Yİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Meral Akşener, geçen haftaki grup konuşmasında kullandığı ifadelere ilişkin, “Sen bir partinin lideri olarak, bayansın bayan. Meclis’te o nasıl bir küfürdür? Ahlak yoksunu. Nasıl sen böyle bir küfrü yaparsın?” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt verdi: Sayın Erdoğan; Asıl ahlak yoksunu kimdir biliyor musun? Gerçek olmadığını bile bile, bir kişiye iftira atan, ve bu iftiraları yaymak için, karanlık odalarda, trol besleyendir. Asıl ahlak yoksunu; Sarayına, yılda 3 milyar lira masraf ederken, şehit ve gazilere, sadece 18 milyon lira bütçe ayırandır! Asıl ahlak yoksunu; Bir yandan, dindar pozları takınırken, Diğer yandan, milletin hakkını, hukukunu, ayaklar altına alan, ve kul hakkı yiyip, kıs kıs gülendir!
Akşener'in konuşmasından satır başları:
"Sözlerimin başından bizim için önem taşıyan bir dış politika başlığına, Türk dünyasındaki gelişmelere değinmek istiyorum.
Geçtiğimiz 3 Mayıs günü, güçlü Türk dünyası için 9 ilke ve hedef isimli çalışmamızı paylaşmıştım.
Konseyin isminin Türk Devletleri İşbirliği Örgütü haline getirilmesi, bir yatırım fonu kurulması, ortak tarih ve coğrafya kitaplarının hazırlanarak tüm okullarımızda okutulması, ortak bir televizyon kurulması, ortak bir turizm paketi hazırlanması ve en önemlisi Türkmenistan ve KKTC’nin de örgüte dahil edilmesi çağrısında bulunmuştum.
Yaklaşan İYİ Parti iktidarında hiçbir kardeşin, bir diğerine üstünlüğü olmadığı, egemen ve eşit devletler olarak kalkınmanın ve demokrasinin taçlandığı bir Türk işbirliği meydana getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Milletimizden yetkiyi aldığımızda ivedilikle Türk Dünyası Bakanlığı kurarak tüm kurum ve kuruluşları tek çatı altında toplayacağız.
BAŞAK CENGİZ CİNAYETİNE TEPKİ
Ülkemizde artık her gün yaşar olduğumuz kadın cinayetleri soluğumuzu kesmeye devam ediyor.
Ülkemizde kadınlar öldüreceklerini bilerek yaşıyorlar. Nerede, ne zaman, kim tarafından, ne sebeple öldürüleceğini düşünerek yaşıyor.
Gün ortasında bile yalnız yürümekten korkar halde yaşıyoruz. Geçtiğimiz hafta bir cani genç bir kadını, Başak Cengiz’i aramızdan aldı.
“BU ZALİMLİK NE ZAMAN BİTECEK?”
Başımız sağ olsun. Eğer o psikopatla karşılaşmamış olsaydı, eğer ülkemizde bir kadını öldürmek bu kadar kolay olmasaydı Başak kızımız şimdi aramızda olabilirdi. Bu cani Başak’ı ‘savunmasız’ diye hedef alıyor.
Kürsülerden nutuk atmakla olmuyor Sayın Erdoğan. “Bir kadın” diyerek beni tehdit etmekle de olmuyor Sayın Erdoğan. Bu zalimlik ne zaman bitecek?
ERDOĞAN’A CEVAP VERDİ
Son olarak geçen haftaki grup toplantımızda arkadaşlarının ilçe ziyaretlerimize gönderdiği provokatörler için söylediklerimi nedense üstüne alınmış.
Kendisi bana ‘ahlak yoksunu’ demişti. Hızını alamayıp dün de artık suyumuzun kaynadığını söyleyip beni ve sizleri tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı durdurabilene aşk olsun.
Bu sefer ‘bayan’ dememiş, ‘şu kadın, bu kadın’ demiş. Az da olsa ilerleme var. Hanımefendiler yavaş da olsa öğretiyoruz.
Sayın Erdoğan unutma bir gün hepimizin suyu ısınacak. Biz Allah’ın emri olan o güne hazırlıklıyız.
Düştüğün bu durumda artık sen bizi ahlak konusunda ahkam kesecek durumda değilsin. Senin kendine hayrın yok.
Elindeki patlak ampulle aklın sıra güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun. Madem bizim için teneşiri hazır etmişsin, gel sen ve arkadaşlarının kardeşine birlikte bakalım.
Asıl ahlak yoksunu kimdir biliyor musun? Gerçek olmadığını bile bile, bir kişiye iftira atan, ve bu iftiraları yaymak için, karanlık odalarda, trol besleyendir.
Asıl ahlak yoksunu; sarayına, yılda 3 milyar lira masraf ederken, şehit ve gazilere, sadece 18 milyon lira bütçe ayırandır!
Asıl ahlak yoksunu; bir yandan, dindar pozları takınırken, diğer yandan, milletin hakkını, hukukunu, ayaklar altına alan, ve kul hakkı yiyip, kıs kıs gülendir!
Asıl ahlak yoksunu; teröristbaşının mektubunu okutup, kardeşini de devletin televizyonuna çıkartan, Ve ondan sonra da, pişkin pişkin, önüne geleni terörist ilan edendir!
Asıl ahlak yoksunu; Yüce Türk Milleti'ne küfredenin, vergi borcunu silip, bir de üstüne, ihale üstüne ihale verendir!
Asıl ahlak yoksunu; onlarca belgeli, bilgili, yolsuzluk varken; Savcılara, “soruşturma yapmayın” diye, baskı yapandır!
Asıl ahlak yoksunu; yandaşlarına, yüzlerce milyarlık ödeme yaparken, öğretmene, emekliye, ETY'liye gelince, “kaynak yok” diyendir!
Asıl ahlak yoksunu; Yabancı devlet başkanlarının hakaretlerini, sineye çekip,havuz medyası eliyle, kendini kahraman ilan ettirendir!
Sayın Erdoğan; asıl ahlak yoksunu; Ülkenin yarısı, açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10 lira 42 kuruş olmuşken, utanmadan, sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir!
Biz ahlakı, kadim tarihimizden, şanlı ecdadımızdan, ve bizden önce bu kutlu yola çıkıp, “önce millet önce memleket” diyerek, dimdik yürümüş, nice büyüklerimizden öğrendik. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
İşte o yüzden bizim; sen ve yandaşların gibi, ülkenin başına bela olmuşlardan, milletin zenginliğine, bitler gibi dadanmışlardan, memleketi, güve gibi kemirenlerden, alacağımız, en küçük ahlak dersi olamaz.
“ASRIN HATASI SAYIN ERDOĞAN”
Sayın Erdoğan bir yandan kürsülerden ahlak tiradları atarken diğer yandan da akıl dışı teorilerini 83 milyonun rızkı ile test ediyor. Şimdiye kadar ki testler başarısız oldu.
Kendisi bir kez bile ‘hem ekonomiyi batırdım hem de 500 milyon dolarlık uçakla geziyorum böyle olmaz’ demedi.
Dolar 10.36 kuruş olsa da yandaşlarının ödemelerini yapmayı ihmal etmedi.
Asrın hatası sayın Erdoğan şimdi de şuursuzca çıkmış, ‘Ekonominin kitabını yazdık’ diyor.
Ekonominin nasıl batırılacağına dair bir kitap yazılmamıştı onu yazmakta sana nasip oldu.
“SEN TIPIŞ TIPIŞ GİDİYORSUN”
Siz öyle şeylerin kitabını yazdınız ki inan kütüphanelere sığmaz ama artık devriniz bitti istesen de istemesen de milletimiz artık mutlu yarınları konuşuyor ve o güzel yarınlarda sen yoksun.
Sen ve iktidarın tarih kitaplarındaki keyifsiz bir bölümden başka bir şey olmayacak, bu gerçeği artık kabul et.
İYİ Parti her geçen gün büyürken, sen tıpış tıpış gidiyorsun. Sen artık Türkiye’nin geleceğinde yoksun, maalesef henüz farkında değilsin.
Bizim, artık siyaseten var olmayan bir adamın, fiktif gündemleriyle, kaybedecek zamanımız yok.
O, istediği kadar hedef göstersin, biz dün de korkmadık, bugün de korkmayacağız. O, istediği kadar tehdit etsin, biz yolumuzdan dönmeyeceğiz.
O, istediği kötülüğü yapsın, istediği hakareti etsin, istediği iftirayı atsın; biz, milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ne diyor Abdurrahim Karakoç;“Ben milletim uğruna adamışım kendimi,
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir. Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım, Mukaddes davalarda, ölüm bile güzeldir.
İKTİDARIN TARIM POLİTİKASI
Partimizi kurduğumuz günden bu yana, ısrarla, Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesi için, kırsal kalkınmanın, hayati önem taşıdığını vurguluyoruz. Tarımdaki çözümlerimizi, her fırsatta paylaşıyoruz.
Çiftçimizin, köylümüzün içine düştüğü durumu, bizzat kendilerine, bu kürsüyü açarak dile getiriyoruz.
Ama maalesef, bizim bütün bu uyarılarımıza rağmen, çiftçimizi görmezden gelen, yanlış tarım politikaları, ve Tarım Bakanı'nın bizzat kendisi; ülkemiz için bir kalkınma ve millî güvenlik problemi hâline geldi.
Neden mi? Çünkü; Son 16 yılda; 4,2 milyon hektar tarım arazimiz, tarım dışına çıktı. Yani, Konya'nın tarım arazisine eşdeğer bir alanı kaybettik.
Son 10 yılda; Tarımın istihdamdaki payı, yüzde 23'ten, yüzde 17'ye geriledi. Bunun sonucu olarak da, tarımdaki kadın istihdamı, dörtte bir oranında azaldı. Yine son 10 yılda;
Tarımın millî gelire katkısı, 70 milyar dolardan, 48 milyar dolara düştü. Litresi 1,1 lira olan mazot, 8 katına çıktı.
Tonu 237 lira olan üre gübresi, 38 katına çıktı.Süt ve besi yeminin kilosu, 6 katına çıktı. Kanunda, “en az yüzde 1” olarak taahhüt edilen, tarım desteği oranı, yarı yarıya düştü.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de, bütün akarsu ve derelere, HES yapılmasına müsaade edildiği için, çiftçimizin tarlasını sulaması, baraj sahibinin inisiyatifine kaldı.
Hatta bir DEDAŞ yetkilisi, “Borçlu olan çiftçiler, boşuna ekim yapmasınlar.Biz onlara elektrik vermeyeceğiz.” diyecek kadar ileri gitti.
Ama iktidarın çıtı çıkmadı. Bütün bu anlattığım trajik tabloya, sadece bakmakla yetinen, Tarım Bakanı ise, saçma sapan açıklamalarına devam etti.
Adeta, bir fıkranın yardımcı karakteri izlenimi veren, Sayın Bakan, daha çiftçiyle, yetiştirici ve besicinin, aynı şey olduğunu bile bilmiyor.
Çünkü eğer bilseydi, “Zarar eden hiç çiftçimiz yok, ancak duruma göre, fiyatlarda iniş çıkışlar yaşayan, yetiştirici ve besicilerimiz var.” demezdi.
Ya da çiftçimize, “Önümüzdeki dönem kepek ekin.” evet, yanlış duymadınız, “kepek ekin” demezdi. Buradan kendisine sormak istiyorum:
Söyler misiniz Sayın Bakan, ektiğiniz kepekleri, ne zaman biçiyorsunuz acaba? Eğer kepeklerinizi hasat ettiyseniz, çiftçilerimize de bir an önce dağıtın. Çünkü memleketimizin her yanında, inek kesimleri son sürat devam ediyor."