Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Diyarbakır’daki Halkların Demokratik Partisi (HDP) mitingindeki bombalı saldırı ile Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde canlı bomba saldırısında fail olduğu iddia edilen gençlerin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) kontrolünde Suriye’ye gidip geldiğini iddia etti.
Şiddet ve terörün artmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarına bağladığını söyleyen Ağbaba, Saray etkili olduğu sürece koalisyon ihtimalinin de düşük olduğunu ifade etti. Artan terör olayları üzerine CHP tarafından oluşturulan terör araştırma heyetlerinin Diyarbakır ve Adıyaman’da yaptıkları görüşmeleri Cihan Haber Ajansı’na değerlendiren Veli Ağbaba, önemli açıklamalarda bulundu.
Terör saldırılarının araştırılması için Meclis’te verdikleri önergenin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından reddedildiğini anımsatan Ağbaba, bunun üzerine karanlık dönemlere geri dönmemek amacıyla sorumluluk alarak heyetlerle Diyarbakır ve Adıyaman’da çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
‘IŞİD’E MAALESEF DEVLETİN GÖZ YUMDUĞUNU NET OLARAK GÖREBİLİYORUZ’
Yer aldığı heyetle, hem Diyarbakır hem de Suruç’taki saldırılardaki şüpheli gençlerin memleketi Adıyaman’da görüşmeler yaptığını anlatan Ağbaba, şöyle devam etti:
“Suruç’taki canlı bomba saldırısın ardından Diyarbakır’daki patlamada şüpheli olarak görülen Orhan Gönder’in ailesini ziyaret etmiştik. Daha sonra Orhan Gönder’i cezaevinde ziyaret etmiştik. Bu konuda söylenecek şey şu; IŞİD ile ilgili maalesef devletin göz yumduğunu net olarak görebiliyoruz. Hiç eline silah almamış insanlar, gazetecisi, polisi, işadamı terör örgütü üyeliğinden cezaevlerine atılırken ailesi tarafından ihbar edilen, şikâyet edilen, ‘Benim oğlum IŞİD’e katıldı’ denilen insanlar hakkında soruşturma açılmaması bile en hafif ifadeyle zaaf olarak nitelendirilebilir.
MİT’İN KONTROLÜNDE ADIYAMAN’DA GENÇLER IŞİD’E KATILMIŞ
Ben çok iyi niyet sezmiyorum. Biz Adıyaman’da çocukları IŞİD’e katılan ailelerle görüştük. Maalesef hiçbir işlem yapılmamış. İhbar edilen çocuklarla ilgili hiçbir güvenlik önlemi alınmamış. Polis hiçbir şey yapmamış. Devletin ve MİT’in kontrolünde Adıyaman’da gençler IŞİD’e katılmış. Hatta Suriye’ye gittikten sonra Türkiye’de bir süre kalıp geri dönenler var. Burada tamamen devletin ve MİT’in göz yumması var.
MİT’İN KONTROLÜNDE
Diyarbakır’da mitingde bomba atan çocuk, Suruç’ta canlı bomba olarak kendini patlatan çocuk MİT’in kontrolünde Suriye’ye gidip gelmiş. IŞİD’in, hükümet tarafından şefkatle kollandığını söyleyebiliriz. Diyarbakır ve Suruç’taki bombalı eylemlerde büyük bir zafiyet var. IŞİD’e katılanlar, Suruç ve Diyarbakır’daki bombalı saldırıları düzenleyen çocukların Suriye’ye girip çıkması tamamen MİT’in kontrolünde gerçekleşmiştir.“
‘DİYARBAKIR’DAKİ BOMBALI SALDIRI İÇİN CİDDİ SORUŞTURMA YOK’
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile birlikte Orhan Gönder’i cezaevinde ziyaret ettiklerini de söyleyen Ağbaba, “Tabii bu olayla ilgili çok bir şey söylemiyor. Annesine de ‘ben yapmadım’ diyormuş. Çok sağlıklı bilgi vermedi. Diyarbakır’da atılan bomba konusunda da devletin ciddi bir soruşturma yapıldığı izlenimi edinmedik. ‘Niye bu soruşturma derinleştirilmiyor’ diye bunun da ayrıca sorgulanması gerekiyor. Bu olayların takipçisi olacağız” dedi.
“OLAYLARIN ARTMASINI CUMHURBAŞKANINA BAĞLIYORUM”
Suruç’taki patlamanın ardından şiddet olaylarının artmasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Ağbaba, “Ben bu olayların bir anda artmasını Türkiye’nin cumhurbaşkanının konuşmalarına bağlıyorum. Konuştuğu anda Türkiye’de gerilim artıyor. Dün de Çin’de (gaf mı diyelim) çok büyük bir yanlışa imza attı. Bir mezhebi bir terör örgütü ile yan yana göstermeye çalışıyor. Bir mezhebin tüm mensuplarını teröre destek veriyormuş gibi göstermesini kınadığımızı, bir cumhurbaşkanına yakıştıramadığımızı belirtmek istiyorum. Bir cumhurbaşkanı kendi insanları arasında bölücülük yapıyorsa geldiğimiz nokta çok kötü bir noktadır.
HÜKÜMETİN PARMAĞI VAR
Yani IŞİD’e destek veren kendi arkadaşlarına ne diyeceğiz. IŞİD’e tüm dünya biliyor ki kendisi destek veriyor. Bugün Türkiye’de IŞİD varsa, insanlar IŞİD için savaşmaya gidiyorsa hükümetin parmağı var. Artan şiddet olaylarında ise cumhurbaşkanı seçimlerde istediği sonucu alamadı. Her şeye oy olarak bakıyor. Bu olaylardan oy artacaksa olayların devam etmesini sağlıyor. Geldiğimiz dönem çok kötü bir nokta. Suruç ile başlayan şiddetin tırmanması, polislerin Şanlıurfa’da katledilmesi, askerlerin şehit edilmesi, Pozantı’da iki polisin katledilmesinin sorumlusu cumhurbaşkanı ve hükümettir” diye konuştu.
“İNSAN CANI BİRKAÇ PUAN OYDAN ÇOK KIYMETLİ”
Veli Ağbaba, çözüm süreci konusunda AKP’nin son 3 yılda sürekli çelişkili uygulamalar ortaya koyduğuna işaret etti. Yakın zamanda farklı dönemlerde kullanılan ve birbiriyle tamamen zıt söylemleri anlamakta güçlük çektiklerini vurgulayan Ağbaba, şunları kaydetti:
“2012 yılında PKK’lılar ile BDP milletvekillerinin kucaklaşmasının akabinde Abdullah Öcalan’ın idamı, BDP milletvekillerinin Meclis’ten atılması konuşuldu. 3 ay geçmeden barış görüşmeleri başladı. Anlamak mümkün değil. 3 ay öncesine kadar süreç için ‘baldıran zehri’ içmeyi düşünen cumhurbaşkanı şimdi şiddeti savunuyor.
SİLAHLAR SUSSUN, SİYASET KONUŞSUN
Bizim görüşümüz silahların susması siyasetin konuşması gerektiğini düşünüyoruz. Silahların konuştuğunda bize iş kalmıyor. Eski dönemleri yaşamamak için siyasetçilerin daha fazla konuşması, daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Bizim de Diyarbakır ve Adıyaman’da yapmak istediğimiz bu. Barış her şeyden önemli. İnsanların canı her şeyden kıymetli. İktidardan, birkaç puan oydan daha kıymetli. Tekrar çatışma ortamına dönülmemesi için biz üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Siyasetçilerin de üzerlerine düşeni yapmasını bekliyoruz.”
“CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE’DE İSTİKRAR, HUZUR, BARIŞ İSTEMİYOR”
Koalisyon görüşmelerine de değinen Veli Ağbaba, şöyle ekledi:
“Ufukta yeni bir seçim gibi görünüyor. AKP’nin Cumhurbaşkanına rağmen iradesi olduğunu sanmıyoruz. AKP bu konuda birkaç başlı konuşuyor. Bir başbakan konuşuyor, bir cumhurbaşkanı konuşuyor, sonra daha başkaları konuşuyor. Bir bakıyorsunuz koalisyon isteyenler var, bir de koalisyon istemeyenler var. İrade tamamen cumhurbaşkanında. O irade de Türkiye’de istikrar, huzur, barış istemiyor. Sandıktan çıkan kendi dışındaki her sonucu yok sayıyor. Sadece kendi kazandığı seçimleri meşru, diğerlerine meşru görmüyor. Cumhurbaşkanının etkin olduğu bir durumda koalisyon olmasının zor olduğunu düşünüyorum.”