AKP hükümeti, özellikle güvenlik ve yargı bürokrasisini FETÖ'cülerin yönetmesine olanak tanıdı, bu konudaki uyarılara ise sağır kaldı. Kumpaslar ardı ardına geldi. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi operasyonlarla TSK'yı, Şike vb operasyonlarla toplumu, futbol dünyasını, Odatv operasyonu ile medya dünyasını hedef aldı. FETÖ’nün hükümeti hedef aldığı "yolsuzluk" adı altındaki operasyonlar 17-25 Aralık 2013'te gerçekleşti. FETÖ ile AKP arasındaki kırılma anıydı. Aradan tam 8 yıl geçti.
Odatv'den Talha Özmen; 17-25 Aralık’ın hedefindeki isimlerin bugün ne konumda olduklarını, neler yaptıklarını inceledi.
Talha Özmen'in yazısına göre; 17 Aralık 2013 sabahı, 'rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık' gibi suçlamalarının yöneltildiği iş insanı, siyasetçi ve bürokrat hakkında gözaltı karar verildi.
O dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili, bugünlerde ise FETÖ firarisi Zekeriya Öz'ün yönettiği operasyonda dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, iş insanları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında olduğu 89 kişi gözaltına alındı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, soruşturmayı hükümeti ve ekonomiyi hedef alan siyasi bir operasyon olarak nitelendirdi. Hükümet, yaptığı açıklamalarda operasyonun arkasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün olduğunu söyledi.
25 Aralık'ta Savcı Muammer Akkaş yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan'ı da şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak üzere bir belge hazırladı. Ancak 18 Aralık 2013 günü İstanbul Emniyet Müdürü olan Selami Altınok, gözaltı ve arama talimatını, gerekçe ve delillerinin yetersizliği nedeniyle geri çevirdi.
TAKİPSİZLİK VE KAPATMA
17 Ekim 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yaklaşık 11 ay süren inceleme sonrası dosyayla ilgili takipsizlik kararı verdi. İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, 17 Aralık operasyonundan neredeyse bir yıl sonra, 16 Aralık 2014'te, takipsizlik kararına yapılan itirazı reddetti.
İşte o dönemin aktörleri;
ŞİMDİ NE YAPIYORLAR
Reza Zarrab: ABD'de tutuklandı, itirafçı oldu,
serbest kaldı, kimlik değiştirdi
17 Aralık operasyonunda bakanlar, çocukları ve birçok bürokrata rüşvet dağıttığı iddia edilen Reza Zarrab, Mart 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde İran yaptırımlarını delme suçlamasıyla tutuklandı ve itirafçı oldu.
New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi'nde yargılanan Reza Zarrab’ın 2018 yılında mahkemeye kefalet karşılığında tutuksuz yargılanmak için başvurdu ve başvurusu kabul edildi.
Daha sonra Zarrab'ın ismini "Aaron Goldsmith" olarak değiştirdiği ve Florida'da 20 dönümlük at çiftliği işlettiği ortaya çıktı.
Zarrab'ın ihtişamlı hayatı kaldığı yerden devam ediyor. Reza Zarrab, Miami'de Biscayne Körfezi manzaralı ultra lüks bir gökdelende 3.6 milyon dolarlık evde oturuyor.
Zafer Çağlayan: AKP Mersin Delegesi oldu
17-25 Aralık sonrası Ekonomi Bakanlığı görevinden istifa etti. Çağlayan, siyasete bir süre ara verip oğlu ve kardeşiyle birlikte yürüttüğü işlere döndü. Ancak daha sonra 2018'in Mart ayında AKP Mersin 6. Olağan İl Kongresi'ne katıldı ve burada il başkanı seçilen Cesim Ercik'in 19 kişilik listesinde 'asil delege adayı olarak' yer aldı. Bugüne kadar bunun dışında siyasette ön planda olacak herhangi bir adım atmadı veya açıklama yapmadı.
Erdoğan Bayraktar: Şirketinin başında
17 Aralık sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevinden istifa eden Erdoğan Bayraktar, NTV yayınında kendisinin bir suçu varsa Erdoğan'ın da istifa etmesi gerektiğini söylemiş, alınan tüm kararlarda Erdoğan'ın talimatı bulunduğunu belirtmişti.
Bayraktar, kendi internet sitesindeki bilgilere göre kurucusu olduğu inşaat firması Bayraktar İnşaat'ın 2014 yılından beri tekrar başına geçerek çalışmalarına devam ediyor.
29 Ağustos 2021’de verdiği bir röportajda ise 17-25 Aralık’ta ortaya atılan ve delil sayılan ses kayıtlarını kabul ederek tartışmaları yeniden başlattı.
Erdoğan Bayraktar, sosyal medya hesabından da sık sık AKP’yi eleştiren paylaşımlarıyla dikkat çekiyor.
Bayraktar'ın ayrıca sık sık Trakya bulunan çiftliğine sık sık gittiği biliniyor.
Muammer Güler: Siyaset sahnesinden çekildi
O dönemde istifa eden bakanlardan birisi de İçişleri Bakanı Muammer Güler’di. Güler, siyaset sahnesinden çekildi. Sosyal medya hesabından da paylaşımlarda bulunmuyor. Eski Bakan'ın Twitter'daki en son mesajı 2014 yılına ait. Ancak 2019 yılından itibaren AKP çatısı altında gerçekleştirdiği ziyaretlerin paylaşımlarını retweet ediyor.
Muammer Güler, son olarak Erdoğan Bayraktar’ın itiraf niteliğinde değerlendirilen açıklamalarından sonra Sözcü yazarı Emin Çölaşan’a bir köşe yazısı için yanıt vererek kendisine dair bir suçlama olmadığını belirtti.
Egemen Bağış: Büyükelçi olarak atandı
İddialar sonrası görevinden alınan bir diğer isim de dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış oldu. Bağış daha sonra kariyerine stratejik danışman olarak devam etti ve bu sırada düzenlediği konferanslarda konuşmacılık yaptı.
İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları'ndan "Başmüzakereci'nin kaleminden" adlı makalelerinin derlendiği bir kitap çıkaran Bağış, 2019 yılında Çekya'ya Prag Büyükelçisi olarak atandı ve bu atama uzun bir süre gündem yarattı.
Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan:
Ziraat Bankası Yönetim Kurulu'nda
Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evindeki ayakkabı kutuları içerisinden 4,5 milyon dolar para çıktığı. Süleyman Aslan, bu paraların İmam Hatip yapılmak için toplandığını ve bağış paraları olduğunu söyledi.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Aralık 2017'de "Süleyman Aslan nerede, emekli maaşı alıyor mu?" diye, Başbakan Binali Yıldırım'a soru önergesi iletti. Soru önergesi yanıtsız kaldı.
Süleyman Aslan, 17 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alınıp 57 gün sonra serbest bırakıldı. Sonrasında, Ziraat Bankası'nın olağan genel kurulu toplantısında üç yıl süre ile oy birliği ile Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi.
9 Mayıs 2014 tarihinde Ziraat Bankası Yönetim Kurulu’ndaki görevinden istifa etti.
Eski Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir: Milletvekili oldu
17 Aralık sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılanlardan eski Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, 2014 yerel seçimlerinde bir kez daha Fatih Belediyesi başkanlığına seçildi. 24 Haziran 2018 genel seçiminde ise belediye başkanlığından istifa etti ve AKP'den İstanbul milletvekili seçildi. Demir, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi.
Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu:
'FETÖ Mülkiye yapılanması' davasında ceza aldı
17-25 Aralık operasyonu sırasında İstanbul Valisi olan Hüseyin Avni Mutlu 15 Eylül 2014'te merkeze alındı.
FETÖ/PDY davasında hakkında verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezasının onanmasının ardından Edirne'de teslim olarak F Tipi Cezaevi'ne konulan İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu tahliye edilmişti. Hüseyin Avni Mutlu, cezaevinde 36 gün tutuklu kalmıştı.
29 Kasım 2021'da Öze Dönüş Platformu'nun düzenlediği kahvaltılı toplantıda ortaya çıktı.17-25 Aralık ile ilgili sorulara, “Ben memuriyetimle ilgili hiç konuşmadım. Sadece mesaimi yaptım. Mesaim neyi gerektiriyorsa onu yaptım” diye yanıt verdi.
Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın:
Operasyondan iki gün sonra görevden alınarak merkez valisi olarak atandı. 17 Aralık soruşturmasının kendisinden gizlendiğini belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 'FETÖ Mülkiye yapılanması' davasında yargılandı ve 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı. 17 Haziran 2017’de teslim olarak tutuklanan Çapkın, Mehmet Ağar’ın kendisine kefil olmasıyla 19 Aralık 2017’de tahliye ve ev hapsi kararı verildi.
Çapkın ayrıca “17-25 Aralık kumpas” davasında tanıklık yaptı.
17-25 Aralık savcıları FETÖ firarisi
17-25 Aralık savcıları Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Zekeriya Öz, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde görülen davada, firari sanıklar olarak aranıyorlar. Kara, Yüzgeç ve Öz hakkındaki 557 sayfalık iddianamede "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Görevi kötüye kullanma", "Resmi evrakta sahtecilik", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme", "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması", "Özel hayatın gizliliğini ihlal", "İftira", "Suç uydurma", "Nitelikli dolandırıcılık", "Nitelikli tehdit", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" gibi suçlamalar da yer alıyor.