeti planlayan şahsı bir milletvekilinin evinde yakalıyor. Buna ilişkin, tutanak tutuyor.Nasıl oluyorsa oluyor, o tutanak, ortadan kayboluyor. Ve bugün o tutanak, dava dosyasında yok.
"KATİLLERDEN HESAP SORACAK CESARET YOK"
Hey gidi hey... Neydin, ne oldun Recep Bey? 'Cesaretin sembolüyüm' diye geldin; giderayak esaretin sembolü oldun. 'Milletin adamıyım' diye geldin; giderayak mafyaların, simsarların, kuklası oldun. Görüyorum ki, artık sende; Ayşe Ateş’e verdiği sözü tutacak, basiret yok! Babasız kalan Banuçiçek'in, Bengüsu’nun, karşısına çıkacak, yüz yok! Elindeki sınırsız yetkiye rağmen katillerden hesap soracak cesaret ise hiç yok!
Hiç merak etmeyin! Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız! Onun tutamadığı sözü, biz tutacağız! Ne olursa olsun; Sinan Ateş’in kanını, yerde bırakmayacağız! Katiller, cezasını çekecek! Azmettirenler, cezasını çekecek! Yataklık edenler, cezasını çekecek! Bu işin üstünü örtmeye kalkışanlar da, cezasını çekecek!
SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİNE TEPKİ
Seçimlere 39 gün kala BTK, yeni bir sosyal medya düzenlemesini, yürürlüğe aldı. Bu düzenlemeye göre, artık Sosyal medya platformları, kişisel bilgileri adli makamlara, iletmekle yükümlü olacak. Peki nasıl iletecek? Herhangi bir yargı kararı olmadan iletecek. Bir soruşturma bahanesi bulmak, yeterli olacak. Yani bir İçişleri Bakanlığı yetkilisi, ‘Şu kişi hakkında soruşturma var. Bana bilgilerini verin.’ Dediğinde o bilgiler, derhâl iletilecek. Bu şekilde yargı önünde, suçu ispatlanmamış kişilerin tüm şahsi bilgileri, talep edilebilecek. Düzenlemenin ilgili kısmı, aynen şöyle diyor: ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Devletin sırlarına karşı suçlar ve bu kapsamda içerik oluşturan ve yayan faillere ulaşmak için, gerekli olan bilgiler…’
Yani mesela gerçek enflasyon verilerini inceleyen ENAG ‘yanıltıcı bilgi yaymaktan’ susturulacak. Üstelik sadece ENAG değil ENAG verilerini, paylaşan hesaplar da susturulacak. Mesela ‘Kızılay’ın çadır satışını’ haber yapanlar ve yayanlar ‘devlet sırrını açığa çıkardı’ diye susturulacak. Mesela; ‘Dört gün oldu, bir tane arama kurtarma ekibi gelmedi' diyenler, ‘Devletin birliğini bozuyor’ diye susturulacak. Yani böylece tek adam rejiminin, diktatörlüğe doğru uzanan yoluna, bir taş daha döşenecek. Türk demokrasinin önüne, ördükleri duvarlara, bir tuğla daha konulacak. Türk gençlerine layık gördükleri hapishane düzenine bir pranga daha eklenecek. İşte size Recep Bey ve arkadaşlarının Türkiye’ye layık gördüğü yüksek demokrasi standardı. Gerçekten ibretlik.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da beceriksizliklerini kabullenmek yerine yasaklar koyarak esas meseleyi görmezden gelmeyi seçtiler. Türkiye internete sansür getiren demokrasi öncüsü ülkeler arasında yer aldı. Bu düzenleme, Twitter'dan bir A Haber oluşturma gayretidir. Facebook'ta bitmeyen penguen belgeseli izletme çabasıdır. Onca kanala rağmen milletimizi yalanlarına inandıramadılar. Bu hükümetin depremdeki acizliğini sosyal medya ortaya çıkardı. Saray medyası sahte başarı hikayesi yazarken, Kızılay'ın çadır sattığı haberi sosyal medyadan yayıldı. Rezilliklerini meydana döken her şeye düşmanlar. Sosyal medyaya, gençlere, teknoloji araçlarına düşmanlar.
"KUZEY KORE LİDERİ" BENZETMESİ
Sevgili gençler şunu asla unutmayın ki 14 Mayıs’ta oy kullanmaya gittiğinizde çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong’un, uzun boylu ruh ikizi ile Millet İttifakı’nın adayı arasında bir tercih yapacaksınız. Kuzey Kore’ye özenen bir Türkiye ile Avrupa standartlarında bir demokrasiyi doyasıya yaşayan bir Türkiye arasında bir tercih yapacaksınız. Kim Jong’un izinden gidenlerle Atatürk’ün gösterdiği istikamete yürüyenler arasında bir tercih yapacaksınız. Sizlere öğrenilmiş çaresizlik prangaları takanlar ile 'Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' diye haykıranlar arasında bir tercih yapacaksınız. Ben size inanıyorum. Ben size güveniyorum. Çünkü; güç sizde. Çünkü; söz sizde. Çünkü; gelecek sizin ellerinizde. Adım gibi eminim ki 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz ve kaderinizin dizginlerini elinize alacaksınız! Sandığa gideceksiniz ve Recep Bey’i o koltuktan indireceksiniz! Sandığa gideceksiniz ve Atamızdan aldığınız emanetin hakkını verip yepyeni bir tarih yazacaksınız! Hiç şüphem yok: O sene, bu sene!
ERDOĞAN'IN TEHDİDİNE YANIT
'Gerginsin' deyince bana ve arkadaşlarıma kızmak, tehdit etmek, hakaret etmek, sandıktaki kaçınılmaz sonunu değiştirmeyecek. Çünkü; içinde bulunduğu bu acınası durumun tek sorumlusu sensin sen!
Bak, tam 21 yıl oldu ama sen hâlâ, asgari düzeyde bir devlet insanı olamadın. Dile kolay. Koskoca 21 yıl... Kim olsa, bir şeyler öğrenirdi. Ama sen maalesef, hiçbir şey öğrenemedin.
Bir de üstüne, geçtiğimiz hafta, çıkmışsın; bana, “Utan, utan.” diyorsun…
Evet utanıyorum! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olma şerefinin, zerresini dahi üzerinde taşıyamamandan, ben utanıyorum! Küfür bulaşmış dilinden, fitne saçan sözlerinden, söylediğin yalanlardan, attığın iftiralardan, biz utanıyoruz!
İnanabiliyor musunuz? Aynen böyle söylüyor. Arkadaş bizi, Cudi’ye, Gabar’a gömecekmiş... Bak Recep Bey; Cudi ve Gabar, senin için vatan olmayabilir. Ama bizim için, Rize ne kadar vatan toprağıysa; Cudi de o kadar vatan toprağıdır! Kocaeli ne kadar vatan toprağıysa; Gabar da, o kadar vatan toprağıdır!
"BİR ASLAN MİYAV DEDİ, MİNİK FARE KÜKREDİ"
Sen kuponcu olduğundan, vatan toprağının kıymetini bilmezsin. Ama biz gayet iyi biliriz. Al bayrağımızın gölgesinin düştüğü her yer, bizim için cennettir, cennet!
Değerli dava arkadaşlarım; Recep Bey’in geçen haftaki, sayısız hezeyanlarından biri vardı ki, gerçekten evlere şenlik... Neymiş? Kiminle uğraşacağımı, çok iyi bilecekmişim... Neymiş? Kendisini benimle uğraştırmayacakmışım... Vay vay vay... Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi... Recep Bey, sen hiç merak etme ben kiminle uğraşacağımı çok iyi bilirim. Kul hakkı yiyenlerle, terörist başının mektubunun devletin televizyonunda okutanlarla, emekliden, memurdan, işçiden esirgediği milyarlarca lirayı rant şebekecilerinin altına serenlerle uğraşırım. Milletine yalan söyleyen, sesini duymayanlarla, saraylarda keyif çatanlarla uğraşırım. Gençlerli itip kakanlarla, kadınları ezip geçenlerle uğraşırım. Sen sevsen de sevmesen de, gıcık olsan da uğraşmaya devam edeceğim.
Tehdidin yansımasını hemen ertesi gün gördük. Devlet ciddiyeti olan bir iktidar konunun araştırılması için hemen harekete geçer değil mi? Recep Bey ve arkadaşları bize kızdılar. Neymiş bir bekçi arkadaş hırsız kovalıyormuş. İstanbul İl Başkanlığımız sanılanın aksine gökyüzünde değil yerde. Bu bekçi kardeşimiz iddiaya göre defalarca hareket etmiş. Recep Bey çıkmış benden özür bekliyormuş. Utanmasan mermiye saldırdı diye parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden özür dileyeceğim öyle mi? Hadi oradan be hadi, çok beklersin. Sakın unutma bir bu günlere öyle kolay gelmedik.
KÜRSÜDEN KURŞUN FIRLATTI
Söyleyin Sinan Ateş durdu mu? Bunca tehdide direndikten sonra şimdi bizi bu kurşun mu korkutacak. Söyleyin Ömer Halis Demir korktu mu? Bunca ahlaksızlığa göğüs gerdikten sonra, şimdi bizi bu kurşun mu sindirecek? Gaffar Okkanlar, Uğur Mumcular öldü mü? Bunca hainliğin üzerinden geldikten sonra şimdi bizi bu kurşun mu korkutacak. Şimdi bizi bu kurşuna adres verenler mi ayıracak. O zaman bugün burada sizlerden bir söz istiyorum, bu sözü törenize atanıza uyarak verin, bu sözü aklınızı ve kalbinizi duyarak verin. Kıvılcımdan ateş olacaksınız söz mü? Tüm mermilere göğüs gerip milletimize güneş olacaksınız söz mü? Çöken karanlığı çökertmek için 40'tan 40 bin olacaksınız söz mü? Bu millet 15 Mayıs sabahı kendine düşen gömleği yırtıp atacak. Bu millet 15 Mayıs sabah hep birlikte hürriyet diye bağıracak."