BEŞİKTAŞ Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer, The Athletic'ten Andy Mitten'a konuştu.

Ocak ayında göreve gelen Solskjaer, takımın başında çıktığı 8 maçın 6'sını kazandı, bir beraberlik ve bir yenilgi aldı.

"Buranın durumu düşündüğümden daha kötüydü" diyen Norveçli, "Biraz Manchester United'a geldiğim zamanki gibiydi. Oyuncular moralsizdi ve muhtemelen 'İşte yine başlıyoruz, başka bir koç, başka bir değişiklik' diye düşünüyorlardı. Farklı koçlar ve başkanlar oldu ve değişikliklerin oyuncular için zor olduğunu anlıyorum. Ama üç gün sonra Avrupa Ligi lideri Bilbao'yu 4-1 yendik ve bu bir fark yarattı. Yeniden inanmaya başladık. Geçişlerde hızlı futbol oynadık, oyunu kontrol ettik ve iyi savunma yaptık. Büyük baskı altında oldukları için oyuncuların üzerindeki yükü kaldırmak istedim. Oyuncuların kendilerinin en iyi versiyonu olmalarına yardımcı olmak ve onları bir takım haline getirmek istedim. Kilit nokta da bu: kültür takımın olmalı, benim değil. Sezonun ortasına geldiğinizde çok fazla değişiklik yapmak zordur ve antrenmanlarda da çok fazla değişiklik yapamazsınız. Çünkü sakatlanma riskiniz vardır. Ama ben ufak tefek şeyleri değiştirdim ve oyuncular da yavaş yavaş benim fikirlerimi benimsediler. Aslında bizim fikirlerimizi, çünkü benden daha fazlası var" şeklinde konuştu.

"2021'DEN BU YANA EN 40 TEKLİF ALDIM"

Norveçli teknik adam, Manchester United’dan ayrıldığı 2021’den bu yana tam 40 farklı iş teklifi aldığını ancak doğru zamanı ve projeyi beklediğini söyledi:

"Boşta olduğum 3 yılı boşa harcamadım: Okudum, UEFA için çalıştım, taktiksel trendleri inceledim, maçlara gittim, oğlumun 16 yaş altı takımına koçluk yaptım. Bundan ve ailemle birlikte olmaktan gerçekten keyif aldım. Manchester United taraftarlarıyla geceler geçirdim ve bu bağlantıyı çok sevdim. O kadar çok olumlu geri bildirim aldım ki 'Evet, aslında bir menajer olarak iyi iş çıkardım' diye düşünmeye başladım. En az 40 teklif aldım."

"BAŞKAN SAYGI VE MÜCADELE SÖZLERİYLE FARKLIYDI"

Solskjaer, Beşiktaş ile daha önce iki kez görüşme yaptığını ancak son görüşmede Başkan'ın projeyi anlatış tarzının kendisini etkilediğini söylüyor:

"Beşiktaş harika bir şehirde, harika bir geçmişi olan büyük bir kulüp. Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde taraftarları olan büyük bir kulüp. Başkan eski Beşiktaş'ı değerlerle ve saygıyla geri getirmekten bahsetme şekliyle farklıydı. Saygıyı ve mücadeleyi ön planda tutmak istiyordu. Hücum futboluna dönmek istediklerini belirttiler. Bu benim oyun anlayışıma çok uyuyordu."

HEDEFLERİ VE GELECEK PLANLARI

Solskjaer’in öncelikli hedefi, Beşiktaş’ı yeniden zirveye taşıyacak bir futbol kültürü oluşturmak:

"Değişim her zaman zordur, ancak gelişmek istiyorsanız değişiklik yapmak zorundasınız. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemezsiniz. Önce Avrupa kupalarına katılımı garantilemek, sonra da uzun vadeli başarılar için sağlam bir temel oluşturmak istiyoruz."

"Burada büyük bir görevim var. Benim işim buradaki her oyuncuyu kendilerinin en iyi versiyonu haline getirmek. Çalışanları da öyle. Burada kendilerini önemli hissetmelerini istiyorum. Burada personel ve oyuncular arasındaki ilişkileri geliştirecek kararlar alıyorum. Geldiğimde üst düzey oyuncularım kantinde küçük gruplar halinde bir arada oturuyordu."

"Artık herkesin daha fazla kaynaşmasını istiyorum. Radikal değişiklikler yapmıyorum ama değişiklikler yapıyorum. İnsanlar zaman zaman değişime direnebilir ama ilerlemek istiyorsanız değişim önemlidir. Eğer aynı şeyi yapmaya devam eder ve farklı bir sonuç beklerseniz, o zaman delirmişsiniz demektir. O yüzden değişin ve farklı bir sonuç elde edin."

"EYÜP MAÇI ÇOK İYİ BİR ÖRNEK"

"United'dan ayrıldığımdan beri Beşiktaş'ın 10 teknik direktörü oldu. Oyuncuların sevdikleri bir şeyin parçası olduklarını hissetmelerini sağlamam ve onlara en iyi performanslarını sergileme fırsatı vermem gerekiyordu. Ben hiçbir zaman tek bir tarza bağlı kalmadım."

"Birçok stil biliyorum ve iyi başladık ama Galatasaray ve Fenerbahçe'nin çok gerisindeyiz. Ancak maçları domine edebileceğimiz ve kazanabileceğimiz bir stil bulmamız gerekiyor. Eyüpspor maçı ne yapmaya çalıştığımızın çok iyi bir örneğiydi. 45 saniye sonra gol yedik ama duygusal kontrolümüz vardı."

"NEDEN GALATASARAY VE FENERBAHÇE'NİN BU KADAR GERİSİNDESİNİZ?"

"Galatasaray ve Fenerbahçe hakkında çok fazla düşünmek istemiyorum. İşleri kendi yolumuzla, farklı bir yolla yapmamız gerekiyor; Benim yolum, Başkan'ın yolu. Ama transfer döneminde panik yapmadık. Uzun vadeli düşünmemiz, doğru oyuncuları doğru değer ve paraya almamız gerekiyor. Harcayacak ve israf edecek çılgın paramız yok."

"8 maçta yalnızca Twente'ye kaybettik ama o da Avrupa'dan elenmenize neden oldu. Bu büyük bir darbeydi. Oyuna hiç ağırlığımızı koyamadık. Kazanmamız gerekiyordu ve bu bizim için bir öğrenme eğrisiydi. Oyuncular ilk defa benim diğer tarafımı gördüler, sonuçtan dolayı değil ama performanstan dolayı. Bu sadece iyi bir adam olmakla ilgili değil, standartları daha yükseğe koymanız gerekiyor."

"ÇOK İYİ GENÇ OYUNCULARIMIZ VAR"

"O günden bu yana her maçı kazandık ve istediğim tek tepki de buydu. Antrenmana gelmelerini, çok çalışmalarını ve iyi çalışmalarını istedim. Antrenman sahasında bizi maçlara taşıyacak performans kültürünü yaratmalıyız. Genç oyunculara şans vermeyi seviyorum ve Beşiktaş genç oyuncular yetiştirmesiyle tanınıyor. Burada iyi bir akademimiz var ve yedek kulübemiz çoğunlukla gerçekten inandığım genç oyunculardan oluşuyor. Bazıları çok iyi."

"Tek tek isim verip dikkatleri üzerlerine çekmeyeceğim ama uluslararası oyuncularımız var ve onlara şans vereceğim. Tabii ki kısa vadede sonuçlara ihtiyacımız var çünkü ligde yükselmemiz gerekiyor. Avrupa'ya gitmemiz gerekiyor ve bu da ya ligi ilk dörtte bitirerek ya da kupayı kazanarak olacak. Ancak genç oyunculara da dakika vermeli ve tecrübeli oyuncularla birlikte oynama şansı tanımalıyım. Bir sürü genç oyuncuyu oyuna alamazsınız; bir dengeye ihtiyacınız var ve onları çok erken oynatırsanız geriye düşürebilirsiniz. Daha enerjik bir takım istiyorum."

"GÜZEL KEBAPLAR YEDİM, TATLILARDAN KAÇIYORUM"

İstanbul’da yaşamanın avantajları ve zorlukları hakkında konuşan Solskjaer, şehrin trafiğinden kaçınmaya çalıştığını, ancak yerel kültürü öğrenmeye çalıştığını belirtiyor:

"Kendinizi bir balonun içine hapsedemezsiniz, yaşadığınız şehri kucaklamaya çalışmalı ve kültürü deneyimlemelisiniz. Kapşonumu takıp bazen Grand Bazaar’a (Kapalıçarşı) gidiyorum, insanlar beni hemen tanıyabiliyor. Burada yaşamaktan keyif alıyorum. Yemekler harika ama sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Güzel kebaplar yedim ve başkanın evindeki barbekülere gittim. Ancak tatlılara fazla yaklaşmamaya çalışıyorum."

"TÜRK FUTBOLUNU NASIL TANIMLARSIN?"

"Hiçbir şey sürpriz değildir. Her gün karşınıza bir sürpriz çıkabilir. Standartlara gelince, teknik özellikleri iyi olan tecrübeli oyunculara sahipsiniz. Özellikle arka tarafta iyi organize olmuş takımlara karşı oynuyoruz. Kontra atak futboluna çok fazla odaklanılıyor. Norveç liginin yetişkin versiyonu gibi. Burada çok önde olan iki takım var ve bizim mücadelemiz bu farkı kapatmak. Ve bunu önce diğer takımlara karşı kazanarak yaparsınız."