Örgütün silah bırakabileceği anlaşıldı

"Örgütün silah bırakabileceği anlaşıldı"

Başbakan Yardımcısı hafta sonunu Bursa - Uludağ'da geçiriyor...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa LİNE TV'de katıldığı canlı yayında İmralı sürecini değerlendirdi. Arınç, ''(İmralı süreci) Şu andaki gidişatımız; bir heyet gitti, BDP'li iki milletvekili. Şimdi bir heyet daha gidecek. Öcalan'ın belli bir şekilde verdiği mesajlarla örgütün silah bırakmasının mümkün olabileceği anlaşıldı'' dedi.

Bursa'ya dün gelen ve ailesiyle birlikte Uludağ'da hafta sonunu geçiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa LİNE TV'de katıldığı canlı yayında İmralı sürecini değerlendirdi.
 
Türkiye'de Kürt sorununun 50-60 yıldır konuşulduğunu ve 30 yıldan bu yana da terör sorunu ile mücadele edildiğini belirten Bülent Arınç, bu sorunun çözümü için AK Parti Hükümeti'nden önceki hükümetlerin de ellerinden geleni yaptığını söyledi. Terörün çok can yaktığını, kan döküldüğünü ve bu nedenle üzüntüler yaşandığını ifade eden Arınç, "Çok acıdır ki kan dökülmeye devam etti. Üzüntüler artmaya devam etti. Artık meselenin sadece silahla olmayacağını, onlara karşı ne kadar güçlü hareket etsek ve terörle mücadelede bugüne kadar ilerlediğimiz alanlarda ne kadar başarılı da olsak, bu meselenin bir şekilde sona ermesi için başka şeylerin de yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Terörle ilgili pek çok sebepler var. Bir kısmının politik, bir kısmının ekonomik, bir kısmının sosyal, bir kısmının kültürel olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla sonucu meydana getiren sebeplerde bir iyileştirme yapmazsanız meselenin çözümünün çok daha zor olacağını düşündük" dedi. 
 
"BİZDEN ÖNCE DE DÜŞÜNÜLDÜ BELKİ AMA MUAFFAK OLUNAMADI"
Teröristle mücadelenin terörün var olduğu sürece devam edeceğini açıklayan Arınç, bu mücadelenin onların anladığı dilden devam edeceğini belirtti. Arınç, "Yapılana karşılık vermek üzere, yapılmak istenene de engel olmak suretiyle. Ancak dağa çıkmalar devam ettikçe, özendirildikçe ve adeta ölmek için intihar saldırıları yapmaya devam ettikçe, sadece silahla, bombayla, uçakla bütün bunları çözmek mümkün değil. İnsan unsuru önemli. Ekonomik, politik önlemlerle bu meseleyi kökünden çözmeye gayret etmek gerekiyor. Bizden önce de düşünüldü belki ama muaffak olunamadı. Biz meseleye son yıllarda sadece bu açıdan bakmaya başladık. Bu sadece silahla başarılacak bir şey değil. Mutlaka ekonomik ve siyasi tedbirlere de ihtiyaç var deniliyor. Bu nedenle hükümetimiz bir vesileyle örgüt ve örgütün lideri konumunda olan kişiyle görüşme imkanı buldu" diye konuştu. İmralı ile yapılan görüşmenin amaçlarını sıralayan Arınç, ilk amacın, örgütün silah bırakması, kan dökülmemesi, ikincinin ise mümkünse örgütün Türkiye dışına çıkması, üçüncüsünün ise bir şekilde dağılmak suretiyle artık örgütün silahlı eylemde bulunmaktan vazgeçmesi olduğunu vurguladı.
 
"ÖCALAN'IN VERDİĞİ MESAJLARLA
ÖRGÜTÜN SİLAH BIRAKABİLECEĞİ ANLAŞILDI"
Arınç sözlerine şöyle devam etti: "Geçmişte de yapılmış. İstihbari çalışmalar da yapılmış. Hatta bazen askerler devreye girmişler. Öcalan ile Suriye'de, Suriye dışında belki Türkiye'de bazı temaslar sağlanmış ama bir sonuç alınamamış. En son bu temas sağlanınca ve olumlu cerayan edeceği düşünülünce, biz bu konuda istihbarat örgütünün bir çalışma yapması gerektiğini ve bunun sonucunun olumlu olabileceğini düşündük. Şu anda ki gidişatımız bildiğiniz gibi bir heyet gitti. BDPli iki milletvekili. Şimdi bir heyet daha gidecek. Öcalan'ın belli bir şekilde verdiği mesajlarla örgütün silah bırakmasının mümkün olabileceği anlaşıldı. Ondan sonraki aşamaları da belki bu görüşmelerin devam etmesi suretiyle bir şekilde temin edilmiş olacak. Çok grift bir konu."
 
"HÜKÜMET ŞU ANDA BU SÜRECİN İÇERİSİNDE DEĞİL"
"İşin şu anda hükümetin dışında olan bir yönüne bakıyoruz. Yani hükümet bir siyasi organdır. Başında Başbakan ve bakanları vardır. Ancak bu hükümet şu anda bu sürecin içerisinde değil. Sürecin içerisinde olan devletin önemli bir istihbarat kurumu. Evet şüphesiz MİT'in başındaki başkan, sayın Başbakan'a bağlı bir kişidir. Ona karşı bir sorumluluğu vardır. Ama devletin bu aygıtında görev, istihbarata verilmiştir. Eylemler son verilecek bir noktaya gelirsek, şüphesiz bunun siyasi sonuçları olacaksa, sonunda hükümetimiz, Başbakanımız 'bu mesele şu noktaya gelmiştir. Bundan sonra şu aşamada devam edecektir' diye hem Meclisimize bilgi verecektir, hem mecliste yasal düzenlemeler gerektirecek çalışmalar yapılacaksa, bütün milletvekili arkadaşlarımız haberdar olacaktır. Şu anda MİT ile ilgili çalışmanın devam ettiğini söylebilirim. Olumlu cerayan ettiğini söyleyebilirim. Verilen mesajlarla ve son eylemlerdeki düşüş oranına baktığınızda sanki olumlu bir noktada ve düz bir sitikamete gittiğimizi söyleyebilirim." 
 
"BİZ BEBELERE MASAL ANLATMIYORUZ"
"Bülent Arınç ismi suikast iddialarıyla ön plana çıkıyor. Bu anlamda bir tedirginlik yaşıyor musunuz?" şeklindeki bir soruya yanıt veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, herhangi bir tedirginlik yaşamadığını söyledi. Bu konunun bir cesaret meselesi olduğunu belirten Arınç, "Anadolu'da güzel bir tabir vardır. 'Kuştan korkan, darı ekmez' derler. Bir ikincisini ise Meral Akşener söylemiştir: 'Demirden korksaydık, trene binmezdik' gibi. Yaptığımz iş zor bir iş. Biz bebelere masal anlatmıyoruz. Ya da ayaklarımızı uzatıp, evde keyif çatıp, televizyon izlemiyoruz. Ya da çok ünlü bir iş adamının ülkeler arası yaptığı seyahatlerde konforlu bir takım gezilerde de değiliz. Hiçbirisinde de gözümüz yok" dedi. 
 
"HENÜZ BİR DAVA AÇILMIŞ DEĞİL" 
"Benimle ilgili açılan bir dava yok ama kozmik odadaki bilgilerden hareketle başka davaların açıldığı söyleniyor" diyen Arınç, "Birisi 19 Aralık 2009'da evimin çevresinde gözetleme yapan sivil kıyafetli albay ve yarbaydı zannediyorum. İki kişinin yakalanmasıyla başladı. Sivil plakalı bir araç, bu araç da kiralanmış. Evin çevresinde 8-10 gün gözetleme yapmışlar. Bir ihbar üzerine yakalanmışlar. Ellerinde benim adresim çıktı. Bunu ben bir kağıt parçası olarak gördüm. Sonra tahkikatlar yapıldı ama sonuçlanmadı. Tahkikatlar sırasında savcı ve hakim arama kararı almak suretiyle önce Özel Harp Komutanlğı'nda arama yapmışlar. Sonrada kozmik oda diye herkesin bildiği askerlerin özellikle en gizli sırlarının olduğu, ülkede olup bitenler konusunda hemen hemen her projenin, planın saklandığı yere girdiler. Bulabildikleri dosyalar üzerinde inceleme yaptılar. Şu ana kadar da bu konu üzerinde açılan bir dava da yok. Benimle ilgili açılan bir dava yok ama kozmik odadaki bilgilerden hareketle başka davaların açıldığı söyleniyor. Demek ki benimle ilgili konuyu bir tarafa koyarsak, başkaları için hayırlı bazı işlere vesile olmuş. Şimdi biz bunu neredeyse unutacağız. Ama ısrarla söylüyorlar. 'Ey Bülent Arınç sana bir suikast vardı. Ne oldu?' Ben de onlar gibi Adalet Bakanımız'a soruyorum. Adalet Bakanı da diyor ki şu an da soruşturma devam ediyor. Henüz bir dava açılmış değil" ifadelerini kullandı. 
 
"BİR SAATLİK BİR SUNUM YAPTILAR, YÜZÜM KIZARDI"
Parlamentoda bu dönemde çok önemli işler yapıldığını ifade eden Arınç, bunlardan birisinin de Darbeler Komisyonu'nun kurulması olduğunu söyledi. Komisyonun bu süreçte MİT'ten de bazı bilgiler istediğini anlatan Arınç, bu bilgiler içerisinde de kendisinin ve bazı isimlerle ilgili suikast yapılacağı ve hatta dikkat çekmesin diye bir başka taraftan da başka isimlerin, planların, programlarının yapıldığının söylendiğini vurguladı. Arınç, "En son da İzmir'e bir askeri casusluk soruşturması ki 2010 yılının Temmuz ayından itibaren başladı. O konuyla ilgili olarak da Emniyet'ten aldığım bilgiler ve ortada bir iddianame var. Maalesef İzmir'de Emniyet Müdürlüğü'ne fuhuş ididasıyla bir ihbarda bulunuluyor. Bu ihbardan yola çıkıldığında Iceberg'in yüzü tamamen ortaya çıkıyor. Maalesef bazı kızları, kadınları kullanmak suretiyle askeriyenin içerisinde mülki idarenin içerisinde bazı yerlere sızıldığı ve bazı kişilerin kendi özel görüntülerinin veya ailelerinin özel kameralarla çirkin görüntülerini, şantaj amaçlı kullanıldığı gibi bir sonuca varılıyor. 80 kişi tutuklu. Tam bir felaket. Bir saatlik bir sunum yaptılar. Yüzüm kızardı, utandım. Çünkü kullanılan bayanların bir kısmı çok mahrem noktalara kadar girmek suretiyle elde ettikleri ve aynı zamanda da 'bak sen bu işi yapmazsan, elimizde bu kayıtlar var. Senin terfine engel oluruz' diyerek, bazı gizli bilgileri elde ettiklerini görüyoruz. Gizli bilgilerin bir kısmı planlar, programlardır. Cephaneliklerin nerede olduğundan, hangi kıyıda çıkarma yapılacağından, tatbikatlardan bahseden bir takım belgeler. Bunların bir kısmının içerisinde benim ve Ali Babacan ile birlikte aile hayatımıza yönelik, çocuklarımıza eşlerimize yönelik de bir takım bilgiler toplandığı yazılı. Çok şükür biz bu konuda çok temiziz hamdolsun. hayatım şeffaftır. Bunun ne amaçla yapıldığı önemlidir. Biz bunu yıpratmak amacıyla olduğunu düşünüyoruz. Yani bu bir silahlı suikast olmasa bile bizi toplumda küçük düşürecek bir takım çalışmalar yaptıkları da orada iddianame içerisinde yazılı. Güçlü bir siyasetçi olarak bizi görüyorlarsa , birilerinin oyununu bozduğumuza inanıyorlarsa, parti içerisinde etkinilğimizi yaşıyor yada biliyorlarsa, bu nedenle bizi hedef seçmişlerdir. Allah'a hamd ediyoruz ki bunların hiçbiri sonuca ulaşmadı. Rabbimiz bizi korudu, bundan sonra da koruyacaktır" dedi. 
 
"BAŞÖRTÜLÜ BİR MİLLETVEKİLİ MECLİSTE OLABİLİR"
Bülent Arınç, başörtüsü konusu ile ilgili de bir değerlendirmede bulunarak, şunları söyledi: "Başörtüsü bana göre kadınların bireysel tercihleridir. Bu tercihe her yerde saygı duyulması gerekir. Biz hiç kimsenin zorla başını açmak istemiyoruz. Biz kimsenin zorla başını örtmek istemiyoruz. Bir kadının başını zorla örtmek isteseydik, İran'a dönerdik. İran'dan rejimi ve inancıyla da farklıyız. Başörtüsü konusunda hükümetimizin, parlamentomuzun anlayış birilğine varması gerekir. Ben şahsen, Bülent Arınç olarak başörtüsünü tercih etmiş olan kadınlarımızı her yerde ve her zaman giyebileceklerini düşünüyorum. Kamuda ve parlamentoda başörtüsü konusunun biraz daha olgunlaşmasına toplumda bu konuda biraz daha duyarlılık meydana gelmesine ve bu konuya başkalarının samimi olmasına bağlı. Başörtülü bir milletvekili mecliste olabilir, ümid ediyorum. tahmin ediyorum. Türkiye'de demokrasi çıtası biraz daha yükseldi. Doğruysa iyiyse makul ise toplumda bunu arzu ediyorsa, umarım ki önümüzdeki seçim yada ondan sonraki seçim parlamentodaki yasağın da kamudaki yasağında bir şekilde ama demokrasi içerisinde çözüleceğine inanıyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler